Mersin escort Bodrum escort Bursa escort

Tuzla russian escort Alanya russian escort Kayseri russian escort Antalya russian escort Diyarbakır russian escort Anadolu yakası russian escort Adana russian escort Ataşehir russian escort Şirinevler russian escort Beylikdüzü russian escort Halkalı russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Samsun russian escort Avcılar russian escort Pendik russian escort Beylikdüzü russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Mersin russian escort Avrupa yakası russian escort Kocaeli russian escort Bodrum russian escort Bakırköy russian escort Kadıköy russian escort İzmir russian escort bayan Beşiktaş russian escort Eskişehir russian escort Bursa russian escort Şişli russian escort Şişli russian escort russian escort İzmir Gaziantep russian escort Ankara russian escort Denizli russian escort Samsun escort kızlar Malatya russian escort İzmir russian escorts Samsun russian escort

Guymak
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Qoura Digest
Köşe Yazarı
Qoura Digest
 

Bilinmeyen israil efsanesi

          İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) İsrail'in iyi finanse edilmiş ve yüksek teknolojili ordusu — dünyanın en ahlaklı ordusu olarak tanıtılır. En azından bu markalaşmaya inanırsanız öyle. IDF, savaş tarihinde sivillerin haklarını korumak için en çok çaba gösteren ordu ! olarak lanse edilir. Ancak Gazze’deki savaş suçu iddialarının yanı sıra, hayvan - eşcinsel, dostu, dine hoşgörülü bir askeri kurum olarak sunulma çabalarına rağmen, gerçek tarihi sosyal medya imajından çok daha fazlasını ortaya koyar. 1948'de İsrail devleti kurulmadan ve resmi bir İsrail ordusu olmadan önce, üç yeraltı Siyonist milis vardı: Haganah, Irgun ve Lehi. Bu gruplar, Filistin'deki İngiliz Mandası'na göç eden Yahudilerden oluşuyordu ve hedefleri Yahudi devletinin kurulmasını her ne pahasına olursa olsun sağlamaktı. Taktik ve inanç bakımından farklılık gösteriyor, zaman zaman birbirleriyle çatışıyorlardı. Ancak birlikte Filistin köylerine terör estirdiler, şiddet, terör ve etnik temizlik uygularken, İngiliz hedeflerinede bombalı saldırılar ve suikastlar düzenlediler. 1948'den sonra İsrail devleti resmileştiğinde, bu üç grup birleştirilerek IDF kuruldu. Milis liderleri ise İsrail hükümetinde görev aldı; politikacı, büyükelçi ve başbakan oldular. Geçmişleri ise zamanla unutuldu. 20, yüzyılın başlarında, Avrupa devrim, savaş ve büyük sosyal çalkantılar içindeydi. Yüzyıllardır süren antisemitizm özellikle Rusya’da şiddetlenmişti. ABD’ye kaçmak isteyenlerin dışında, 1882-1904 yılları arasında yaklaşık 30.000 Rus Yahudisi, padişahla para karşılığı anlaşarak Osmanlı yönetimindeki Filistin’e göç etti. Bu topluluklara Avrupa’daki Yahudiler arasında popülerleşen Siyonizm ideolojisinden etkilenmiş “Yeni Yishuv” deniyordu ve eski dini amaçlı göç eden Arap Yahudilerden farklı olarak kendi kendine yeten yerleşimler kuruyorlardı. Yeni Yishuv, ideolojisinin temelinde, artan antisemitizme karşı “Yahudi Sorunu”nun yalnızca bir devlet kurularak çözülebileceği inancı vardı. Bu devletin yeri olarak da dini meşruiyet gerekçesiyle Filistin seçilmişti.   