27 Mayıs 1960 darbesine uzanan süreç ….
1 Nisan 1960 genel seçim hazırlıkları başlıyor. 7 Nisan 1960 Demokrat Parti alınan karar doğrultusunda CHP'yi araştırmak için tahkikat komisyonu kurulsun diye meclise sunduğu önerge oy çokluğu ile 18 Nisan 1960 kabul ediliyor. BASIN YASAĞI gelen Komisyonla ilgili haber sadece 19 Nisan 1960 resmi gazetede yayınlanıyor.
27 Nisan 1960 yeni bir kanun ile komisyona yetki ve haklarının çok sıra dışı bir şekilde genişletildiği 28 Nisan 1960 resmi gazetede yayınlanıyor. 26 Nisan 1960 Milliyet Gazetesi ‘kanun teklifi ile heyet bütün adli yetkilere sahip’ kısa haberi ardından, 28 Nisan 1960 sayısı sür manşetinde ‘muhalefet susturuldu, olağanüstü yetkiler kabul edildi’ diye bildirildiği haber üzerine aynı gün İstanbul ve Ankara'da büyük öğrenci olayları patlak verdi. 3 gün boyunca YETER ARTIK pankartlı üniversite ve daha sonra lise öğrencilerinin de katıldığı geniş çaplı eylemler başladı.
Ülkede demokrasi YOK bundan sonra seçim sadece bir tiyatro Demokrat Parti ülkeyi faşizme doğru sürüklüyor diyerek ayaklanan öğrenciler için DP ‘Çapulcuları kışkırtanın CHP olduğunu iddia ediyor. Aslında zannedilenin aksine, İsmat İnönü dahil, millet vekilleri - belediye başkanları tutuklanan CHP değil gençleri sokağa dökmesi – kendini koruyabilecek gücü olsa demokratik yollarla iktidara gelmeye çalışırdı (Nitekim darbeden sonra da CHP iktidarı olmadı).
29 Nisan Milliyet Gazetesi, öğrenci olaylarının daha ilk günüde ‘sıkı yönetim ilan edildi’ haberini verdi. Demokrat Parti tehdit birimi haline gelen polis öğrenciler üzerine ateşte açmış, Turan Emeksiz vefat etmişti. Fakat polisler eylemleri engelleyemeyince bu kez öğrencilere şiddet uygulama emriyle gönderilen askerler DP sempatizanı subayların şiddet emirlerini yerine getirmezken, ellerinde Türk bayrakları ve Atatürk posterleri taşıyan öğrencilerde sıkça tekrarlanan İstiklal Marşı ve Atatürkün gençliğe hitabesini birlikte okumaya başladılar.
Üniversite ve Lise talebeleri arasında illaki solcu sağcı vardı. Lakin hepsinin ortak noktası ‘Atatürk ve Demokratik Laik Hukuk devleti’ idi. Başbakan Menderes ve Cumhur başkanı Bayar vali, emniyet müdürü, polis şefleri ve polislere ateş emri verirken, öğrenciler ateşe taş yağdırarak cevaplamasını Menderes Mecliste ‘önceden hazırladıkları belli olan taşları polislere fırlattılar’ derken polise ateş açma emri verdiğini söylemiyordu.
Eylemleri haberleştirmek TAMAMEN yasaklanıyor fakat bu hiçte lehine sonuç vermiyor aksine Demokrat Parti'ye yönelik nefreti arttırıyordu.
DP sadece iki gün dayanabildiği – askerin birlikte olduğu öğrenci eylemleri karşısında çok büyük paniğe kapılıyor ve 30 Nisan 1960 üniversitelerin kapatılması öğrenci yurtlarının zorla boşaltılması, eylemlerin yasaklanması ve basına bir kez daha GENEL sansür uygulanması kararı alıyor. Taşradan gelen öğrenciler memleketlerine dönmek üzere kullandıkları toplu taşıma araçlarını durdurup tutuklanmalaı yanında, 1 Mayıs 1960 işçi bayramı kutlamaları da yasaklanırken Sıkıyönetim kumandanı ‘olası eylemde 3 kişiden fazla kimsenin bir araya gelmesi halinde üzerlerine ateş açılacağını !’ bildirdi.
5 Mayıs 1960 günü ise daha sonra 5K diye anılacak adlı muhteşem eylemler başladı. 5. ayın 5. günü saat 5.oo Ankara Kızılay'da rastgele toplanmış gibi gözüken çok büyük bir kalabalık bir araya gelir ve Plevne Marşından ayarlanmış ‘olur mu böyle olur mu, kardeş kardeşi vurur mu ?’ söylemeye başladılar. Tam o sırada bir yerden dönmekte olan Menderes ve Bayar kendilerini desteklediğini zannettikleri kalabalık için arabayı durdurup dışarı çıktıklarında Diktatör Menderes istifa sloganlarıyla bağıran kalabalıktan aceleyle arabaya binip kaçarlar.
Beklenmedik olaylarla hayatın nerdeyse durduğu ülkede 1 Mayıs İşci bayramından sonra 19 Mayıs 1960 Gençlik ve spor bayramı kutlanmasıda yasaklanınca halk sokaklarda kutlama yapmayalım diye direniyor ve Anıt Kabire yürümek isteyince YASAK diyen polis şiddetine uğruyorlar.
21 Mayıs 1960 Harbiye öğrencileri askeri okul öğrencileri peşlerine takılan halkla sessiz bir protesto gerçekleştirince, Demokrat Parti bundan çok korkuyor ama Harbiye öğrencilerin üstüne polis sevk edecek cesareti olmadığından olay olmamış gibi davranıyor. Halkın üstüne yürüyen bazı polisler şiddet uygulandığı haberleri üzerine ertesi gün 22 Mayıs 1960 Sıkı yönetim 5 kişinin bir araya gelip yürümesini yasakladı. Fakat bütün bu yasaklara, şiddete rağmen artık olaylar İzmir ve diğer şehirlerdeki üniversitelere sıçramış artık öğrenciler sokaklarda ‘Faşist yönetime son’ diye bildiri dağıtmaya başladılar.
26 Mayıs 1960 Milliyet Gazetesi halkın ülke çapındaki kararlı tepkileri üzerine Menderes ‘tahkikat komisyonun görevinin sona erdiğini’ bizzat Anadolu Ajansı'na açıklamak zorunda kalıyor. Korku bacayı sardı misali Olanların antidemokratik olduğunu, sakinleşmeye ihtiyaç olduğunu düşünen Bazı Demokrat Parti milletvekilleri hükümette değişiklik yapıp DERHAL örfi idare kaldırılıp seçimlere gidilmezse sonumuz kötü olacak diye parti içi kulislere başlıyor.
27 Mayýs 1960 Türk Silahlı Kuvvetleri "Millî Birlik Komitesi" subayları ‘Demokrasi ve Atatürk ilkelerinin tehlikeye girdiği’ gerekçesiyle yönetime el koyup Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Kütahya yolunda kaçarken yakalanan Başbakan Adnan Menderes dahil çok sayıda Demokrat Parti yetkilileri tutuklayıp parlamento feshetti.
28 Mayıs 1960 sabahı tüm gazeteler ‘Orgeneral Cemal Gürsel başkanlığındaki Devrim konseyince meclis feshedildi, yeni anayasa hazırlanana kadar siyasi faaliyetler durduruldu, hapisteki toplamda 11.879: siyasi, gazeteci, sendikacı, subay ve talebeler tahliye edildi, kapatılan 29 gazeteler yeniden yayına açıldı’ haberlerini duyuruyordu.
Bugünkü olaylarla benzerlik varmı ?