Toplum Sosyolojisinde Devlet Vizyonu
İkide bir ‘hayden Gazzeye’ diyen ’’En üstün YAHUDİ liyakat nişanı’’ sahibi ‘BOP Eşbaşkanıyım’ diyen Diplomasız Ekonomist ve AKePe yönetimi laflarına. Ençok ticaret yaptığımız ülke - ONBİNLERCE sivil Filistinliyi katletmiş İsrail ve onun elleri kanlı başbakanı Netenyatu’ya KATİL dedi diye tutuklanan gençlerin olduğu ülkede, toplumun geleceğine ait sosyal yaşamı için maalesef devletin, merdiven altı kaçak kuran kurslarında çocuklara tecavüz eden tümü AHLAK YOKSUNU – kanunen yasak, Cemaat, Tarikat, fırka, zaviye ve ŞEREF YOKSUNU cübbesiz sapkınların korunduğu ülkede yaşıyoruz.
Bireylerin oluşturduğu toplum - SOSYAL yapılanma için Hz. Yapay Zekaya, Eğitim dahil AKePe’nin ıskaladığı ‘Geleceğe ait planlamayı’ sorduk. 15 Maddede cevabı:
1. Sosyolojik Perspektiften Devlet ve Toplum İlişkisi
Yanlızca hukuki değil - sosyolojik boyutlar da taşır. Devlet, sadece yöneten değil; kültür, aidiyet ve düzen sağlayıcıdır. Türk toplum yapısı, ONBİNLERCE YIL kutsal saydığı tarihsel olarak devlete güvenme eğilimi göstermiştir. Ancak modern dünyada bu ilişki, katılım, hak ve denetim gibi yeni kavramlarla yeniden tanımlanmalıdır. Sosyolojik bir bakış açısıyla devlet, toplumsal yapının aynası olmalı; kokuşmuş hurafeler yerine değişimlere duyarlı kalmalıdır. Geleceğe yönelik vizyon, birey-devlet uyumunu güçlendiren, eşitlik ve adalet temelli bir yapıyı öngörmelidir.
2. Türk Toplumunun Tarihsel Devlet Algısı
Türkler için devlet, tarih boyunca hem düzen kurucu hem kutsal bir güç olarak algılanmıştır. Orta Asya’dan itibaren ANA VATAN ve “devlet baba” anlayışı, halk-devlet ilişkisini şekillendirmiştir. Osmanlı’da devlet, halkın kaderini belirleyen bir üst otoriteydi. Cumhuriyetle birlikte, ÇAĞDAŞ modernleşmenin taşıyıcısı oldu. Bu tarihsel hafıza, halkın devletten beklentilerini şekillendirmeye devam etmektedir. Ancak günümüzde tüm dünya gibi daha katılımcı, şeffaf ve eşitlikçi bir devlet anlayışı talep edilmektedir.
3. Cumhuriyet Dönemi ve Toplum-Devlet Dinamikleri
Cumhuriyet toplumu yeni bir devlet yapısı etrafında dönüştürmeyi amaçladı. Çağdışı yobazlık yerine - Tüm dünyanın olmazsa olmazı - Laiklik, yurttaşlık, eşitlik ve eğitim gibi ilkelerle yeni bir toplum inşa edilmeye çalışıldı. Bu dönemde devlet, toplumun önünde yürüyen ve ona yön veren bir aktör olarak konumlandı. Ancak son zamanlarda halkla – otoriterleşen devlet arasında bürokratik mesafeler oluştu. Oysa haklı olarak Toplum, devletten daha fazla katılım ve hesap verebilirlik beklemeye başladı. Cumhuriyetin kazanımları bu yeni vizyonla güçlendirilmelidir.
4. Modernleşme, Kentleşme ve Devletin Yeni Rolü
Hızlı kentleşme, toplumsal yapıyı köklü biçimde değiştirmiştir. Kırsaldaki dayanışma yapıları zayıflarken BENCİL bireyci ve tüketim temelli şehir hayatı öne çıkmıştır. Bu dönüşüm, devlete olan bağımlılığı azaltmakla birlikte yeni sorunları da beraberinde getirmiştir. Konut, ulaşım, çevre ve sosyal eşitsizlik gibi alanlarda artık devletin müdahale gücü sorgulanmaktadır. Yeni devlet vizyonu, çevreci ÇAĞDAŞ şehir sosyolojisini temel alan politikalarla şekillenmelidir.
