Mersin escort Bodrum escort Bursa escort

Tuzla russian escort Alanya russian escort Kayseri russian escort Antalya russian escort Diyarbakır russian escort Anadolu yakası russian escort Adana russian escort Ataşehir russian escort Şirinevler russian escort Beylikdüzü russian escort Halkalı russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Samsun russian escort Avcılar russian escort Pendik russian escort Beylikdüzü russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Mersin russian escort Avrupa yakası russian escort Kocaeli russian escort Bodrum russian escort Bakırköy russian escort Kadıköy russian escort İzmir russian escort bayan Beşiktaş russian escort Eskişehir russian escort Bursa russian escort Şişli russian escort Şişli russian escort russian escort İzmir Gaziantep russian escort Ankara russian escort Denizli russian escort Samsun escort kızlar Malatya russian escort İzmir russian escorts Samsun russian escort

Guymak
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Anasayfa Yazarlar Müzik Yazı Detayı Bu yazı 617+ kez okundu.
Müzik
Köşe Yazarı
Müzik
 

2.000 gecelik rekor

          Kesintisiz 2000 Gece … Her şey Pandemi ile evden çıkamazsınız tehdidi ile başladı. O zaman arkadaşlara ‘evden birşeyler yapalım’ diye davetle başladı. Değişik yöntemler teklif edildiysede düşünce aynı doğrultuda idi.  Teknolojinin yardımı ile “Arkadaşlar, hadi bir Zoom yapalım” dendi.  Başta kimse bu işin bu kadar uzun süreceğini tahmin etmiyordu. İlk toplantıda sadece birkaç kişi vardı. Birkaç gece sonra anladık ki, bu toplantılar sıradan olmayacaktı. Sanki yıllardır süren dostluklarımız yeniden canlanıyor, teknoloji bize yepyeni bir masa sunuyordu. İlk günlerde herkesin derdi aynıydı: “Sesim geliyor mu? Kamera niye ters döndü? Mikrofonu kim kapattı?” Bu teknik aksaklıklar öyle komik sahneler yaratıyordu ki, Zoom’u kapatmayı düşünsek bile gülmekten vazgeçemedik. Birimiz şiir okurken, arkadan kedisinin miyavlaması kayda giriyordu. Başka bir arkadaş Türk müziği söylemeye başladığında ise, yanlış notadan girip gülme krizine sebep oluyordu. İşte bu küçük hatalar, dostluğumuzu daha da sağlamlaştırdı. Zamanla grupta farklı yaşlardan insanlar birikti. Ortak noktamız belliydi: Hayata tutunma adına dostluk - muhabbet. Kimimiz şiir okuyor, kimimiz şarkı söylüyor, bazıları arada “Hadi bir fıkra patlatalım” diyerek gecenin temposunu yükseltiyorduk. Zamanla İkonik kitaplar, Vizyon, Teknoloji, Sanat, Tarih, Gündem, Hayat hikayeniz ve artık perşembe geceleri zoomTango canlı yayın dersleri ... ile Tazelenme üniversitesi haline dönüştük.  İlk 100 geceyi devirdiğimizde birbirimize şaşkınlıkla bakıyorduk. Kim derdi ki, Sanki farklı ülke - şehirlerde değil, aynı masadaymışız gibi sıradan bir Zoom toplantısı böyle bir alışkanlığa dönüşsün ? Artık haftanın her gecesi hayatımızın en önemli etkinliği olmuştu. Yıllar geçti toplantılar “2.000 gece masalına dönüştü’’ Kimimiz taşındı, kimimiz iş değiştirdi, Ama her gece saat 20.oo de ekranlarımız yanıyordu. O küçük karelerde söyleşi sonunda kaybolan bağlantılar bile dostluğumuzun bir parçasıydı. Bazen birinin interneti gidince “Hah işte, yine dondu !” diye kahkahalar patlıyordu. Öyle anılar birikti ki, artık albüm gibi oldu.  Zoom bizler için, devletlerin çaresiz kaldığı - ilk kez karşılaştığı evrensel şokta, yeni dünya düzenine ayak uydurma adına birbirimizin yanındaydık. Dostluğun gücü, ekranın soğuk ışığını bile aşmıştı. Sanki aynı odada oturuyor, birbirimizin omzuna dokunabiliyorduk. İnternette donan görüntüler bile şakaya dönüşüyordu. Kimse yalnız hissetmiyor Pandemiyle başlayan bu alışkanlık, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçasıydı.  