“Kuzeyin Rüzgârı Panama’ya Ulaştı”
Bir Trabzonlunun Rüyası: UMECIT FC’nin Doğuşu
Semih Mecit Çelikbaş eşsiz öyküsü aslında Trabzon’un rüzgârı, Karadeniz’in köpüklü dalgalarıyla birleştiğinde, içinden hırslı bir gencin sesini taşıyordu: Semih Mecit. 1970’lerin sonunda doğmuştu, ama gençliği boyunca İzmir, Ankara - İstanbul’un gökdelenleri, Avrupa’nın şantiyeleri, Afrika’nın çölleri onu çağırmıştı. Üniversitede birçok dal gibi inşaat mühendisliğide okudu, İngiltere’de altı ay staj yaptı. Fakat kalbinde hep bir söz vardı “Bir gün, adımı yalnızca bir tabelada değil, bir takımı sahaya çıkaran bir forma üzerinde göreceğim” der dururdu.
Genç yaşta babasını kaybetmişti; annesi, onu “çalış, ama yüreğini taşlaştırma” diyerek büyütmüştü. Bu öğüt, onun bütün ticari hayatında yönünü belirleyecekti. 2010’larda Türkiye’den Libya’ya, Cezayir’e, Fas’a giden müteahhitler arasında o da vardı. İlk işini Tunus’ta bir hastane inşaatında aldı. Sıcak, kum ve belirsizlik içinde yıllarca mücadele etti. Ama o, zorluklardan yılmadı çünkü: baba toprağı Trabzon’da “Deniz dalgalanır, ama gemi rotasını kaybetmez” olduğunu öğrenmişti
2010’lerin ortasında Semih Mecit, artık Kuzey Afrika’nın tanınan Türk iş insanlarından biriydi. Tunus’ta 240 dairelik konut projesi, bir otel zinciri, Nijer’de su arıtma tesisi… Ama o, biriktirdiği milyonları yalnızca servet olarak görmüyordu. Fakat bir gün, tatile gittiği Kazablanka’da bir Türk restoranında televizyonda bir futbol maçı izlerken içinden bir cümle yükseldi “Futbol da inşaat gibidir. Toprağı hazırlarsın, temeli atarsın, takım ruhuyla yükseltirsin” denildiğini duyunca, o anda karar verdi. Bir gün kendi takımını kuracaktı — ama Türkiye’de değil, dünyaya açılan bir ülkede…
Yıllar süren Afrika tecrübeleri onu sonunda Panama’ya kadar götürdü. Çünkü Panama, dünyanın ticaret geçidi gibiydi: Atlantik’le Pasifik’in birleştiği yerde, kültürlerin kesiştiği bir köprü. Ayrıca orada tanıştığı bir rektör — Profesör Emilio Vásquez — UMECIT adında, gençlere eğitim, bilim ve teknoloji alanında fırsatlar sunan bir üniversitenin başındaydı. Semih Mecit’in hikâyesini dinledikten sonra rektör ona “Panama’da bir Türk futbol takımı mı? Bu sadece bir kulüp olmaz, bir köprü olur” dedi
UMECIT FC’nin Doğuşu
2021 yılıydı. Panama’da tropik bir yağmur gökyüzünü griye boyarken, Mecit UMECIT Üniversitesi’nin kampüsünde beyaz bir formayı masaya koydu. Aslında istediği TRabzonSpor Bordo Mavi renkleri idi ama – Copyright haklarından dolayı Formanın üzerinde yeşil ve mavi tonlarını yerleştirdi. Karadeniz’in rengiyle Panama ormanlarının birleşimi. Altında ise “UMECIT FC – The Bridge Between Continents - Kıtaları Birleştiren Köprü’’ yazıyordu.
Kulüp, üniversiteyle ortak bir sosyal girişim olarak kuruldu. Genç Panamalı futbolcuların yanı sıra, Afrika’dan bursla gelen öğrenciler ve birkaç Türk antrenör de kadrodaydı. Mecit, futbolu yalnızca bir oyun değil, insanlığın ortak dili olarak görüyordu “Bir top, beş kıta insanını konuşturabiliyorsa, biz de bu dili Panama’da yeniden inşa edeceğiz” diyordu.
Takım ilk sezonunda Panama’nın alt liglerinde mücadele etti. Yağmur altında antrenman yapan gençler, Selim’in onları ziyarete geldiği gün hep aynı sloganı “Vamos, Karadeniz! — Hadi Karadeniz !” atarlardı Mecit, yatırımının geri dönüşünü finansal tablolarla değil, gençlerin gözlerindeki umutla ölçüyordu. Bir gün soyunma odasında oyuncularına “Ben inşaatta betonla köprüler kurdum. Siz, futbolla insanları birbirine bağlayacaksınız” diye seslendi.
O yıl UMECIT FC, Panama’nın Liga PROM liginde sürpriz bir başarı yakaladı. Kimse küçük bir üniversite takımından şampiyonluk beklemiyordu. Ama Mecit’in kararlılığı, teknik direktör Julio Infante’nin çalışkanlığı ve oyuncuların sahadaki inancı birleşince, mucize gerçekleşti. Şampiyonluk sonrası Panama medyası manşet attı:
Evet sonunda “Türk’ün Rüyası Panama’yı Sarstı !” dercesine Mecit kupayı kaldırırken gözleri doldu. O an, Trabzon’da babasının mezarına dönüp fısıldamak isterdi “Baba, yüreğimi taşlaştırmadım. Futbolla yumuşattım” diye düşünürken Nede olsa bize her yer TRabzon dedi.
Yıllar sonra UMECIT FC, Panama’da sadece bir futbol kulübü değil, bir kültürel köprü olarak anılacaktı. Her sezonun açılış maçında, Trabzon’dan getirilen kemençe sesi tribünlerde çalıyor, Panama çocukları horon tepmeyi öğreniyordu. Kulüp formalarının iç yakasında, küçük bir cümle yer alıyordu “Rüzgâr nereden eserse essin, yönünü bilen kaybolmaz” diyen Mecit artık Panama’da “El Ingeniero del Norte - Kuzeyin Mühendisi’’ olarak tanınıyordu.
Ama o, hâlâ mütevazı bir Karadenizli gibi düşünüyordu:
Evet “Kazandığım para değil, kurduğum bağdır. Çünkü bir kulüp, sadece sahada değil, kalplerde yaşar” diyen Mecit böylece, Karadeniz’in dalgaları Panama kıyılarına ulaştı ve bir Trabzonlunun hayali, tropik bir yağmurun altında yeşil sahaya düştü adı UMECIT Futbol Kulubü oldu.
Hz Yapay Zekaya verdiğim 3 satırlık senaryo özetiyle hazırlanan ÖYKÜ ...