Oğuz Dizer Ardından Her daim Dik Duruşlu bir kalem - Spor basınının hafızasında, bazı isimler vardır ki yalnızca yazılarıyla değil, yaşam duruşlarıyla da iz bırakır. Oğuz Dizer onlardan biriydi. Hayatını dürüstlüğe adamış, kalemiyle olduğu kadar karakteriyle de örnek olmuş bir yazar… Onu anlatmak için tek bir sıfat seçmek gerekirse, şüphesiz “dik duran adam” derdim. Çünkü o, kalemini hiçbir zaman eğip bükmedi, hiçbir zaman “okura hoş gelir mi, yönetime dokunur mu?” kaygısı taşımadı. Hep inandığını yazdı, hep doğruları savundu. Zaten onu diğerlerinden ayıran da buydu. Galatasaray Aşkıyla Yoğrulmuş Bir Ömür Oğuz Dizer yıllar boyunca sarı kırmızı renklere adadığı sayısız yazı kaleme aldı. Bir maç öncesi heyecanını, bir galibiyetin coşkusunu, bir mağlubiyetin hüznünü en yalın haliyle, en samimi cümlelerle aktardı. Okurlarının çoğu için “Galatasaray’ın sesi” gibiydi. Ama Dizer’i sadece bir takım yazarı sanmak haksızlık olur. Çünkü onun kalemi futbolla sınırlı değildi. Sık sık katıldığı 2.000 gündür kesintisiz devam eden, her gece değişik konuları işlediğimiz yürüyüşTR zoom Mini Tv söyleşilerinde dillendirdiği konular gibi DeMaDiDeMa.com haber portalimizde Güncel gelişmeleri, toplumun ortak meselelerini, hayatın ince ayrıntılarını da yazılarında işlerdi. Bazen bir maçtan çıkıp ülkenin gündemine girer, bazen bir sporcu üzerinden insanın öz değerlerini anlatırdı. Bu yüzden yazıları yalnızca spor sayfalarında kalmadı; bir hayat dersi, bir yol gösterici olarak da hatırlandı. Köklerine Duyduğu Gurur Oğuz Dizer’in en belirgin özelliklerinden biri, köklerine duyduğu tarifsiz gururdu. Her fırsatta, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’le aynı yerden geldiğini vurgular “Benim köküm, Üsküp’e 180 kilometre mesafedeki Kocacık Köyü’ne dayanır” derdi. Bu cümle, onun için sadece bir coğrafi bilgi değildi. Varlığımız sebebi aziz Atatürk’ün yoluna, ideallerine, ışığına duyduğu bağlılığın da sembolüydü. Bu kök bağını dile getirirken gözlerinde beliren ışıltı, çevresine hem güven hem de gurur verirdi. Belki de bu yüzden, yazılarında sadece bir spor yazarının ötesinde, bir cumhuriyet aydınının bu ülke sevdalısının sesi duyulurdu. Sakarya’da Başlayan Yolculuk Onun hayatının en derin izleri Sakarya’da saklıydı. Çocukluk anıları, tıpkı bizim gibi karayolu taşımacılığıyla geçen baba mesleği, yörede küçük yaşta takibe alıp - yetiştirdiği bazıları çok ünlü sayısız sporcular gibi her şeyin özünde Sakarya vardı. Zaman zaman “çocukluk anılarımdan kopamıyorum” derdi. Oğuz Dizer, yalnızca bir yazar değil, aynı zamanda – son dönemde çoğu ahlaki erozyona uğrayan kiralık kalemlere inat, vatansever dürüst meslektaşlarına ve genç kalemlere ilham veren bir insandı. Spor gazeteciliğinde hızlı tüketilen satırların arasında, o her zaman kalıcı olanı yazmayı bildi. Bugün Fanatik gazetesinin sayfalarını karıştıranlar, DeMaDiDeMa.com’daki köşesine göz atanlar, satır aralarında aslında onun Samimi, dürüst, cesur ve dik yazıları onun karakterinin bir yansıması kişiliğini de görür. Bugün - 23 Eylül Salı ikindi vakti, Sakarya Orhan Camii’nde bir araya gelecek dostları, sevenleri.. arasında kimi, Galatasaray sevdasını anlatacak; kimi, birlikte geçirilen yılları hatırlayacak; kimi de sadece sessizce dua edecek. O ise kalemiyle yazdığı yüzlerce yazı, dokunduğu binlerce yürekle çoktan ebediyete imzasını attı.  Ardında bıraktığı en büyük miras, doğruluktan sapmayan bir kalem, eğilmeyen bir duruş, samimiyetle dolu bir hayat oldu. Bugün bir dostu, bir meslek büyüğünü, bir aile yadigârını uğurluyoruz. Onunla aynı yolu yürüyenlerin, yazılarını okuyanların, birlikte anı paylaşanlar gibi kalbim buruk. Oğuz Dizer artık yok, ama geriye bıraktıkları hep var olacak.   Başımız sağ olsun…