Bir gün toplantıda torunlardan biri ekrana girdiğinde herkes alkışladı. Böylece dostluğumuz sadece bizimle sınırlı kalmadı, ailelerimize de yayıldı. Bazen politikadan, bazen futboldan bahsettik. TRabzonSpor, Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaşlısı … aynı ekranda buluşuyor “Keşke Mecliste böyle bizim gibi toplanabilse, ülkde sorun kalmazdı” dendiği oluyordu. Çoğumuzun sadece ekrandan tanıdığı, 2.000 gece boyunca ara vermeden zoom’da buluşması aslında bir mucizeydi. Kimimiz tatildeydi, kimimiz iş seyahatinde. Ama herkes telefonundan, otelinden, hatta tren – okyanusun üstünde uçak yolculuğunda bile bağlandı. Toplantılarımız kesilmedi. Bu disiplin dostluğun gerçek ölçüsüydü.  Tabii bazen aksilikler de oldu. Bir gün elektrikler kesildi. Ama hemen telefonlarla bağlandık. Karanlık ekranlarda sadece yüzlerin aydınlandığını görmek bile farklı bir güzellik kattı “Bakın, bizim dostluğumuz mum ışığında bile parlar” dedik. Şiir okuyanlarımızın performansı her geçen gün daha da güzelleşti. Hatta birçok üye yeni yazdıkları şiirleri okuduğunda, hepimiz büyülendik. Şarkılar da vazgeçilmezdi. Kimi klasik Türk sanat müziği söylerken, kimi pop şarkılara kayıyordu. Hatta gençlerden biri gitarını alıp rock bile söyledi. Sonunda hepimiz aynı nakaratta birleşiyorduk: dostluk. Bazen ciddi konulara da girdik. Hayatın zorluklarını, geçim sıkıntılarını, sağlık ve ülkenin ekonomik sorunlarını paylaştık. Ama her konuşmanın sonunda mutlaka kahkaha ile kapattık. Çünkü anladık ki, gülmek bizim için en güçlü ilaçtı. Zoom artık sadece ekran değildi; onlar bizim evlerimize açılan kapılardı. Birimiz balkondan bağlanır, diğeri mutfaktan, öteki bahçesinden, bazıları okyanus üstünden…. Böylece Dünyanın dört bir yanını aynı karede görüyorduk. Dostluğumuz sınır tanımıyordu.  2000 gece boyunca, kimin sesi kısılırsa kısılsın, bir diğeri devraldı. Biri yorulunca, diğerleri güldürdü. Herkes birbirini tamamlıyordu. Bazen fıkra gibi gerçek olaylar anlatıldığında, Gerçek Sıkıyönetim gibi evlerinde tutsak olan arkadaşlardan biri ’’zoom olmasa hayatımız eksik kalır” dedi. Yakında kutlayacağımız 2000. gece, tıpkı 500 – 1.000 – 1.500 gecelerinde olduğu gibi “kırdığımız Dünya rekorunu” taçlandıracağız.  Ama rekorlardan öte, kazandığımız şey aslında dostluktu. Bazen “Zoom olmasaydı biz bu kadar yakın olabilir miydik ?” diye düşündük. Çünkü bu platform sayesinde birbirimizin hayatına daha sık dokunur olduk.  Kimi zaman gözlerimiz doldu. Kaybettiğimiz sevdiklerimizi andık. Dualar ettik. O sessizlik bile dostça bir sessizlikti.  Bir toplantıda üyelerden biri “Sizler benim için aile gibisiniz” dedi. O an herkesin yüreği kabardı. Zoom sayesinde biz gerçekten aile olmuştuk. Her toplantının sonunda veda faslı uzardı. Kimse “Hoşça kal” demek istemez, hep aynı şaka yapılır “Arkadaşlar, kapatmayalım, yılbaşı gecesi gibi sabaha kadar devam edelim” Bu sözler bile dostluğun tatlı yorgunluğuydu. Ve şimdi 2.000 geceyi aşmış bulunuyoruz. Her toplantı bir şarkı, bir şiir, bir fıkra, bir kahkaha ile dolu. Aramızda bazen onbinlerce kilometreler, yıllar, farklılıklarda olsa Zoom’un küçük karelerinde tek bir büyük gerçek saklı: Biz bir aile olduk. Dostluk, mesafeyi aştı. Kahkahalar, gözyaşları ve sevgimiz bu hikâyeyi sonsuza kadar yaşatacak. İyiki varsın zoomullah efendi (sav) hazretleri….   Kesintisiz 2000 Gece … Her şey Pandemi ile evden çıkamazsınız tehdidi ile başladı. O zaman arkadaşlara ‘evden birşeyler yapalım’ diye davetle başladı. Değişik yöntemler teklif edildiysede düşünce aynı doğrultuda idi.  Teknolojinin yardımı ile “Arkadaşlar, hadi bir Zoom yapalım” dendi.  