"Babalarının Çiftliği" Vergi, Sansür, Yargı gerçeği
Dünya tarihinin en büyük talanı diye tapelerle tescillenen 17-25 Aralık olayında Tayyib Erdoğan ile konuşmasında ‘sizin paralarınız var’ diyen babacım Bilal oğlanın ortağı olduğu bir şirketin üç yıldır vergi ödemediği haberi ile, Türkiye'de güçlü iktidar ilişkilerine sahip BEŞLİ ÇETE benzeri kişilerin vergiden muaf tutulduğu bir düzen gerçeğini kanıtlanırken bu tür haberlerin internetten kaldırılmaya çalışılması, sosyal medyada paylaşanların cezalandırılması, ifade özgürlüğü konusunda büyük bir gerilemedir.
Sokakta bir kadının yaptığı “Burası babasının çiftliği” benzetmesinden yola çıkılarak, Türkiye’deki tek adam rejimi, anayasanın çiğnenmesi, sosyal medya yasakları ve internet kesintiler artık yabancı ülkelerde alenen eleştiriliyor. Örneğin: Deprem anında iletişimin kesilmesi ve devletin yetersiz müdahalesiyle insanların yalnız bırakılması, halkta büyük öfke yaratıyor. Kadının bu sözleri nedeniyle tutuklanması, yargının bağımsızlığını kaybettiğine dair önemli bir örnektir.
İktidarın Çifte Standardı ve Muhalefetin Yetersizliği
Tarafsız sağduyu sahibi herkesçe Aynı adli sistemin ağır suç işleyen bazı kişileri serbest bırakırken, halktan gelen basit bir eleştiriye bile ağır cezalar vermesini ikiyüzlülük olarak tanımlıyor. Bu örnekler arasında, çocuğunu öldüren kişilerin yurt dışına kaçması, siyasi bağlantıları olanların hesap vermemesi gibi olaylar var.
CHP lideri Özgür Özel’in tepkilerinin yetersiz ve sembolik olduğu savunuluyor. Muhalefetin toplumdaki adaletsizliklere birkaç sönük ve kısa süreli miting - ses çıkartma dışında karşı pek etkili olamadığı, partilerin içinden milletvekillerinin kolayca iktidara transfer olduğu ve bunun da halkın iradesine ihanet anlamına geldiği söyleniyor. Yeniden Refah Partisi’nden AKePe ye geçen belediye başkanları kendisine oy veren halka ihanet sayılıyor.
Dindar Görünümlü İktidarın Çelişkileri
Başörtüsü ve dini özgürlükler üzerinden mağduriyet siyaseti yaptığı denirken, bugün iktidarın elinde olanların aynı baskıları başkalarına uyguladığı, Eskişehir’de başörtüsüz öğrenci istemeyen bir imam hatip lisesi müdürü örneği üzerinden, özgürlüklerin tek yönlü kullanıldığı İsrail protestoları bağlamında Starbucks’a yapılan baskınlarında bu protestoların samimi olmadığı, çünkü aynı iktidarın İsrail’le ticareti sürdürdüğü, askeri yakıt ve elektrik sağladığı gerçeği ile aslında protestonun, EN YÜKSEK YAHUDİ NİŞANI alan Tayyib Erdoğan’ın Sarayı önünde olması gerekiyor.
Keza Tayyib Erdoğan’ın damadının HERŞEYİ MONTAJ – sorsan Milli ! çok fahiş fiyatla ürünlerin çoğunluğu TSK tarfından alınan, devlet destekli İHA – SİHA ürünleri ile Forbes listesine girmesi, servetinin kayınpederi sayesinde kazanılan durumun ASLA "alın teriyle değil, torpille" gerçeği varken, Ekonomik krizin derinleştiği, emeklilere zam yapılamadığı ama iktidar çevresindekilerin servetlerine hergün dahada fazla servet katıldığı gerçeği, yerlerde sürünen ülke hallerini gözler önüne seriyor.
Toplumsal Çürüme, Kürtçe Yasağı ve Umutsuzluk
AKePe yönetimde Toplumun çürüdüğünü, çoban dahi olunamaz denilen insanların belediye başkanı yapıldığını, liyakatın yerini sadakatin aldığını belirtiyor. Seçmenlerin vekilleri tanımadığı, bilinçsiz oy kullanışı, KAÇINILMAZ şekilde tekrardan aldatılacak Kürtler için daha sonra yeniden ALDATILDIK kahve laklaklamaları ile gündeme geleceği kesin Kürtlere - Kürtçe konuşmanın yasaklandığı, düğünlerde artık repertuarlara polisin karar verdiği ve cezaevinde Kürt annelerin çocuklarıyla ana dillerinde konuşamadığı örneklerle, demokratik GERİLEME gözler önünde.
İdealistlerin DÜZGÜN bir yönetim için Toplumun sesini duyuramamasından duyulan umutsuzluk artık çok kişi tarafından ancak şiirsel bir şekilde dillendirilirken "Onca telefon direğine rağmen kimse kimseyi duymuyor" dokunmaları ile Sokak röportajı yapan kanalların da susturulacağı, ifade özgürlüğünün yakında tamamen biteceği uyarısı gerçeği ile karşı karşıyayız.
Tıpkı ‘Bahar’ süslemesi diye sunulan Tunus örneğiyle, halk ayaklanmalarının eğer sağlam demokratik temellerle desteklenmezse, DİKATATÖR sistemi otoriterliğine yol açarken Haklı olarak sağduyu ‘gerçek değişim ancak hukuk, özgürlük, insan hakları ve medya özgürlüğü ile mümkündür’ demek mecburiyetinde kalıyor.
Ahmet Bozkuş - Kaynak özeti:
https://www.youtube.com/watch?v=4W3RGI9kAGQ