Mahvedilmiş Türk eğitim sistemi
Son 23 yılda yaz boz tahtası gibi DEFALARCA değiştirilmiş Milli eğitim sistemimiz çöktü. Uluslararası derecelendirmelerde ilkokuldan üniversiteye kadar tüm Türk kurumları artık tamamen İFLAS etmiş durumda.
Tüm kalkınmış ülkelerde devletten ayrı tutulan ''kişinin bireysel vicdan hürriyeti'' bizdeki çarpık yapılaşmayı gözler önüne serer gibi. Örneğin AB lokomotifi Almanya'daki TÜM MASRAFLARI - devlet bütçesinden ASLA kuruş çıkmadan inanların vergisi ile yönetilen - kilise sayısı 8.375 - görevli sayısı 14.183 iken aynı nüfuslu Türkiye'de cami sayısı 114.823 - camiye gitmesenizde, alevi veya başka inançtan olsanızda - maaşlarını MECBURİ şekilde vergilerimizle ödediğimiz çalışan sayısı 183.209 diyanet personeli olması büyük bir tuhaflık.
Kreş, ana - ilk orta lise ve yüksek okullar - hatta hastane, sağlık ocakları dahil toplam 82.107 olan, ekonomisi dibe vurmuş ülkede günde 5 vakit namaz, toplamda 2 saatlik mesai için öğretmenden daha fazla maaş alan diyanet kadrosu yerine ülkenin geleceğinin inşası için atama bekleyen - çoğu okumaya teşvik edilmiş - devlet okullarından mezun - YILLARDIR atama bekleyen 479.322 öğretmen eksikliği gerçeği, bir taraftan merdivenaltı kaçak kuran kursları - ne idüğü belirsiz dini vakıflara tanınan $ MİLYARLARCA vergisiz haklar çarpıklığı ÇOK BÜYÜK SORUN olarak gündemden düşmüyor..
OECD ülkelerinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı, eğitim kalitesinin önemli göstergelerinden biridir; daha düşük oranlar, öğrencilere daha fazla bireysel ilgi sağlanmasına olanak tanırken OECD Genel Ortalamaları:
-
İlkokul (Primary Education): OECD ortalaması, öğretmen başına 10 öğrenci.
-
Ortaokul (Lower Secondary): OECD ortalaması, öğretmen başına 10 öğrenci.
-
Ortaöğretim (Upper Secondary): OECD ortalaması, öğretmen başına 11 öğrenci iken,
Türkiye'de ise öğretmen başına düşen öğrenci sayıları, OECD ortalamalarının çok üzerindedir:
-
İlkokul: 17 öğrenci
-
Ortaokul: 16 öğrenci
-
Yükseköğretim: 25 öğrenci
Bu veriler, Türkiye'de özellikle yüksek öğretim düzeyinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısının OECD ortalamasından oldukça yüksek olduğunu göstermektedir. Acaba yanlış yaptığımız ne ? diye kıyaslama adına Başka ülkelerin eğitim sistemleri başarıları hakkında, Dünyada eğitim sistemleri üzerine yazılmış en iyi kitaplar arasında özellikle şu üç kitap öne çıkar:
1. Finnish Lessons — Pasi Sahlberg
Finlandiya Eğitim Mucizesinin Arka Planı
"Finnish Lessons", Finlandiya'nın uluslararası eğitim sahnesindeki olağanüstü başarısının perde arkasını anlatıyor. Kitaba göre, Finlandiya 1970'lerden itibaren büyük bir eğitim reformu başlattı. Bu reformlar rekabeti değil eşitliği temel aldı. Tüm çocuklara ücretsiz ve eşit fırsatlar sunuldu. Öğrenciler arasındaki başarı farkı minimuma indirildi. Sahlberg, eğitimin sadece ekonomik kalkınmanın değil, aynı zamanda toplumsal refahın da anahtarı olduğuna dikkat çekiyor.