Üyeleri ortak Kibutz çiftlikler kurdu, sendikalar ve toprak alım konseyleri oluşturdu. Filistinlilerden toprak satın almaya başladılar. Aynı zamanda Arap bekçiler yerine Yahudi muhafız - milisler kurdular. Bu milislerden biri olan Bar Giora, bir yeraltı ordusunun temellerini atmayı hedefliyordu. Kurucularından biri, 1906’da Filistin’e göç eden genç - sonra David Ben-Gurion adını alan Polonyalı işçi David Grün’dü. Filistinli Arapların yeni yerleşimlerde çalışmasından rahatsız olmuş ve Yahudi yerleşimlerin tamamen bağımsız olmasını sağlamaya çalışmıştı.  1909’a gelindiğinde Bar Giora gibi milisler daha büyük ağlara dönüştü; en öne çıkanı “HaShomer - Gözcü” idi. Yalnızca birkaç düzine üyesi olmasına rağmen, yalnızca kolonileri ve Yeni Yishuv’un mülklerini değil, aynı zamanda bir tür “intikam gücü” gibi davranarak, bir Yahudi’ye saldırı olduğunda karşılık veriyordu. Kıyafetleriyle Ukraynalı Kazaklardan ve Filistinli bedevilerden ilham alıyorlar, at üstünde geziyor ve kafiyeler giyiniyorlardı. Tarihçi Yonatan Pelled’e göre, bu genç Siyonistler “kaslı Yahudilik” diye tanımlanan bir idealin peşindeydi. Zayıf ve edilgen Yahudi yerine, Gelecekteki Yahudi devleti tamamen Yahudi emeğine dayalı ordusu, çiftçilik ve savaş yoluyla güç yaratmak istiyorlardı.  O dönemde Filistin’deki toplam Yahudi nüfusu yaklaşık 60.000 idi ve bu, toplam nüfusun sadece %7’si idi.  I. Dünya Savaşı sonrası Osmanlı İmparatorluğu çöktü, Filistin İngilizler eline geçti. Lord Arthur ‘’Balfour’’ Deklarasyonu ile bir Yahudi devleti kurulacağına dair söz verince bu, göç dalgasını artırdı ve 100.000 Yahudi göçmen daha geldi. Filistinli Arapların tepkiler arttı. Kudüs ve Hebron’da toprak alımları, yeni Yahudi yerleşimleri Filistinliler arasında öfke yarattı. 1920 ve 1921, dini alanlar üzerinden çıkan gerilimler ayaklanmalara ve şiddetli çatışmalara yol açarken Yeni Yishuv’un korunması adına daha organize ve silahlı bir güç gerektiği için Haganah teşkilati HaShomer üyeleri ve İngiliz ordusunda savaşmış Yahudi askerlerin birleşmesiyle kuruldu. Silah kaçakçılığı başladı. 1930’lara gelindiğinde Haganah artık bir yeraltı ordusuna dönüşmüştü. Başlangıçta Haganah, Britanya ve Filistinli Arap ayaklanmaları karşısında ortak hareket etti. 1929’da yalnızca 700 Yahudi olan Hebron’daki bir söylenti sonrası başlayan isyanda Yahudi evleri ve sinagoglar hedef alındı. 50’den fazla Yahudi ölmüştü. Bu olaylar, İngilizlere duyulan güveni sarsmaya başladı. Artık başkanı David Ben-Gurion, Haganah’ı kullanarak Yahudi çıkarlarını korumak için doğrudan İngiliz ve Araplarla çatışmak istemiyordu “Havlaga – itidal’’ politikası ile Haganah yalnızca Yahudi yerleşimlerini savunmasını, saldırı başlatmamasını benimsedi. Ancak Ben-Gurion’un gerçek niyeti daha sonradan ortaya çıkan “Arapları yerlerinden etmeli ve yerlerine biz geçmeliyiz... Zor kullanmamız gerekiyorsa, gücümüz var” mektubunda belli oldu. Avrupa’da antisemitizm - Hitler’in yükselişiyle büyüyünce, hedef daha çok Yahudi’yi Filistin’e taşımak oldu ve 1930 yılında 250.000 Yahudi daha göç edince, Filistinde gerilimi iyice artırdı.  