Mersin escort Bodrum escort Bursa escort

Tuzla russian escort Alanya russian escort Kayseri russian escort Antalya russian escort Diyarbakır russian escort Anadolu yakası russian escort Adana russian escort Ataşehir russian escort Şirinevler russian escort Beylikdüzü russian escort Halkalı russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Samsun russian escort Avcılar russian escort Pendik russian escort Beylikdüzü russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Mersin russian escort Avrupa yakası russian escort Kocaeli russian escort Bodrum russian escort Bakırköy russian escort Kadıköy russian escort İzmir russian escort bayan Beşiktaş russian escort Eskişehir russian escort Bursa russian escort Şişli russian escort Şişli russian escort russian escort İzmir Gaziantep russian escort Ankara russian escort Denizli russian escort Samsun escort kızlar Malatya russian escort İzmir russian escorts Samsun russian escort

Guymak
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Hasan FEHMİ
Köşe Yazarı
Hasan FEHMİ
 

Beni çağırmadın

          CANLI YAYIN!   Hoş gelmişsin. Ben çağırmadım seni kendin geldin. Sonra pişman oldum deme. Bir yolculuğa çıkacağız seninle. Birazdan anlatacaklarımı yazma, ezberinde kalsın. Dönüp tekrar tekrar okumak zahmetinde kalmazsın. Niye geldiğini sormuyorum. Dedim ya, ben çağırmadım seni. Gördüm ama çağırmadım. Sen geldin,  ne gordüysen bende... Simdi asıl konu başlıyor. Sana bende göremediklerini anlatacağım. Pasaj, pasaj hani her bir avm gezmek gibi, ortamlar farklı insanlar farklı ağırlığı çok farklı. Kendini hep yalnız hissettiğin yerler. Kışın sıcak, yazın serin. O da sen istediğin için değil, onlar istediği için. Yani gelmeni istedikleri için. Ama ben ne yazın serin ne kışın sıcak değilim. Onun için sana torpilim olacak, üşüdüğünde söylersen ısıtacak, çok sıcak olduğunu söylersen serinletecegim. Gücüm kadar. Güç nedir? Hiç düşündün mü Sevgidir benim kitabımda. Dogru verirsen ısıtır, yanlış verirsen soğutur. Kimse, kimseyi uyarmaz. Bulduğunla yetinir, katlanır. Bu yüzden katlana, katlana; katlanır olduk, hepimiz. Çocukluktan bu yana hep böyledir. Sevmezsin katlanırsın. Seversin katlanırsın. Hep bir fırtına dır insan yaşamı, çocuklukta başlar büyümeye; başladıkça hayat. Ben bir asansörüm anladın mı diye, sormaya başlar. Isteyeni yukarı çıkarır,  isteyeni aşağıya indirir. Hiç bir asansör çıktığı yerde durmaz. İndiği yerde de durmaz. Tuhaf değil mi, Hayır değil. Sen asansörden inince hava durumuna bağlı kalırsın sokakta.  Korunmaya ihtiyaç duyarsın. Aşkta böyledir ama farkında olmazsın, değilsin. Çünkü çocuksun sen. Çünkü her şey çocuklukta başlar; öncesini bilmezsin, görmemişsin değil, hatırlamazsın, yaradan hatırlatmaz, o yaşlarını sana.  Belki de hayatının en güzel yaşları o yaşlar. Simdi Koru-Kızılay metrosundayım;  bu satırları yazıyorum, yazarken başımı biraz kaldırıp etrafıma bakınca; boş yer olmadığını ve bana dogru hiç kimsenin bakmadığını farkediyorum.  Ne yazıyor bu diye kimse dert etmiyor demek ki. Niye etsin ki herkesin derdi kendine yetmez mi, yetiyor artıyor bile, ama dert satılmıyor ki, fazlası para etsin.  Yani geçim var ya, ya da seçim, işte o anlardayız. Kızılaya iki durak var; etrafı bir kolaçan etmek istiyorum.  İnsan zenginliğine bayılıyorum, çeşit çeşit ne de güzel pardon tuhaf görünüyorlar. Samimiyim,  test etmek isteyenlere açığım.  Samimi bulmayan okumaya devam etmez zaten.  Biraz ara veriyorum, bir daha nerde karşılaşırız bilemem.  Bekleyelim ne çıkar karşımıza, ezberinize güvenin bugün sevgililer günü; hiç elinde çiçek olan görmedim;  bir durak kaldı Kızılaya ah Kızılay... Yıllar öncesi daha güzeldin. Ayaklanma başladı, Kızılay da malum metronun çoğu boşalır. İnsanlara mahsus olmayan bir boşalmak çeşididir bu.  Biraz ara.  14 şubat 2024 sevgililer günü saat 12.00 Gönderiyorum!  Sana yük olmaya devam edeceğim. Üzgünüm. Çünkü nefes almak bedava. Yazmakta bedava. O halde mutlu olmak için neye ihtiyacı var insanın?   Hasan Fehmi  

Beni çağırmadın

 
 
 
 
 
CANLI YAYIN!
 
