“Çılgın Türkler” Kitabı Detaylı Özeti
1. Giriş: Yazarın Amacı ve Kitabın Tarihsel Konumu
Turgut Özakman’ın “Çılgın Türkler” adlı eseri, Türk milletinin Kurtuluş Savaşı sırasında gösterdiği olağanüstü direnişi roman tadında bir belgesellikle anlatır. Yazar, hem akademik bilgiye hem de halk anlatısına dayalı olarak savaşın ruhunu aktarmayı hedeflemiştir. Kitap, Millî Mücadele'nin yalnızca askeri bir zafer değil, aynı zamanda bir halk direnişi ve uyanışı olduğunu vurgular. Resmî tarih kitaplarından farklı olarak, olayların arka planındaki bireysel kahramanlıkları, iç isyanları ve cephe gerisindeki yaşanmışlıkları da gözler önüne serer.
2. Mondros’tan Sonra: Anadolu’nun İşgali
Mondros Mütarekesi'nin 30 Ekim 1918'de imzalanmasının ardından Osmanlı ordusu dağıtıldı, silahlar teslim edildi. İşgal güçleri Anadolu'nun dört bir yanına yayıldı. İngilizler Musul ve İstanbul’a, Fransızlar Çukurova’ya, İtalyanlar Güneybatı Anadolu’ya, Yunanlar ise 15 Mayıs 1919’da İzmir’e asker çıkardı. Bu durum halk arasında büyük bir moral bozukluğuna yol açtı. Osmanlı Hükümeti ise teslimiyetçiydi. Ancak Anadolu’da yeni bir ruh uyanmaya başlamıştı. Yer yer direniş kıpırtıları ve cemiyetler oluşuyordu.
3. Mustafa Kemal’in Sahneye Çıkışı
Mustafa Kemal Paşa, 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı. Asıl amacı, direnişi örgütlemekti. Havza ve Amasya’da yayımlanan genelgelerle halkı işgale karşı uyanmaya çağırdı. Erzurum ve Sivas kongrelerinde “Vatan bir bütündür, parçalanamaz” ilkesi benimsendi. Bu kongreler sayesinde İstanbul Hükümeti'nden bağımsız bir milli irade doğdu. Böylece Temsil Heyeti oluştu ve Ankara'da yeni bir merkez inşa edilmeye başlandı.
4. Anadolu’da Direnişin Örgütlenmesi
Anadolu'nun farklı bölgelerinde Kuvayı Milliye birlikleri kuruldu. Bu birlikler, halktan gönüllü toplanan askerlerle işgalcilere karşı ilk silahlı direnişi gerçekleştirdiler. Balıkesir, Alaşehir, Nazilli gibi şehirlerde mahalli kongreler yapıldı. Mustafa Kemal, bu dağınık direniş güçlerini birleştirmek için çaba harcadı. Bu süreçte halkın güvenini kazandı ve Ankara, direnişin merkezi haline geldi.
5. TBMM’nin Açılışı ve Ankara'nın Merkez Olması
23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. Bu Meclis, halkın doğrudan temsilcilerinden oluşuyordu. Meclis, hem yasama hem yürütme yetkisini üstlendi. Mustafa Kemal, Meclis Başkanı seçildi. Bu durum Anadolu’daki halk hareketinin resmiyet kazanmasını sağladı. Ankara, artık sadece coğrafi değil siyasi bir merkezdi. İstanbul’un otoritesi artık halk tarafından tanınmamaya başladı.
6. İç İsyanlar ve Güney Cephesi
Millî Mücadele’nin önündeki en büyük engellerden biri iç isyanlardı. İngilizlerin ve İstanbul Hükümeti'nin teşvikiyle Anzavur, Delibaş, Konya isyanları çıktı. Bu isyanlar, cephe gerisini tehdit etti. Güney’de ise Fransız işgaline karşı Maraş, Antep ve Urfa halkı destansı direnişler gösterdi. Kadınlar, çocuklar ve yaşlılar bile savaşa katıldı. Bu cephedeki mücadele, Anadolu halkının yalnızca Yunanlara değil tüm işgalcilere karşı bir direniş içinde olduğunu gösterdi.