Bu Haganah içinde bölünmeleri yaşattı. Liderleri arasında 1923 “Demir Duvar” adlı makalesinde, Araplarla barışçıl bir uzlaşmanın mümkün olmadığını, yerli halkın ancak mutlak güç karşısında geri çekileceğini savunan Ze'ev Jabotinsky ile Daha radikal bir grup Haganah’tan ayrılarak olan Irgun (Etzel) paramiliter yapı kuruldu.. Irgun, kısa sürede binlerce üyeye ulaştı. Amblemleri, tarihi Filistin’in tamamına ve Ürdün’e kadar yayılma hayallerini simgeliyordu. Başlangıçta Haganah ve İngilizlerle birlikte savaştılar ama 1936’da başlayan Büyük Arap Ayaklanmasıyla birlikte kendi başlarına hareket etmeye başladılar.  İngiliz manda yönetimine ve artan Yahudi göçüne karşı araplarca başlatılan üç yıl süren ama başarısız olan ayaklanma çiftçilerin grevleri, ardından silahlı direnişe dönüştü. Ancak karşılarında 20.000 İngiliz askeri ve on binlerce silahlı Yahudi milisi vardı. 1939 Beyaz Kitap ile İngiltere'nin göçü sınırlayacağını ilan etti. Bu ihanet üzerine Irgun lideri Jabotinsky Polonya’da 40.000 Yahudi militanı örgütleyip Filistin’e gizlice sokmayı planlarken 1940’ta kalp krizinden öldü. Yerine geçen daha da radikaldi Abraham Stern. Lehi (Stern Çetesi) adlı yeni bir grup kurdu, ve Hitler’e İngilizleri kovmak ve bir Yahudi devleti kurmak için işbirliği bile teklif edince 1942’de İngilizler tarafından öldürüldü. Ben-Gurion, Haganah’ı kullanarak Avrupa’dan Yahudileri gizlice Filistin’e taşımaya devam etti. 1. Dünya Savaşı sonrası Filistin’de 450.000 Yahudi yaşıyordu. Haganah ve Irgun, Britanya’ya karşı birleşti. 1944’te Irgun lideri Menachem Begin, İngiliz yönetimine açıkça savaş ilan etti ve polis karakollarına saldırılar başladı. Olaylara Lehi de katıldı. 1944’te İngiltere’nin Ortadoğu Bakanı Lord Moyne, Kahire’de öldürülünce Britanya, Haganah, Irgun ve Lehi üyelerini “av sezonu” denilen dönemde tutuklamaya başladı. Begin, militanlarına geri çekilmelerini emrettiği stratejide, Haganah’ın İngilizlerle iş birliği halk arasında tepki çekti ve birleşik bir Yahudi direniş hareketi kuruldu. 1946’daki King David Oteli saldırısında Irgun bombasıyla 91 kişiyi öldürülünce İngiltere büyük baskılar uygulamaya başladı.  1947’de Birleşmiş Milletler Filistin’in Yahudi ve Arap devletleri olarak bölünmesini önerdi. Yahudilere nüfuslarının üçte biri olmasına rağmen toprakların %55’i verilirken İngiltere, 15 Mayıs 1948’de Filistin’den çekileceğini duyurdu. Bu, Yahudilerle Filistinliler arasında iç savaşı tetikledi. 1948 başında 1.500 Filistinli ve 400 Yahudi ölmüştü. Ben-Gurion, Haganah’ı resmi orduya dönüştürdü ve zorunlu askerliği başlattı. Mart ayında Plan Dalet kabul edildi: Filistinli köylerin sistemli olarak boşaltılması ve yıkılması kararlaştırıldı. Nisan ayında Deir Yasin Katliamı’nda 107 sivil öldürüldü. Mayıs’ta Tantura köyünde 180 sivil toplu halde katledildi, 200’den fazla köy boşaltıldı, 750.000’den fazla Filistinli mülteci olurken, Filistinlilerce “Nakba – felaket’’ olarak anılan, İsrailliler bunu bağımsızlık günü olarak kutluyor. İsrail’in kurucusu olan bir zamanların TERÖRİST militan liderleri daha sonra hükümetleri yönetti. David Ben-Gurion başbakan oldu. Lehi lideri Yitzhak Shamir de başbakanlığa kadar yükseldi. 1970’lerde Manahem Begin ve Ariel Sharon sağcı Likud partisini kurdu. Bu parti 1980’lerden itibaren İsrail siyasetinde baskın hale geldi ve sonunda aynı kökten Netanyahu gibi liderleri sahneye çıkardı. Derlenen Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=OCGtHMxNrXY      

