Tıpkı inancı dini anlamadığı gibi …
İleriyi görebilme becerisi - VİZYON hayatımızın her dalında geçerlidir. Tıpkı yabancı şarkı liriklerini söyleyebildiği halde manasını anlamayanlar gibi - Hafsalasından - Hafız yani Papağan gibi EZBERLEME sanatı ile donanmış Türk din adamlarının, okuduğu kuranın anlamını bilmemekle dinden uzaklaşan çoğumuz gibi, geleceğimiz gençlerin eğitim konusu felaket gibi.
Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye’nin okuma-yazma oranı ve kalitesi, hem iç dinamikleriyle (harf devrimi, eğitim reformları, seferberlikler) hem de dünya genelindeki gelişmelerle kıyaslandığında önemli aşamalardan geçmiştir. Aşağıda yıllara göre kronolojik bir çerçeve içinde hem Türkiye'nin hem de dünya ortalamalarının (özellikle OECD, UNESCO ve Dünya Bankası verilerine dayalı) okuma-yazma oranları ve eğitim kalitesi karşılaştırmalı olarak sunulmuştur.
1. 1923–1950: Cumhuriyetin İlk Yılları ve Okuryazarlık Seferberliği
Türkiye: Okuryazarlık oranı 1927: %10 civarında (erkeklerde %15, kadınlarda %4). 1928 Harf Devrimi: Arap alfabesinden Latin alfabesine geçilerek halk eğitimi amaçlandı. Millet Mektepleri kuruldu (1929): Temel okuma-yazma seferberliği başlatıldı.
Dünya Karşılaştırmalı: Avrupada çoğu ülkede %70–90 okuryazarlık vardı. İsveç, Almanya, Fransa gibi ülkelerde kadın-erkek farkı daralmıştı. ABD: 1930'da okuryazarlık oranı %90'ın üzerinde iken Türkiye, 1920’lerde dünya ortalamasının çok gerisindeydi. Ancak harf reformu ve eğitim reformlarıyla hızlı bir toparlanma süreci başladı.
2. 1950–1980: Kitlesel Eğitim Türkiyede, Köy Enstitüleri ve Karma Eğitim ile
1965'te okuryazarlık: %40 1980'de: %67’ye ulaştı (erkeklerde %80, kadınlarda %50 civarı) Köy Enstitüleri, öğretmen açığını kapatmada önemli rol oynadı (1940–1954). İlköğretim mecburiyeti artırıldı (1960'lar). ile gelişme gösterirken,
Dünyada: Avrupa ve ABD’de okuryazarlık oranı %95’e ulaşmıştı. Sovyetler Birliği ve Çin gibi ülkeler, ideolojik seferberliklerle eğitimde yükselişe geçti. UNESCO 1970'lerde "eğitimde eşitlik" kampanyaları başlattı ve Türkiye, kadınların eğitimi konusunda hâlâ çok gerideydi. Ancak genel ivme pozitifti. OECD ülkelerinin 20–30 yıl gerisinden ilerliyordu.
3. 1980–2000: Nüfus Patlaması ve Eğitimde Yoğunluk
Türkiye: 1990’larda okuryazarlık: %80 (erkeklerde %92, kadınlarda %70) oldu ve Eğitime erişim arttı ancak eğitim kalitesi bölgesel farklar yüzünden dengesiz kalırken, Kız çocuklarının okullaşma oranı Doğu ve Güneydoğu’da çok düşüktü.
Dünya: Avrupa ve Kuzey Amerika’da dijital okuryazarlık önem kazanırken, Gelişmekte olan ülkelerde okuryazarlık seferberlikleri hızlandı (Latin Amerika, Asya) çok arttı. Uluslararası karşılaştırmalı sınavlarda (PISA, TIMSS), Türkiye, sayısal olarak ilerleme gösterdi ama eğitim kalitesi ve düşünsel beceriler (eleştirel okuma, yazma becerisi, yorumlama) açısından geri kaldı.
4. 2000–2020: PISA Çağı ve Eğitimin Uluslararasılaşması
Türkiye: 2020 itibarıyla genel okuryazarlık oranı: %97 (kadınlarda %94) olurken: Ancak PISA sonuçlarında (okuma-anlama testleri) Türkiye OECD ortalamasının altında kaldı. 2018 PISA okuma sıralaması: Türkiye 40. sıradaydı (OECD ortalamasının altında). Eğitimin niteliği konusunda ciddi eleştiriler oldu: ezberci eğitim, eleştirel düşünme eksikliği, bölgesel eşitsizlik.
Dünya: OECD ülkelerinde okuryazarlık oranı %99’un üzerindeydi ve PISA’da üst sıralar genellikle Finlandiya, Singapur, Japonya, Estonya gibi ülkelerdi. Dijital okuryazarlık öne çıktı (bilgisayarda bilgi bulma, analiz etme, yorumlama ve Türkiye’de nicel olarak büyük ilerleme olsa da niteliksel sıçrama sağlanamadı. Özellikle PISA gibi sınavlarda Türkiye, düşünsel analiz gücünde geride kaldı.
5. 2020 Sonrası ve 2030’a Bakış
Türkiye: 2023'te okuryazarlık oranı %98'e yaklaştı. Ancak gençlerde kitap okuma oranı, eleştirel düşünme kapasitesi ve analitik yazma gibi alanlarda gerilik var. Eğitimin kalitesiyle ilgili bölgesel ve sosyoekonomik farklılıklar devam ediyor.
Dünya: 2024 itibarıyla dijital okuryazarlık (medya okuryazarlığı, veri okuryazarlığı) ön plana çıktı. Özellikle Yapay zekâ çağında “okuryazarlık” sadece harfleri tanımak değil, bilgiyi analiz edip yorumlayabilme yeteneği anlamına geliyor.
Yıllara göre Dünya ile kıyaslandığında Türk eğitim sistemi
1927 %10 ile dünya % 90 ortalamasına göre Çok geride idi
1965 %40 ile % 95 dünya yine 30 yıl geride kalmıştı
1980 %67 ile %95 dünya ortalamasına göre 25 yıl geride
2000 %85 ile %98 dünya ortalamasına göre 20 yıl geride
2020 %97 ile %99 dünya ortalamasına göre OECD altında, PISA'da 37. sıradayken
2024 %98 ile yine %99 dünya ortalamasının arkasında kalırken bu kez ÇOK daha büyük sorun: OKUDUĞUNU ANLAMAYAN bir toplum halinde PISA’da 41. sıraya geriledi.
Maalesef Türkiye’deki okuma-yazma kalitesi kitap okuma oranı, eleştirel okuma, makale yazımı, yorumlama yetisi gibi göstergelerle incelendiğinde nicel artışa rağmen nitel ilerleme sınırlı kalmıştır. Finlandiya, Estonya, Singapur gibi ülkeler sadece temel okuryazarlık değil, yaratıcı yazma ve çoklu metin okuma becerisi üzerine eğilerek başarılı olmuşlardır. İnandığı dinin bile kitabını anlayamadığındanmıdır bilinmez, Türkiye’de TV izleme maalesef kitap okuma süresi ile kıyaslandığında yıllardır çok yüksek kalmıştır.
Eğitimde VİZYON - geleceği görebilmektir.