İlk Türk Kültürierinden İskitler
Türklerin hikayesini Göktürklerle başlatır. Oysa bu hikâye yazılı tarihten çok daha önce başlamıştı. Adı henüz “Türk” konulmadan önce de bu halkın ataları diğerleri gibi Afrikadan göç etmiş zamanla anadoluya yerleşmiş, iklim değişikliği ile Orta Asya’ya göç etmiş ve bozkırlardaki kuraklık süreci başlayana dek uzun süre yaşamıştı.
Tıpkı dendiği şekilde ‘Türkü çekersen Tarih diye birşey kalmaz’ misali Türkler Dünya tarihine damga vuran ve varlığını 8.000 yıldır sürdüren ender milletlerden biridir. Zamanla üç kıtaya yayılmış; 16 büyük imparatorluk ve YÜZLERCE devlet kurmuşlardır. Bugün onlarca bağımsız Türk devleti ve çok sayıda Özerk Türk bölgesi sürekliliği ile, Türk milletinin tarih sahnesinde hep yeniden doğduğunu göstermektedir.
Tarih boyunca geniş bir coğrafyaya yayıldıkları için bazen farklı lehçelere ve fiziksel görünümlere sahip olmuş ancak bu çeşitliliğe rağmen Prof Somoncuoğlu - Taşlardaki TAMGA ile en az 5000 yıllık YAZILI ortak bir kültür ve kimlik korunarak nesilden nesile aktarılmış süreçte Göktürklerden önce yaşamış Türk toplulukları Asur, Pers, Çin ve Antik Yunan gibi yazılı kültürleri güçlü medeniyetlerin kayıtlarında, Türkler farklı isimlerle anılmıştır. Örneğin İskit hükümdarı Bartatua, Yunan kaynaklarında Protetus olarak geçen Alper Tunga ile aynı kişidir.
Bir toplumun sadece yazılı kaynaklar değil, yaşam biçimi, kıyafetleri, göçebe yapıları, kullandıkları silahlar ve törenleri belirler. Türk adından Antik Yunan tarihçisi Herodot, İskit bozkırlarında Targita veya Tirkaye halkından söz eder. Tevrat'ta geçen Togarma adı da Türklerle ilişkilendirilirken Hindistan, Mezopotamya, Çin ve Roma kaynaklarında da benzer isimlerle yer alır. Bu adlatr farklı olsada, aynı kimliğe işaret eder.
Dilbilimciler "Türk" kelimesinin türemek fiilinden geldiğini, başlangıçta “yaratılmış” veya “doğmuş” anlamında kullanıldığını belirtir. Bu kelime zamanla “güçlü” ve “kuvvetli” gibi anlamlar kazanarak bir milletin adı haline gelmiştir. Türk ismi Bizans kaynaklarında 6. Orhun yazıtlarında 8. ve Anadolu’da 12. yüzyılda yaygınlık kazanırken Orta Asya’da binlerce yıldır süregelen – hala Çin Sincan bölgesi - Doğu Türkistan diye tarihte yerini alır.
Türklerin Afrika, Asya ve Avrupa’ya yayılmasında: iklim değişiklikleri, ekonomik zorluklar ve siyasi çatışmalar, sert doğa koşulları ve iç çekişmeler, onları göç etmeye zorlamıştır. Bu da tarihin seyrini değiştiren büyük hareketliliğe dönüşümü Arkeolojik kazılarda, bulunan izler çömlek parçalarında, tunçtan eşyalarda ve ata binmeyi seven ilk büyük Türk devleti, İskitler ile başlar.
Kültür, bir topluluğun yaşam biçimi, üretim araçları, inanç sistemi, el sanatları ve doğayla kurduğu ilişkileri kapsar. Bu nedenle tarihçiler, Orta Asya’daki ilk yerleşik hayat düzeni, çiftçilik yapmış hem de at yetiştirmiş Anav ile başlayan Afanasievo, Karasuk ... gibi kültürleri ÖnTürk kültürleri olarak tanımlar.
Tarımla ilgili - Bronz işçiliğinde ileri Afanasievo kültürü keza tıpkı bugün yazları Toroslar’a çıkan yörükler, Doğu Karadeniz’de Yaylalardaki Çepniler gibi alışkanlıkları bazen mevsimsel Konar-Göçer toplumdur. Karasuk ise savaşçı gelenekle metal işçiliğinin birleştiği dönemde, savaş arabaları, keçe çadırlar, hayvan figürlü bronz süslemeler gibi önemli buluşlara sahip bir kültür iken, Antik Yunan kaynaklarında ‘Okcu’ anlamına gelen Skyte Pers kaynaklarında “Saka” diye adlandırılan İskitler, MÖ 800’den itibaren Hazar’dan Karadeniz - Avrupa içlerine kadar yayılan Savaşçı karakterleriyle bilinen Türk boyudur... denir. Yunan mitolojisindeki Amazon efsanesinin kaynağı savaşcı İskit kadınları Mezepotamya Asur Kralı Esarhaddon ile ittifak kurmuş, Bartatua - Alper Tunga ile bu ilişkiyi güçlendirmiş, zamanla - bugün İran diye bildiğimiz 1921 – son Kaçar hanedanlığına kadar BİNLERCE yıl Türk diyarında Perslerle 2 asır karşı karşıya gelmiş, Tomris Hatun, Pers Kralı Kiros'u mağlup etmiş, başını kesmiştir. erek tarih yazmıştır. Büyük İskender, Orta Asya’ya yöneldiğinde – İskitler ile baş edemediği tarih kayıtlarındadır.
Adına Bankalar bile kurduğumuz tarihimizin parçası Sümer – Eti gibi, keza Ankarada semt ismi olan Çoğu Slav denen avrupalıların ataları, İskitlerle benzer bir kültüre sahip zamanla onların yerini almış Sarmatlar, metal üzengi gibi savaş teknolojilerinde ilerlerken İskitlerin çöküşünü hızlandırmıştır. Ancak İskit halkı tamamen yok olmamış, küçük boylara ayrılarak bugünkü birçok Türk devletlerinin temelini oluşturmuştur. Tarihci Herodot, İskitleri uzun sivri başlıklı, kalın giysili, savaşçı, Göçebe yaşam sürer, öküz arabalarında yaşar, hem kutsal hem de savaş arkadaşı saydıkları at eti yer ve kısrak sütü içer halklar olarak tanımlar. Kıyafetleri göçebe hayata uygundu. Yük arabaları ise mezar törenlerinde de kullanılılan taşınabilir evlerdi.
İskitler ölen kişilerin bazıları çok önem verdikleri at figürleri olan kişisel eşyalarıyla birlikte gömüldüğü kutsal alan yüksek anıt mezar – koruğan kurganlar inşa ederdi. Yayları kısa ve kavisliydi. Oklar özel oktanlıklarla taşınırdı. Kılıçlar kısaydı, kemere bağlanırdı. Mızrak, balta ve cirit gibi silahlar kullanırken - sonuncusu Sakarya zaferindeki Hilal taktiği ile savaşta düşmanı tuzağa düşürmeye dayalı geleneği binlerce yıl devam etmiştir.
Sadece bulunabilen TÜRK tarihinin bir başlangıcı olarak kabul edilen İskitler ardından Göktürkler, Avarlar, Hazarlar, Kuman, Kıpçak ve Uygurlarla devam eden Türk Bu halkları çok sayıda imparatorluklar kurmuş, insanlık tarihinin seyrini değiştirmiştir.