Bilinmeyen israil efsanesi

 

 

 

 

 

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF)

İsrail'in iyi finanse edilmiş ve yüksek teknolojili ordusu — dünyanın en ahlaklı ordusu olarak tanıtılır. En azından bu markalaşmaya inanırsanız öyle. IDF, savaş tarihinde sivillerin haklarını korumak için en çok çaba gösteren ordu ! olarak lanse edilir. Ancak Gazze’deki savaş suçu iddialarının yanı sıra, hayvan - eşcinsel, dostu, dine hoşgörülü bir askeri kurum olarak sunulma çabalarına rağmen, gerçek tarihi sosyal medya imajından çok daha fazlasını ortaya koyar.

1948'de İsrail devleti kurulmadan ve resmi bir İsrail ordusu olmadan önce, üç yeraltı Siyonist milis vardı: Haganah, Irgun ve Lehi. Bu gruplar, Filistin'deki İngiliz Mandası'na göç eden Yahudilerden oluşuyordu ve hedefleri Yahudi devletinin kurulmasını her ne pahasına olursa olsun sağlamaktı. Taktik ve inanç bakımından farklılık gösteriyor, zaman zaman birbirleriyle çatışıyorlardı. Ancak birlikte Filistin köylerine terör estirdiler, şiddet, terör ve etnik temizlik uygularken, İngiliz hedeflerinede bombalı saldırılar ve suikastlar düzenlediler.

1948'den sonra İsrail devleti resmileştiğinde, bu üç grup birleştirilerek IDF kuruldu. Milis liderleri ise İsrail hükümetinde görev aldı; politikacı, büyükelçi ve başbakan oldular. Geçmişleri ise zamanla unutuldu. 20, yüzyılın başlarında, Avrupa devrim, savaş ve büyük sosyal çalkantılar içindeydi. Yüzyıllardır süren antisemitizm özellikle Rusya’da şiddetlenmişti. ABD’ye kaçmak isteyenlerin dışında, 1882-1904 yılları arasında yaklaşık 30.000 Rus Yahudisi, padişahla para karşılığı anlaşarak Osmanlı yönetimindeki Filistin’e göç etti. Bu topluluklara Avrupa’daki Yahudiler arasında popülerleşen Siyonizm ideolojisinden etkilenmiş “Yeni Yishuv” deniyordu ve eski dini amaçlı göç eden Arap Yahudilerden farklı olarak kendi kendine yeten yerleşimler kuruyorlardı.

Yeni Yishuv, ideolojisinin temelinde, artan antisemitizme karşı “Yahudi Sorunu”nun yalnızca bir devlet kurularak çözülebileceği inancı vardı. Bu devletin yeri olarak da dini meşruiyet gerekçesiyle Filistin seçilmişti.   Üyeleri ortak Kibutz çiftlikler kurdu, sendikalar ve toprak alım konseyleri oluşturdu. Filistinlilerden toprak satın almaya başladılar. Aynı zamanda Arap bekçiler yerine Yahudi muhafız - milisler kurdular. Bu milislerden biri olan Bar Giora, bir yeraltı ordusunun temellerini atmayı hedefliyordu.

