Ne söylerseniz söyleyin faydası olmuyor.
Orman yangınlarında oğlu ölen babaya ne anlatabilirsiniz ? Gencecik evladı ülkesine, doğaya, hayvanlara zarar gelmesin diye canını ortaya koyuyor. Oysa kimsenin böyle bir tehlikenin içine girmesi gerekmemeliydi. Arama kurtarma ya da yangın müdahalesi elbette risk içerir ama bu risklerin kabul edilebilir sınırda olması gerekir. Biz de biliriz risk aldığımızı ama bunun kontrollü olması şart.
Türkiye’deyse sistemsel sorunlar yüzünden insanlar önlenebilir nedenlerle hayatını kaybediyor. Soma’da 301 madenci öldü, bir tek yetkili istifa etmedi. Çorlu’da onlarca kişi öldü, hâlâ sonuç yok. Hep aynı şapşal – ÇAĞDIŞI – din iman yetmeyince vatan millet sakarya türünden dangalAKPudracı bahaneler: kader, fıtrat… Hep suçu başkalarına yıkıyorlar.
Yandaşlarla TALAN zihniyetli Devlet mekanizması HER KURUMUNDA öyle tıkalı ki; bir memuru yargılamak için bile amirinden izin almak ! gerekiyor. Kartalkaya otel katliamından bizzat SORUMLU Turizm Bakanı bile soruşturmaları engelleyebiliyor. Oysa bir kazanın neden yaşandığını öğrenmenin tek yolu şeffaf bir rapor hazırlamak.
Ama biz daha yaz ayları başlarken önlem almak yerine yangın uçaklarını satmayı tartıştık. Türk Hava Kurumu gibi dünya çapında tecrübeli bir kurum vardı. Pilotları, teknisyenleri, uçaklarıyla hazırdı. Ama gayri ahlaki özürlerle “çalışmıyor” dediler, hurda dediler, sonra aynı uçakları kullandılar. Çünkü milli kurumla iş yapmak – yandaşlarla TALAN rantı getirmiyordu. Onun yerine fahiş fiyatlarla dışarıdan kiralama yoluna gittiler. Böylece hem kendi kurumumuzu çökerttiler hem de milletin vergileriyle çok daha fazla para ödediler.
Sistemlerin sürekliliği çok önemlidir. Tıpkı tarım gibi; iki yıl ara verdiğinizde aynı üretimi yapamazsınız. Dünyanın en eski kurumlarından olan Türk Hava Kurumu da böyleydi. Ama onu susturdular, dağıttılar. Orman köylülerini de ormandan uzaklaştırdılar. Oysa onlar ormanı tanır, gözetlerdi. Şimdi orman tabanı kuruyup yanmaya hazır hale geliyor, bir izmarit yetiyor. İlk 30 dakikada müdahale edilmezse yangın büyüyor. Maalesef devlet uyurken - Gönüllüler hayatlarını hiçe sayarak çalışıyor ama bu sürdürülebilir değil.
Her büyük felakette aynı şeyi yaşıyoruz. Sonra UTANMAZ – şeref yoksunu sorumlularca sadece “başımız sağ olsun” deniyor. AKePe yöneticileriden Kimse sorumluluk almıyor, kimse istifa etmiyor.
Oysa başka ülkelerde ŞEWREF – HAYSİYET duygusuna sahip, İLLAKİ bizden çok daha iyi müslüman gavurlar basit bir tren kazasında 2 kişi yaralansa bile bakan görevden ayrılıyor. Bizdeyse suçlular koltuklarına sıkı sıkıya sarılıyor.
AKUT gönüllüleri, Türk Hava Kurumu gönüllüleri büyük fedakârlıklarla çabalıyor. Ama AKePe yönetimindeki devletin desteği olmadan bu yük çok ağır. İnsanlar canlarını feda ediyor ama hâlâ sorumlular hesap vermiyor.
Akut kurucusu Nasuh Mahruki