"SARI PALTO" ..
Yıl geçen asırdan ...
Anakara'da okuyorum.
Çok günümü beraber geçirdiğim arkadaşımla sinema parası kalsın diye, akşam yemeğinde sadece birer çorba içip, kalkarken, sarı renk paltomu giymek istediğini söyleyince, bende; onun kahverengi yakası beyaz kürklü kabanını giymiştim...
Tunalı Hilmi'den Büklüm sokağa girerek o zaman ki, Dedeman sinemasında, yeni vizyona girmiş olan "Devlerin aşkı" filmine gidiyorduk.
Sokağın daha başında sayılırız, yavaş yavaş yürüyoruz.
Birden karşımızda bir kalabalık oluştu. Bağrışmalar ve çağrışmalar; bi gürültü ki,
daha ne olduğunu anlamadan, bir kaç kişi bize doğru koşarak "İşte bunlar" diyordu!..
Birden çoğaldılar ve içlerinden biri bağırdı!
"Sarı paltolu olan.. Beni dövüp kaçan!"
Bize giriştiklerinde aniden arkadaşıma yönelip, indirip, tekme yumruk üzerine çöktüler.
Bende hayır, biz okuldan geldik, birer çorba içip, sinemaya gidiyorduk, bırakın arkadaşımı diye ayırmaya çalışırken; iyice hırpalanmış tekmelenen arkadaşım yere yapışırcasına:
Bana "Palto benim, niye demiyorsun" bağırdığını kavgada kimse duymuyor, kimsenin de umurunda olmuyordu!
Biz kimseyi dövmedik, kaldıki Palto benim desem, bi o kadar bana vuracaklar, en iyisi, arkadaşımı onlardan kurtarmayı görev bilip, sadece bırakın onu diye bağırırken; yediği dayaktan yorgun çıkan inleyen sesi ile "Doğruyu söylesene" onlara serzenişini, sanki benden başka kimsecikler duymuyordu.
Daha dorusu duyulma fırsati olmadan, bi polis arabası yetişmiş, bize saldıranlar kaçıyordu!
Hepsi adeta kaybolunca; arkadaşım bir rahat yer bulmuş gibi, kaldırıma oturunca bir gülme kirizine tutulduk, unutamam!
Sonra kimse görmeden yüzü, maviş gözü şişmiş halde sinema salonuna karanlıkta girdik.
Üstümüz başımız dağılmıştı...
O zamanlar beyaz perdenin kraliçesi "Türkan Şoray" güzelliği ile, büyülenmiş, Başar Sabuncu tiyatro kökenli müthiş oyuncunun; filmi sürüklemesi ile, o devirdeki, "Kadir İnan'cılık" bile, yaşadığımız kavgayı unutturamazdı!
Arkadaşım ile, kaldığımız evlerimiz yakındı.
Ayrılırken sordu?
Niye söylemedin ki, paltonun senin olduğunu, o kadar dayak yedim !
'İçtigimiz çorbalar ikimizin, dayak senin kısmetinmiş !..
Benim deseydim, senin koluna girip sinemaya nasıl giderdik ?