Kurucularından biri, 1906’da Filistin’e göç eden genç - sonra David Ben-Gurion adını alan Polonyalı işçi David Grün’dü. Filistinli Arapların yeni yerleşimlerde çalışmasından rahatsız olmuş ve Yahudi yerleşimlerin tamamen bağımsız olmasını sağlamaya çalışmıştı.  1909’a gelindiğinde Bar Giora gibi milisler daha büyük ağlara dönüştü; en öne çıkanı “HaShomer - Gözcü” idi. Yalnızca birkaç düzine üyesi olmasına rağmen, yalnızca kolonileri ve Yeni Yishuv’un mülklerini değil, aynı zamanda bir tür “intikam gücü” gibi davranarak, bir Yahudi’ye saldırı olduğunda karşılık veriyordu. Kıyafetleriyle Ukraynalı Kazaklardan ve Filistinli bedevilerden ilham alıyorlar, at üstünde geziyor ve kafiyeler giyiniyorlardı.

Tarihçi Yonatan Pelled’e göre, bu genç Siyonistler “kaslı Yahudilik” diye tanımlanan bir idealin peşindeydi. Zayıf ve edilgen Yahudi yerine, Gelecekteki Yahudi devleti tamamen Yahudi emeğine dayalı ordusu, çiftçilik ve savaş yoluyla güç yaratmak istiyorlardı.  O dönemde Filistin’deki toplam Yahudi nüfusu yaklaşık 60.000 idi ve bu, toplam nüfusun sadece %7’si idi.  I. Dünya Savaşı sonrası Osmanlı İmparatorluğu çöktü, Filistin İngilizler eline geçti. Lord Arthur ‘’Balfour’’ Deklarasyonu ile bir Yahudi devleti kurulacağına dair söz verince bu, göç dalgasını artırdı ve 100.000 Yahudi göçmen daha geldi.

Filistinli Arapların tepkiler arttı. Kudüs ve Hebron’da toprak alımları, yeni Yahudi yerleşimleri Filistinliler arasında öfke yarattı. 1920 ve 1921, dini alanlar üzerinden çıkan gerilimler ayaklanmalara ve şiddetli çatışmalara yol açarken Yeni Yishuv’un korunması adına daha organize ve silahlı bir güç gerektiği için Haganah teşkilati HaShomer üyeleri ve İngiliz ordusunda savaşmış Yahudi askerlerin birleşmesiyle kuruldu. Silah kaçakçılığı başladı. 1930’lara gelindiğinde Haganah artık bir yeraltı ordusuna dönüşmüştü.

Başlangıçta Haganah, Britanya ve Filistinli Arap ayaklanmaları karşısında ortak hareket etti. 1929’da yalnızca 700 Yahudi olan Hebron’daki bir söylenti sonrası başlayan isyanda Yahudi evleri ve sinagoglar hedef alındı. 50’den fazla Yahudi ölmüştü. Bu olaylar, İngilizlere duyulan güveni sarsmaya başladı. Artık başkanı David Ben-Gurion, Haganah’ı kullanarak Yahudi çıkarlarını korumak için doğrudan İngiliz ve Araplarla çatışmak istemiyordu “Havlaga – itidal’’ politikası ile Haganah yalnızca Yahudi yerleşimlerini savunmasını, saldırı başlatmamasını benimsedi.

Ancak Ben-Gurion’un gerçek niyeti daha sonradan ortaya çıkan “Arapları yerlerinden etmeli ve yerlerine biz geçmeliyiz... Zor kullanmamız gerekiyorsa, gücümüz var” mektubunda belli oldu. Avrupa’da antisemitizm - Hitler’in yükselişiyle büyüyünce, hedef daha çok Yahudi’yi Filistin’e taşımak oldu ve 1930 yılında 250.000 Yahudi daha göç edince, Filistinde gerilimi iyice artırdı.  Bu Haganah içinde bölünmeleri yaşattı. Liderleri arasında 1923 “Demir Duvar” adlı makalesinde, Araplarla barışçıl bir uzlaşmanın mümkün olmadığını, yerli halkın ancak mutlak güç karşısında geri çekileceğini savunan Ze'ev Jabotinsky ile Daha radikal bir grup Haganah’tan ayrılarak olan Irgun (Etzel) paramiliter yapı kuruldu..