5. Eğitim, Aile ve Değerler Açısından Devletin Konumu
Toplumsal değerlerin taşıyıcısı olarak aile ve eğitim kurumları büyük önem taşır. Devlet, bu kurumlara yön verirken kültürel çeşitliliğe ve bireysel haklara saygı gösterme yerine mezhepsel dayatmayla toplumu bölmesi yanlıştır. Uzun yıllar boyunca devlet, milli eğitim aracılığıyla yurttaşlık değerlerini yerleştirme yerine hemen heryıl değiştirdiği eğitim sistemi ile eğitimde kalkınmış tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi TAMAMI YASAKLANMALI - özel sektörün ticari kazancına mağlup olmuştur. Oysa geleceğin devlet vizyonu, eğitimi kamusal bir hak olarak korunmalı, değişik inanç, din, mezheplerden arındırılmış olarak çağın gereklerine ayak uydurmalıdır.
6. Gençlik, Kimlik Arayışı ve Devletin Gelecekteki Rolü
Genç nesiller, dijital çağın getirdiği özgürlük arayışları içinde büyümektedir. Son 20 yıldır Devletin, gençlerle olan ilişkisi otoriter ve mesafeli olmuştur. Oysa geleceği kuracak kuşağın taleplerine ÖNCE İNSAN duyarlı bir devlet modeli gereklidir. Gençler, adalet, özgürlük, liyakat ve ifade özgürlüğü talep etmektedir. Aksi hâlde gençlerin devlete olan aidiyeti zayıflar.
7. Küreselleşme ve Dijitalleşmede Devlet Vizyonu
Küresel etkileşim ve dijitalleşme, devletlerin sınırlarını ve işlevlerini yeniden tanımlar. Siber güvenlik, veri egemenliği ve dijital haklar, modern devletin yeni görev alanlarına dönüşmüştür. Türkiye’de de dijital vatandaşlık, uzaktan eğitim, e-devlet gibi uygulamalar yaygınlaşırken son zamanlarda sıklıkla ihlal edilen gözetim, mahremiyet ve eşitsizlik sorunları hayli çoğalmaktadır.
8. Adalet, Eşitlik ve Katılımcılık: Sosyolojik Devlet Modeli
Devletin meşruiyeti, sadece yasalarla değil; adalet duygusuyla da güçlenir. Toplum, adil olmayan bir devlete karşı yabancılaşır. Türkiye’de yargıya güven, toplumsal eşitlik algısı ve liyakat sistemi ciddi biçimde sorgulanmaktadır. Bu durum, devlet-toplum ilişkisini zedelemekte ve kutuplaşmayı artırmaktadır. Geleceğin devlet vizyonu, adaletin kurumsal değil aynı zamanda kültürel boyutunu da içermelidir. Katılımcı demokrasi, sosyolojik uyumun anahtarıdır.
9. Ekonomi, Refah ve Sosyal Devlet Tartışmaları
Toplumun devlete bakışını en çok etkileyen ekonomik güvenliktir. Nerdeyse nüfusunun yarısı açlık sınırında halka sosyal yardım yerine, istihdam ve gelir adaleti gibi alanlarda halkın yaşam kalitesini artırmalı. Sürekli popülist ‘din iman – yetmeyince vatan millet sakarya’ edebiyatı ile kısıtlayıcı boyutlar yerine, Yeni vizyon, refahın sadece maddi değil; sosyal ve kültürel boyutlarını da kapsamalıdır. Yoksullukla mücadele, işsizlik ve enflasyon gibi sorunlar devletin varlığını sorgular hale geldi.
10. Gelecekte Devletin Güvenlik, Özgürlük ve Denetim Dengesi
Devletin temel işlevlerinden biri güvenlik sağlamaktır. Ancak bu güvenlik anlayışı özgürlükleri kısıtladığında toplumsal tepki doğar. Türkiye’de son 20 yıldır yaşanan otoriterleşme örnekleri, tepki olarak halkın özgürlük talebini artırmıştır. Geleceğin devleti, hem toplumu koruyan hem özgürlükleri yaşatan bir denge kurmalıdır. Güvenlik politikaları, sadece diktatoryal sert güçle değil; sosyal önleyicilikle desteklenmelidir. Maaşları halk tarafından verili Devlet - yöneticileri, yurttaşını şüpheli değil, her zaman EN ÜSTÜN hak sahibi olarak görmelidir.