Hoş gelmişsin.
Ben çağırmadım seni kendin geldin.
Sonra pişman oldum deme.
Bir yolculuğa çıkacağız seninle.
Birazdan anlatacaklarımı yazma, ezberinde kalsın.
Dönüp tekrar tekrar okumak zahmetinde kalmazsın.
Niye geldiğini sormuyorum.
Dedim ya, ben çağırmadım seni.
Gördüm ama çağırmadım.
Sen geldin, 
ne gordüysen bende...
Simdi asıl konu başlıyor.
Sana bende göremediklerini anlatacağım.
Pasaj, pasaj hani her bir avm gezmek gibi, ortamlar farklı insanlar farklı ağırlığı çok farklı.
Kendini hep yalnız hissettiğin yerler.
Kışın sıcak, yazın serin.
O da sen istediğin için değil, onlar istediği için.
Yani gelmeni istedikleri için.
Ama ben ne yazın serin ne kışın sıcak değilim.
Onun için sana torpilim olacak, üşüdüğünde söylersen ısıtacak, çok sıcak olduğunu söylersen serinletecegim.
Gücüm kadar.
Güç nedir?
Hiç düşündün mü
Sevgidir benim kitabımda.
Dogru verirsen ısıtır, yanlış verirsen soğutur.
Kimse, kimseyi uyarmaz.
Bulduğunla yetinir, katlanır.
Bu yüzden katlana, katlana; katlanır olduk, hepimiz.
Çocukluktan bu yana hep böyledir.
Sevmezsin katlanırsın.
Seversin katlanırsın.
Hep bir fırtına dır insan yaşamı, çocuklukta başlar büyümeye; başladıkça hayat. Ben bir asansörüm anladın mı diye, sormaya başlar.
Isteyeni yukarı çıkarır,  isteyeni aşağıya indirir.
Hiç bir asansör çıktığı yerde durmaz.
İndiği yerde de durmaz.
Tuhaf değil mi,
Hayır değil.
Sen asansörden inince hava durumuna bağlı kalırsın sokakta. 
Korunmaya ihtiyaç duyarsın.
Aşkta böyledir ama farkında olmazsın, değilsin.
Çünkü çocuksun sen.
Çünkü her şey çocuklukta başlar; öncesini bilmezsin, görmemişsin değil, hatırlamazsın, yaradan hatırlatmaz,
o yaşlarını sana. 
Belki de hayatının en güzel yaşları o yaşlar.
Simdi Koru-Kızılay metrosundayım; 
bu satırları yazıyorum, yazarken başımı biraz kaldırıp etrafıma bakınca; boş yer olmadığını ve bana dogru hiç kimsenin bakmadığını farkediyorum. 
Ne yazıyor bu diye kimse dert etmiyor demek ki.
Niye etsin ki herkesin derdi kendine yetmez mi, yetiyor artıyor bile, ama dert satılmıyor ki, fazlası para etsin. 
Yani geçim var ya, ya da seçim,
işte o anlardayız.
Kızılaya iki durak var; etrafı bir kolaçan etmek istiyorum. 
İnsan zenginliğine bayılıyorum, çeşit çeşit ne de güzel pardon tuhaf görünüyorlar.
Samimiyim, 
test etmek isteyenlere açığım. 
Samimi bulmayan okumaya devam etmez zaten. 
Biraz ara veriyorum, bir daha nerde karşılaşırız bilemem. 
Bekleyelim ne çıkar karşımıza, ezberinize güvenin bugün sevgililer günü; hiç elinde çiçek olan görmedim; 
bir durak kaldı Kızılaya ah Kızılay...
Yıllar öncesi daha güzeldin.
Ayaklanma başladı, Kızılay da malum metronun çoğu boşalır.
İnsanlara mahsus olmayan bir boşalmak çeşididir bu. 
Biraz ara. 
14 şubat 2024 sevgililer günü saat 12.00
Gönderiyorum! 
Sana yük olmaya devam edeceğim.
Üzgünüm.
Çünkü nefes almak bedava.
Yazmakta bedava.
O halde mutlu olmak için neye ihtiyacı var insanın?
 
Hasan Fehmi

 
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.