Birçok kişi Trump’ın çılgın olduğunu düşünüyor, çünkü Gazze Şeridi’nin sakinlerini sürmek istiyor…
Hayır, Amerika Birleşik Devletleri’nin tarihteki en korkunç tehcirlerinden birini nasıl gerçekleştirdiğine dair dehşet verici - tekrar seçilen 'TC Başkanına AKILLI OL'' mektubu yazan Trump’tan çok önce gerçekleşmiş bir olay.
Amerika,1965 yılında son derece stratejik bir bölgeye göz dikti…
Bölgenin adı neydi? Hint Okyanusu’ndaki Chagos Takımadaları. Bu bölgenin iki büyük meselesi vardı… Birincisi, resmen Mauritius’a ait olmasıydı. İkincisi ise Mauritius’un İngiliz egemenliği altında bulunmasıydı. Peki, Amerika ne yaptı? İngiltere ve Mauritius ile gizli bir anlaşma yaptı… Ve anlaşmanın muhtevası şuydu: İngiltere, Mauritius’a bağımsızlık verecek, ancak karşılığında Mauritius, Chagos Takımadaları üzerindeki haklarından vazgeçecekti. Amerika da bunun karşılığında İngiltere’ye çok ihtiyaç duyduğu bir teknolojiyi - Polaris denizaltılarını- verecekti.
Fakat bu projenin önünde iki büyük mani vardı…
Birincisi, Mauritius’un resmî olarak topraklarını sattığını açıklayamamasıydı… Ama bu kolayca çözülebilirdi. Mauritius Cumhurbaşkanı, kamuoyuna “Biz Chagos’u satmadık” diye açıklamalar yapacaktı, oysa perde arkasında halkını satmanın karşılığında 3 milyon dolar almıştı.
İkinci engel ise çok daha büyüktü…
Adalarda binlerce insan yaşıyordu! Amerika onlarla ne yapacaktı? Halkı zorla yerinden etmek, uluslararası hukuka göre devasa bir suçtu… Ama uluslararası hukuk Amerika’yı durdurabilir miydi ? Elbette hayır!
Dönemin ABD Başkanı Lyndon Johnson, Amiral Greatham liderliğinde bir komite kurdu. İngilizler de bu komitede Amiral Sir Greatbatch liderliğinde yer aldı. Ve bu iki komutan, Chagos Takımadaları’nın sakinlerini zorla sürmek için dehşet verici bir plan hazırladılar. Amerikalılar ne yaptı ?
Avustralyalı gazeteci John Pilger’in “Özgürlük Bir Sonraki Seferde” adlı kitabının “Bir Milletin Çalınışı” başlıklı ilk bölümü (s. 37-97). Amerikalılar ve İngilizler, 30 savaş gemisi ve destroyerle Chagos kıyılarına çıkarma yaptı. Halkı açlığa mahkûm ettiler, su ve elektriği kestiler, adanın dört bir yanına binlerce asker konuşlandırdılar.
Bu başlangıçtı…
Chagos halkının hayatında büyük bir yeri olan hayvan neydi? Çobanlık ve avcılık için kullanılan köpekler… İşte bu, Amerikalılar için harika bir fırsattı… Adadaki bütün köpekleri topladılar, büyük bir ateş yaktılar ve halkın gözü önünde köpekleri diri diri yaktılar! İtiraz edenleri Ayaklarından bağlayıp ateşe attılar ve evcil hayvanlarıyla birlikte yaktılar!
Bütün kümes hayvanlarını ve çiftlik hayvanlarını da köpeklerle birlikte ateşe attılar. Karşı çıkan halktan bazılarını ters bağlayarak başlarını suya batırıp boğdular. Bu korkunç sahneyi, sevdiklerinin can çekişerek ölmesini izleyen halkın gözü önünde yaptılar. Genç kızlara aklınızın alamayacağı vahşetler yaşatıldı… Ve aylar süren açlık, işkence ve aşağılanmanın ardından çaresiz halk, Amerikan ve İngiliz gemilerine binmek zorunda kaldı.
Peki sonra ne oldu?
Amerikalılar ve İngilizler, atalarının Afrika kıyılarından köleleri alıp Orta Amerika’daki şeker tarlalarına götürdüğü zamanlardaki gibi hareket ettiler. Meşhur Zong Köle Gemisi (1) hikâyesinde kaptan Collingwood, hastalanan Afrikalı köleleri denize atıp ölüme terk etmişti… Tam olarak aynı şey tekrarlandı !. Hastalıklı Chagos sakinleri seçildi, bağlandı ve Hint Okyanusu’na atıldı…
Tam 400 kişi köpek balıklarına yem oldu! Hayatta kalanlar İngiltere ve diğer ülkelere götürüldüler ama sokaklara terk edildiler. Ne vatandaşlık hakkı ne de barınacak bir yer verildi. Chagos halkının çoğu, dilencilik yapmayı ve kızlarını satmayı reddettiği için kendini asarak intihar etti. Ve Amerika, hedefine ulaştı!