Özellikle öğretmen yetiştirme süreci Finlandiya'nın başarısının temel taşıdır. Öğretmenler, tıp doktorları kadar prestijli bir eğitim sürecinden geçer. Her öğretmen yüksek lisans yapmak zorundadır ve eğitim fakülteleri son derece seçicidir. Eğitim fakültelerine kabul oranı %10'un altındadır. Bu da eğitim kalitesini olağanüstü düzeyde yukarı taşır. Eğitim, devlet politikalarıyla değil, öğretmenlerin profesyonel kararlarıyla şekillenir.
Yapısal Özellikleri
Finlandiya'da öğrenciler erken yaşta okula başlamazlar (7 yaşında). İlkokul sürecinde sınavlar, ödevler, testler minimum düzeydedir. Öğrenciler kendi hızlarında öğrenirler. Rekabetten çok dayanışmaya dayalı bir sınıf kültürü vardır. Okullar kendi müfredatlarını ulusal çerçeve içinde özgürce düzenleyebilir.
Ülkede özel okul neredeyse yoktur. Eğitim tamamen devlete aittir ve ücretsizdir. Sahlberg, bu yapının "PISA şampiyonu" olmada kilit rol oynadığını vurgular. Ayrıca, Finlandiya’da öğretmenlerin iş güvencesi ve mesleki özgürlüğü yüksektir; müdahale minimum düzeydedir. Başarı, bireysel değil, kolektif bir amaç olarak görülür. Öğrencilerin sosyal ve duygusal gelişimleri de akademik gelişim kadar önemlidir.
Diğer Ülkelere Çıkarılan Dersler
Sahlberg, Finlandiya modelinin basitçe kopyalanamayacağını vurgular. Çünkü sistemin başarısı, ülkenin toplumsal değerleri ve siyasi kültürüyle sıkı sıkıya bağlıdır. Ancak yine de çıkarılabilecek temel dersler vardır:
- Eğitim reformları sabırla, adım adım yapılmalıdır.
- Öğretmenlerin statüsü yükseltilmeli, eğitime yatırım artırılmalıdır.
- Sınav odaklılık azaltılmalı, öğrenmeye ve meraka önem verilmelidir.
- Eğitim politikası toplumun tüm kesimlerinde eşitliği hedeflemelidir.
Kitabın ana mesajı şudur: Eğitim, kısa vadeli siyasi projelerle değil, uzun vadeli ulusal vizyonla şekillendirilmelidir. Başarı, çocukların özgürce öğrenebildiği, mutlu olduğu bir sistemde doğar.
2. The Smartest Kids in the World — Amanda Ripley
Araştırmanın Yapısı ve Üç Ülke İncelemesi
Amanda Ripley, üç Amerikalı öğrencinin Finlandiya, Güney Kore ve Polonya'daki eğitim hayatlarını birebir izleyerek bir araştırma yapıyor. Bu ülkeler PISA sınavlarında en iyi sonuçları alan ülkeler arasında yer alıyor. Ripley, öğrencilerin günlük yaşantılarına ve sistem içindeki deneyimlerine odaklanarak, başarıyı sağlayan unsurları gözler önüne seriyor.
Kitap, Finlandiya'nın öğrenci odaklı yaklaşımı, Güney Kore'nin test yoğunluğu ve Polonya'nın hızlı reformları üzerinden sistemleri kıyaslıyor. Özellikle Polonya'nın, düşük bir ekonomik seviyeden birkaç yıl içinde dünya çapında bir eğitim başarısına ulaşması çarpıcı bir örnek olarak sunuluyor.
Eğitimde Ortak Başarı Faktörleri
Ripley'e göre en başarılı eğitim sistemlerinde bazı ortak unsurlar bulunuyor:
- Öğretmenlerin seçilme ve yetiştirilme süreci çok ciddiye alınıyor.
- Okullar ve toplumlar, akademik başarıyı yüksek bir beklenti olarak belirliyor.
- Öğrencilere küçük yaşlardan itibaren gerçek dünya problemleriyle baş etme becerisi kazandırılıyor.
- Eğitimde ölçüm ve değerlendirme (testler) önemli, ancak bunlar anlamlı öğrenmenin bir parçası olarak kullanılıyor.
