Mersin escort Bodrum escort Bursa escort

Tuzla russian escort Alanya russian escort Kayseri russian escort Antalya russian escort Diyarbakır russian escort Anadolu yakası russian escort Adana russian escort Ataşehir russian escort Şirinevler russian escort Beylikdüzü russian escort Halkalı russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Samsun russian escort Avcılar russian escort Pendik russian escort Beylikdüzü russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Mersin russian escort Avrupa yakası russian escort Kocaeli russian escort Bodrum russian escort Bakırköy russian escort Kadıköy russian escort İzmir russian escort bayan Beşiktaş russian escort Eskişehir russian escort Bursa russian escort Şişli russian escort Şişli russian escort russian escort İzmir Gaziantep russian escort Ankara russian escort Denizli russian escort Samsun escort kızlar Malatya russian escort İzmir russian escorts Samsun russian escort

Guymak
Sitenin sağında bir giydirme reklam
EDAlılar
Köşe Yazarı
EDAlılar
 

Trabzon denince

        TRABZON DEYİNCE Trabzon deyince aklıma bir salkım karayemiş gelir Bahçeler dolusu zindan yeşili İçin için kandil kandil ballanır Kandiller içinde bir kandil yanar Bir kız deli gibi koşmaya başlar Yanaklarında amoftaların alı Dudaklarında karayemişlerin moru Göğsünde… elinin körü Trabzon deyince aklıma Soğuksu gelir Soğuksu deyince bir dizi karayemiş ağacı Karayemişlerin altında biri kız biri oğlan iki çocuk Ne çocuğu iki bela iki hışım Nefesim kesilinceye kadar kovalamışım Düştüm düşmesine 45’ten 30’u 15 yaşındayım Trabzon deyince aklıma Kemerkeya gelir Kayanın dibinde bir kız soyunur Bir sarışın şimşektir çakar kamaşır gözlerim Bir saniye bile sürmez olup biten Ama kaya yarılmıştır çoktan derinlemesine Orta yerinden Bir suret Bir çırılçıplak aydınlık Ölesiye saplanıp kalmıştır artık Kayanın dibinde bir kız soyunur Doya doya bakmaz Mernuş utanır Şimdi durmuş kötü kötü düşünür Tam otuz bir sene geçmiş aradan Bir ses gelir çın çın öten kayadan Yaptığın işlerden utanma Yapmadıklarından utan Tam otuz bir sene geçmiş aradan Bir kız çırılçıplak atlar kayadan Sen bir bahçıvan ol ben bir gül olam Uzak ak ellerin der beni beni Uzak ak ellerin gel dile diye Bir ses gelir cehennemin dibinden Geçti Bor’un pazarı Sür eşeği Niğde’ye Trabzon deyince aklıma Faroz gelir Kara kara kazanlar hatırlarım dizi dizi Kurşun gibi ağır bir balıkyağı kokusu Kırar kolunuzu kanadınızı Hantal bir bulut güç bela havalanır Bulutun içinde yüzlerce yunus ağır ağır Yarım kalmış bir deniz türküsünü Deniz gibi yeşilini katran morunu Gök mavisine katmaktadır. Sonra ağırbaşlı zinosların bembeyaz uğultusu Dünyanın bütün denizleri de yetim yapayalnız Dünyanın yerinde beyaz, sessiz, sevimli Martıya zinos derdik değil mi? Bedri Rahmi Eyüboğlu      

Trabzon denince

 

 

 

 

TRABZON DEYİNCE

Trabzon deyince aklıma bir salkım karayemiş gelir
Bahçeler dolusu zindan yeşili
İçin için kandil kandil ballanır
Kandiller içinde bir kandil yanar

Bir kız deli gibi koşmaya başlar
Yanaklarında amoftaların alı
Dudaklarında karayemişlerin moru
Göğsünde… elinin körü

Trabzon deyince aklıma Soğuksu gelir
Soğuksu deyince bir dizi karayemiş ağacı
Karayemişlerin altında biri kız biri oğlan iki çocuk
Ne çocuğu iki bela iki hışım
Nefesim kesilinceye kadar kovalamışım
Düştüm düşmesine 45’ten 30’u 15 yaşındayım

Trabzon deyince aklıma Kemerkeya gelir
Kayanın dibinde bir kız soyunur
Bir sarışın şimşektir çakar kamaşır gözlerim
Bir saniye bile sürmez olup biten
Ama kaya yarılmıştır çoktan derinlemesine
Orta yerinden
Bir suret
Bir çırılçıplak aydınlık
Ölesiye saplanıp kalmıştır artık
Kayanın dibinde bir kız soyunur
Doya doya bakmaz Mernuş utanır
Şimdi durmuş kötü kötü düşünür

Tam otuz bir sene geçmiş aradan
Bir ses gelir çın çın öten kayadan
Yaptığın işlerden utanma
Yapmadıklarından utan
Tam otuz bir sene geçmiş aradan
Bir kız çırılçıplak atlar kayadan
Sen bir bahçıvan ol ben bir gül olam
Uzak ak ellerin der beni beni
Uzak ak ellerin gel dile diye
Bir ses gelir cehennemin dibinden
Geçti Bor’un pazarı
Sür eşeği Niğde’ye

Trabzon deyince aklıma Faroz gelir
Kara kara kazanlar hatırlarım dizi dizi
Kurşun gibi ağır bir balıkyağı kokusu
Kırar kolunuzu kanadınızı
Hantal bir bulut güç bela havalanır
Bulutun içinde yüzlerce yunus ağır ağır
Yarım kalmış bir deniz türküsünü
Deniz gibi yeşilini katran morunu
Gök mavisine katmaktadır.
Sonra ağırbaşlı zinosların bembeyaz uğultusu
Dünyanın bütün denizleri de yetim yapayalnız
Dünyanın yerinde beyaz, sessiz, sevimli
Martıya zinos derdik değil mi?

Bedri Rahmi Eyüboğlu

 

 

 
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.