Bugün Chagos Takımadaları’nda ABD’nin denizaşırı en büyük askerî üssü olan “Diego Garcia” Üssü bulunuyor. Bu stratejik bölgeyi kontrol altına almak için bir halkı yok ettiler… Bir milleti açlıkla, ateşle, sürgünle, sokaklarda ölüme terk ederek ortadan kaldırdılar… Ve bu çok eski bir tarih değil! 1965 yılında oldu!
Bu, Amerika’nın geçmişidir…
Trump ve ondan önceki tüm başkanlar… Mazlumların kaderi hep sürgün ve yok edilmek olmuştur. Bazıları Trump’ın Amerikan tarihindeki bir istisna olduğunu söylemeye çalışacaktır… Deli bir komisyoncu, dünyayı değiştirmek ve tarihi meseleleri yok etmek istiyor diyeceklerdir… Hayır, asla ! Bu, gerçek Amerika’dır ! Ama bizim gibi din KUTSAL diyerek müslüman milletlerin politikacılar tarafından soyulduğu Türkye ve yerlerde sürünen Arapların hafızası balık hafızası gibidir…
Artık dünyayı ve hızla gelişen gerçekleri ıskalamış tüm müslüman toplumların okumayı bırakması - yobazlığın zirve yaptığı hallerdir. Bu yüzden başta özgür basını uluslararası alanda dibe vurmuş Türkiye gibi ülkeler maalesef Trump’ı bir istisna sanıyorlar… Ama aslında o, ülkesinin en iyi temsilcisidir… Yağma, talan, gasp, sürgün ve yerli halkları acı çekmeye mahkûm etme medeniyetinin sadık bir temsilcisi !
Gazze Şeridi, Amerika’nın yeni Chagos’udur !
Tmcid plavı gibi ikidebir HAYDİN GAZEEYE diye nara atan AKePe hükümeti, nüfus oranına göre - AÇIK ARA - hala en farklı ticari ortağı İsrail sevdalısı olmasa BOP Eşbaşkanı Tayyib Erdoğan EN BÜYÜK YAHUDİ LİYAKAT NİŞANI neden verilirdiki ?. Orayı tatil beldeleri, ileri askerî üsler ve villalarla donatılmış bir sahil şeridi yapmak istiyorlar ve Filistinlileri: Mısır, Ürdün, Endonezya, Filipinler ve hatta Türkiye'ye göndermek istiyorlar.
Peki ne hakla ? sorusuna Trump’ın cevabı nettir: “Amerikan gücüyle… Karar verdik ve uygulayacağız !” Peki, Chagos senaryosunun Gazze’de gerçekleşmesini ne engeller ? Sadece silah ! Güç, hakkın gasp edilmesini önler. Düşmana direnebileceğini ve onu yıpratabileceğini göstermek gerekir. Bu dünya dilencilere saygı göstermez !
Asıl düşman o küçük varlık değil… Asıl düşman Amerika’dır… Ve Amerikalılara boyun eğen, onların lütfuna sığınan her Arap, bizi onlara teslim eden kişidir!
Kaynaklardan Tercüme:
Ahmet Ziya İbrahimoğlu 16.02.2025 Üsküdar (1) Zong Köle Gemisi trajedisi, köle ticaretinin acımasız gerçeklerini gözler önüne seren en korkunç olaylardan biridir. Zong Katliamı (1781) Zong, 18. yüzyılda Afrika’dan Amerika’ya köle taşıyan bir İngiliz gemisiydi. 6 Eylül 1781’de, Kaptan Luke Collingwood yönetiminde Gana kıyılarından Jamaika’ya doğru yola çıktı. Gemide 442 köle vardı bu, geminin kapasitesinden çok fazlaydı. Yolculuk boyunca susuzluk, hastalıklar ve kötü şartlar nedeniyle birçok köle öldü veya ölmek üzereydi. Kasım ayında, kaptan ve mürettebat, kölelerin hızla öldüğünü fark etti.
O dönemde sigorta kurallarına göre, köleler doğal sebeplerle ölürse sigorta ödeme yapmıyordu, ancak “denize atılarak kaybedilmeleri” durumunda tazminat alınabiliyordu. Bu yüzden kaptan, sigortadan para almak için köleleri kasıtlı olarak okyanusa attı. 29 Kasım – 1 Aralık 1781 tarihleri arasında, toplam 133 köle canlı canlı denize atıldı. Dava ve Tepkiler Limanlarına vardıklarında gemi sahipleri, kaybettikleri “yük” için sigortadan tazminat talep etti. Ancak sigorta şirketi ödeme yapmayı reddetti ve olay mahkemeye taşındı. 1783’te Londra’daki dava, kölelerin insan mı yoksa sadece “mülk” mü olduğu konusunu gündeme getirdi.
Mahkemede kölelerin “mülk” olduğu savunuldu ve davada katliam meselesi yerine sigorta meselesi tartışıldı. Nihayetinde köle sahipleri davayı kaybetti. Bu olay, İngiltere’de köle karşıtı hareketleri güçlendirdi ve 1807’de köle ticaretinin yasaklanmasına giden süreci hızlandırdı. Zong Katliamı, köle ticaretinin vahşetini gözler önüne seren bir trajedi olarak tarihe geçti.