Irgun, kısa sürede binlerce üyeye ulaştı. Amblemleri, tarihi Filistin’in tamamına ve Ürdün’e kadar yayılma hayallerini simgeliyordu. Başlangıçta Haganah ve İngilizlerle birlikte savaştılar ama 1936’da başlayan Büyük Arap Ayaklanmasıyla birlikte kendi başlarına hareket etmeye başladılar.  İngiliz manda yönetimine ve artan Yahudi göçüne karşı araplarca başlatılan üç yıl süren ama başarısız olan ayaklanma çiftçilerin grevleri, ardından silahlı direnişe dönüştü. Ancak karşılarında 20.000 İngiliz askeri ve on binlerce silahlı Yahudi milisi vardı.

1939 Beyaz Kitap ile İngiltere'nin göçü sınırlayacağını ilan etti. Bu ihanet üzerine Irgun lideri Jabotinsky Polonya’da 40.000 Yahudi militanı örgütleyip Filistin’e gizlice sokmayı planlarken 1940’ta kalp krizinden öldü. Yerine geçen daha da radikaldi Abraham Stern. Lehi (Stern Çetesi) adlı yeni bir grup kurdu, ve Hitler’e İngilizleri kovmak ve bir Yahudi devleti kurmak için işbirliği bile teklif edince 1942’de İngilizler tarafından öldürüldü.

Ben-Gurion, Haganah’ı kullanarak Avrupa’dan Yahudileri gizlice Filistin’e taşımaya devam etti. 1. Dünya Savaşı sonrası Filistin’de 450.000 Yahudi yaşıyordu. Haganah ve Irgun, Britanya’ya karşı birleşti. 1944’te Irgun lideri Menachem Begin, İngiliz yönetimine açıkça savaş ilan etti ve polis karakollarına saldırılar başladı. Olaylara Lehi de katıldı. 1944’te İngiltere’nin Ortadoğu Bakanı Lord Moyne, Kahire’de öldürülünce Britanya, Haganah, Irgun ve Lehi üyelerini “av sezonu” denilen dönemde tutuklamaya başladı.

Begin, militanlarına geri çekilmelerini emrettiği stratejide, Haganah’ın İngilizlerle iş birliği halk arasında tepki çekti ve birleşik bir Yahudi direniş hareketi kuruldu. 1946’daki King David Oteli saldırısında Irgun bombasıyla 91 kişiyi öldürülünce İngiltere büyük baskılar uygulamaya başladı.  1947’de Birleşmiş Milletler Filistin’in Yahudi ve Arap devletleri olarak bölünmesini önerdi. Yahudilere nüfuslarının üçte biri olmasına rağmen toprakların %55’i verilirken İngiltere, 15 Mayıs 1948’de Filistin’den çekileceğini duyurdu.

Bu, Yahudilerle Filistinliler arasında iç savaşı tetikledi. 1948 başında 1.500 Filistinli ve 400 Yahudi ölmüştü. Ben-Gurion, Haganah’ı resmi orduya dönüştürdü ve zorunlu askerliği başlattı. Mart ayında Plan Dalet kabul edildi: Filistinli köylerin sistemli olarak boşaltılması ve yıkılması kararlaştırıldı. Nisan ayında Deir Yasin Katliamı’nda 107 sivil öldürüldü. Mayıs’ta Tantura köyünde 180 sivil toplu halde katledildi, 200’den fazla köy boşaltıldı, 750.000’den fazla Filistinli mülteci olurken, Filistinlilerce “Nakba – felaket’’ olarak anılan, İsrailliler bunu bağımsızlık günü olarak kutluyor.

İsrail’in kurucusu olan bir zamanların TERÖRİST militan liderleri daha sonra hükümetleri yönetti. David Ben-Gurion başbakan oldu. Lehi lideri Yitzhak Shamir de başbakanlığa kadar yükseldi. 1970’lerde Manahem Begin ve Ariel Sharon sağcı Likud partisini kurdu. Bu parti 1980’lerden itibaren İsrail siyasetinde baskın hale geldi ve sonunda aynı kökten Netanyahu gibi liderleri sahneye çıkardı.

Derlenen Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=OCGtHMxNrXY

 

 

 
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.