11. Çokkültürlülük, Göç ve Toplumsal Uyum
Hem tarihî çokkültürlülüğü hem de günümüzde sınırları kevgir olmuş ülke yol geçen hanı gibi ONLARCA MİLYON ne idüğü belirsiz artan göçmen nüfusuyla KONTROLSUZ büyüyen toplumda Farklı etnik, dini ve kültürel kimliklerin bir arada yaşaması, devletin tek dilde kapsayıcı politikalar geliştirmesini zorunlu kılmaktadır. Geleceğin vizyonu, kimlik çatışmalarını değil, kültürel barışı esas almalıdır. Sosyal uyum, ortak diğer tüm dünya devletlerinde olduğu gibi tek bir kimlik - TC vatandaşlık çerçevesinde kurulmalıdır.
12. Ekolojik Dönüşüm ve Devletin Sürdürülebilirlik Vizyonu
İklim değişikliği, çevre kirliliği ve kaynakların tükenmesi gibi sorunlar, modern devletin öncelikli gündem maddeleri hâline gelmiştir. Türk toplumunda çevresel bilinç artmakta; ancak talan edili ülkede maalesef devlet politikaları bu bilince henüz yeterince karşılık verememektedir. Geleceğin devlet vizyonu, çevreyi koruyan, sürdürülebilir enerjiye yönelen ve doğayla uyumlu yaşam biçimlerini teşvik eden bir yapı sunmalı. Tarım, şehircilik ve sanayi politikaları ekolojik ilkelerle yeniden düzenlerken, çevresel adaleti sağlayan, nesiller arası sorumluluğu gözeten bir vizyona sahip olmalıdır. Ekoloji artık bir tercih değil, zorunluluk hâline gelmiştir.
13. Sivil Toplum ve Yurttaşlık Bilincinde Devletin Dönüşümü
Güçlü bir toplum, sadece devlete bağımlı değil; aynı zamanda onunla diyalog hâlinde olan bir sivil alana ihtiyaç duyar. Türkiye’de sivil toplum son yıllarda baskılanmış ve partiler için araçsallaştırılmıştır. Oysa demokratik devlet vizyonu, yurttaşların bilinçli ve katılımcı olmasını teşvik eder. Dernekler, platformlar, bağımsız inisiyatifler toplumsal dengeyi sağlar. Halkın verdiği maaşlarla Devleti yönetenlerin, bu yapıları onları rakip değil tamamlayıcı görmelidir. Tüm dünyada olduğu gibi devlet, halkla birlikte düşünen ve üreten bir modele dönüşmelidir.
14. Yeni Anayasa, Yeni Kurumlar ve Gelecek Tasavvuru
Çoğu maddesi zaten değişmiş, seçilenlerin ’korunması için NAMUSU üzerine yemin ettiği’ mevcut anayasa, partilerin seçimleri nasıl kazanacağı oyunlarına göre değil, Geleceğe dönük bir devlet vizyonu, hak temelli, eşitlikçi ve katılımcı bir anayasal çerçeve ile mümkündür. Kurumlar, liyakate dayalı, şeffaf ve hesap verebilir yapılar hâline getirilmelidir. Yasama, yürütme ve yargı arasındaki güç dengesi yeniden kurulmalıdır. Devletin kurumsal omurgası, halk iradesini vicdan hürriyeti bireysel inanç dinle değil ÇAĞDAŞLIKLA gerçek anlamda yansıtmalıdır.
15. Sonuç: Türk Toplumunun Beklentilerine Uygun Gelecek Devleti
Türk toplumunun sosyolojik özellikleri temelinde şekillenmiş bir devlet vizyonu ortaya koymayı amaçlamıştır. Bireysel özgürlük din baskısı yerine Tarihsel deneyimler, kültürel miras ve güncel ihtiyaçlarla, her toplumda olduğu gibi gelecekte Adalet, eşitlik, özgürlük, çevre duyarlılığı ve katılım, bu yeni vizyonun temel taşlarına muhtaç – din, kişisel inanç ve politik ideolojiden arındırılmış Devlet, hem halkın hizmetinde hem de onunla birlikte dönüşen bir yapıya bürünmelidir. Kutuplaşmanın azaldığı, eleştirinin hür olduğu, ortak değerlerin güçlendiği bir toplumsal yapı, ancak kapsayıcı ve şeffaf bir devletle mümkündür. ÇAĞDAŞ Hür yaşam odaklı Sosyoloji, devlet modelinin pusulası olmalıdır.