Güney Kore’de eğitim bir "ulusal spor" gibi görülüyor; öğrenciler günde 14-16 saat çalışabiliyor. Finlandiya’da ise az ödev, az sınav ve yüksek kaliteli öğretmenlik ile başarı sağlanıyor. Polonya’da ise reformlar, dezavantajlı bölgelerde bile öğrenme seviyesini yukarı çekmiş.
Eleştiriler ve Amerika İçin Çıkarımlar
Ripley, Amerikan eğitim sistemini eleştiriyor: düşük beklentiler, düşük öğretmen kalitesi ve öğrenci merkezli gibi görünen ama aslında disiplinsiz yapılar başarının önünde engel oluşturuyor.
Amerika'nın en çok öğrenebileceği şeyler şunlar:
- Öğretmenliği "yüksek yetenekli bireylerin" tercih ettiği bir kariyer haline getirmek.
- Tüm öğrencilere yüksek hedefler koymak ve "zor işlerin" normalleştirilmesi.
- Gerçek öğrenmeye (problem çözme, analiz yapma) daha fazla önem vermek.
Kitap boyunca Ripley, basmakalıp eğitim modellerinin yerine, ciddi, sabırlı ve tutarlı bir yaklaşımı savunuyor. Başarı, yalnızca eğitim sisteminde değil, bir toplumun öğrenmeye verdiği değerde yatıyor.
3. World Class — Teru Clavel
Teru Clavel’in Yolculuğu ve Gözlemleri
Teru Clavel, Japonya, Singapur, Hong Kong ve Çin’de 10 yıl boyunca çocuklarını eğitiyor ve farklı sistemleri deneyimliyor. Daha sonra Amerika’ya dönerek kendi ülkesiyle karşılaştırmalar yapıyor.
Asya’daki sistemlerde disiplin, sabır ve çalışma ahlakı çok ön planda. Öğrenciler küçük yaşlardan itibaren sıkı bir müfredata tabi tutuluyor. Öğretmenler devlet tarafından çok iyi eğitiliyor ve toplumun en saygın meslek gruplarından birini oluşturuyor.
Singapur ve Japonya gibi ülkelerde veliler eğitime ciddi yatırım yapıyor. Sadece okul saatleri değil, okul sonrası kurslar da eğitim sürecinin ayrılmaz bir parçası. Çocuklar rekabet etmeye ve grup çalışmasına erken yaşta alıştırılıyor.
Asya ve Amerika Arasındaki Temel Farklar
Clavel, Asya sistemlerinin bir yandan mükemmellik arayışına odaklandığını, ancak diğer yandan öğrenciler üzerindeki baskının çok yüksek olduğunu belirtiyor. Çocukların psikolojik sağlığı bazen ikinci plana atılabiliyor.
Amerika'da ise daha bireyselci, özgürlükçü ama gevşek bir yapı var. Öğrencilerin kendi yeteneklerini keşfetmesi teşvik edilse de, genel eğitim seviyesi Asya'daki kadar yüksek değil. Özellikle matematik ve fen bilimlerinde ciddi bir açık bulunuyor.
Clavel, Asya'nın sistematik ve sıkı eğitim yapısının, Batı'nın yaratıcı ve esnek öğrenme ortamıyla dengelenmesi gerektiğini savunuyor.
Dünya Çapında Eğitim İçin Öneriler
Clavel’in temel önerileri şunlar:
- Disiplini ve mükemmellik anlayışını erken yaşta öğretmek, ancak bunu öğrencilerin psikolojik sağlığını göz ardı etmeden yapmak.
- Öğretmen eğitimini iyileştirmek ve öğretmenlik mesleğine toplumsal saygıyı artırmak.
- Akademik başarıya sosyal-duygusal gelişimi de dahil etmek.
- Velilerin eğitim sürecine aktif katılımını sağlamak.
Kitabın sonunda Clavel, tek bir ideal eğitim modeli olmadığını; her ülkenin kendi kültürel değerleri içinde en iyi uygulamaları harmanlaması gerektiğini vurguluyor. Başarı, kültürel bilinçle ve uzun vadeli toplumsal yatırım ile mümkün.