7. Sevr Antlaşması ve Türk Halkının Reddi
10 Ağustos 1920’de Sevr Antlaşması imzalandı. Osmanlı Devleti fiilen yok ediliyor, Anadolu’nun büyük kısmı yabancılara bırakılıyordu. Bu antlaşma, Türk milletinin kaderini değiştiren bir dönüm noktası oldu. Halk bu antlaşmayı kesin olarak reddetti. Savaş artık yalnızca işgalcilere değil, aynı zamanda bu antlaşmanın yarattığı haksızlığa karşı bir isyandı. “Ya istiklal ya ölüm” parolası doğdu.
8. Yunan Taarruzuna Karşılık: I. ve II. İnönü Savaşları
Yunan ordusu 1921’de Batı Anadolu’da ilerlemeye başladı. Eskişehir ve Afyon hedef alınmıştı. Ancak İsmet İnönü komutasındaki birlikler I. İnönü (6-11 Ocak 1921) ve II. İnönü (23 Mart - 1 Nisan 1921) savaşlarında büyük başarı sağladı. Bu zaferler moral ve prestij kazandırdı. Aynı zamanda Ankara Hükümeti, Sovyetler ve Afganistan gibi ülkeler tarafından resmen tanındı. Meclis’in otoritesi pekişti.
9. Sakarya Meydan Muharebesi
Yunan ordusu son kez büyük bir saldırıya geçti. Amaçları Ankara’yı almak ve direnişi yok etmekti. 23 Ağustos - 13 Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan Sakarya Meydan Muharebesi, tam bir ölüm kalım savaşıydı. Mustafa Kemal’in meşhur emriyle “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır” anlayışı benimsendi. Türk ordusu, 100 km’lik hatta süngüyle ve imanla savaştı. Zafer kazanıldı, Mustafa Kemal’e mareşallik ve gazi unvanı verildi.
10. Büyük Taarruz ve İzmir’in Kurtuluşu
Sakarya’dan sonra hazırlıklar yapıldı. 26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz, 30 Ağustos’ta Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile zafere ulaştı. 9 Eylül 1922’de Türk ordusu İzmir’e girdi. 18 Eylül’de Anadolu’daki tüm işgalciler temizlendi. Türk milleti, tarihte benzeri az görülen bir halk savaşını başarıyla tamamladı.
11. Mudanya ve Lozan: Savaşın Diplomatik Zaferi
Zaferin ardından diplomatik süreç başladı. Mudanya Ateşkesi (11 Ekim 1922) ile işgal sona erdi. 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması, Türk devletinin uluslararası alanda tanındığı belge oldu. Osmanlı borçları, kapitülasyonlar, azınlıklar gibi önemli konular lehimize sonuçlandı. Türk halkı bağımsız, laik ve çağdaş bir devletin temelini attı.
12. Millî Mücadele’nin Arka Yüzü: Halkın Fedakarlığı
Kitap, savaşın yalnızca cephede değil evlerde, sokaklarda, tarlalarda da verildiğini anlatır. Kadınlar cephane taşıdı, çocuklar posta görevinde bulundu. Kimi köyler tamamen yok oldu. Açlık, kıtlık ve salgın hastalıklarla mücadele edildi. Ancak halk pes etmedi. Çünkü bu savaş sadece toprak değil, kimlik savaşıydı.
13. Eleştiriler ve Yanlış Algılar
Yazar, dönemin bazı önemli şahsiyetlerini eleştirir: Damat Ferit Paşa, Vahdettin gibi figürlerin teslimiyetçi tutumu anlatılır. Bazı çevrelerin Kuvayı Milliye’ye "eşkıya" demesi, halkın moralini kırmaya çalışması da işlenir. Kitap, resmi tarihin gölgesinde kalmış birçok hikâyeyi gün yüzüne çıkarır.
14. Kitabın Anlatım Dili ve Kurgusu
Özakman, roman tekniği ile belgesel dili harmanlamıştır. Gerçek kişilerin mektupları, hatıraları ve resmi belgeler sıkça kullanılmıştır. Diyaloglar canlı, betimlemeler etkileyicidir. Okuyucu hem bilgi edinir hem de duygusal bağ kurar. Bu yönüyle gençler için etkili bir tarih anlatımı sunar.
Sonuç ve Değerlendirme
“Çılgın Türkler”, sıradan insanların destan yazdığı bir dönemi anlatır. Kitap, Türk milletinin en zor zamanlarında bile umudunu kaybetmeyerek nasıl yeniden doğduğunu gösterir. Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliği, halkın fedakârlığı ve kararlılığı sayesinde bir ulusun kaderi değişmiştir. Bu herkes için sadece tarih değil, aynı zamanda ilham kaynağıdır.