Başta kimse bu işin bu kadar uzun süreceğini tahmin etmiyordu. İlk toplantıda sadece birkaç kişi vardı. Birkaç gece sonra anladık ki, bu toplantılar sıradan olmayacaktı. Sanki yıllardır süren dostluklarımız yeniden canlanıyor, teknoloji bize yepyeni bir masa sunuyordu. İlk günlerde herkesin derdi aynıydı: “Sesim geliyor mu? Kamera niye ters döndü? Mikrofonu kim kapattı?” Bu teknik aksaklıklar öyle komik sahneler yaratıyordu ki, Zoom’u kapatmayı düşünsek bile gülmekten vazgeçemedik. Birimiz şiir okurken, arkadan kedisinin miyavlaması kayda giriyordu. Başka bir arkadaş Türk müziği söylemeye başladığında ise, yanlış notadan girip gülme krizine sebep oluyordu. İşte bu küçük hatalar, dostluğumuzu daha da sağlamlaştırdı. Zamanla grupta farklı yaşlardan insanlar birikti. Ortak noktamız belliydi: Hayata tutunma adına dostluk - muhabbet. Kimimiz şiir okuyor, kimimiz şarkı söylüyor, bazıları arada “Hadi bir fıkra patlatalım” diyerek gecenin temposunu yükseltiyorduk. İlk 100 geceyi devirdiğimizde birbirimize şaşkınlıkla bakıyorduk. Kim derdi ki, Sanki farklı ülke - şehirlerde değil, aynı masadaymışız gibi sıradan bir Zoom toplantısı böyle bir alışkanlığa dönüşsün ? Artık haftanın her gecesi hayatımızın en önemli etkinliği olmuştu. Yıllar geçti toplantılar “2.000 gece masalına dönüştü’’ Kimimiz taşındı, kimimiz iş değiştirdi, Ama her gece saat 20.oo de ekranlarımız yanıyordu. O küçük karelerde söyleşi sonunda kaybolan bağlantılar bile dostluğumuzun bir parçasıydı. Bazen birinin interneti gidince “Hah işte, yine dondu !” diye kahkahalar patlıyordu. Öyle anılar birikti ki, artık albüm gibi oldu.  Zoom bizler için, devletlerin çaresiz kaldığı - ilk kez karşılaştığı evrensel şokta, yeni dünya düzenine ayak uydurma adına birbirimizin yanındaydık. Dostluğun gücü, ekranın soğuk ışığını bile aşmıştı. Sanki aynı odada oturuyor, birbirimizin omzuna dokunabiliyorduk. İnternette donan görüntüler bile şakaya dönüşüyordu. Kimse yalnız hissetmiyor Pandemiyle başlayan bu alışkanlık, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçasıydı.  Bir gün toplantıda torunlardan biri ekrana girdiğinde herkes alkışladı. Böylece dostluğumuz sadece bizimle sınırlı kalmadı, ailelerimize de yayıldı. Bazen politikadan, bazen futboldan bahsettik. TRabzonSpor, Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaşlısı … aynı ekranda buluşuyor “Keşke Mecliste böyle bizim gibi toplanabilse, ülkde sorun kalmazdı” dendiği oluyordu. Çoğumuzun sadece ekrandan tanıdığı, 2.000 gece boyunca ara vermeden zoom’da buluşması aslında bir mucizeydi. Kimimiz tatildeydi, kimimiz iş seyahatinde. Ama herkes telefonundan, otelinden, hatta tren – okyanusun üstünde uçak yolculuğunda bile bağlandı. Toplantılarımız kesilmedi. Bu disiplin dostluğun gerçek ölçüsüydü.  Tabii bazen aksilikler de oldu. Bir gün elektrikler kesildi. Ama hemen telefonlarla bağlandık. Karanlık ekranlarda sadece yüzlerin aydınlandığını görmek bile farklı bir güzellik kattı “Bakın, bizim dostluğumuz mum ışığında bile parlar” dedik. Şiir okuyanlarımızın performansı her geçen gün daha da güzelleşti. Hatta birçok üye yeni yazdıkları şiirleri okuduğunda, hepimiz büyülendik. Şarkılar da vazgeçilmezdi. Kimi klasik Türk sanat müziği söylerken, kimi pop şarkılara kayıyordu. Hatta gençlerden biri gitarını alıp rock bile söyledi. Sonunda hepimiz aynı nakaratta birleşiyorduk: dostluk. Bazen ciddi konulara da girdik. Hayatın zorluklarını, geçim sıkıntılarını, sağlık ve ülkenin ekonomik sorunlarını paylaştık. Ama her konuşmanın sonunda mutlaka kahkaha ile kapattık. Çünkü anladık ki, gülmek bizim için en güçlü ilaçtı. Zoom artık sadece ekran değildi; onlar bizim evlerimize açılan kapılardı. Birimiz balkondan bağlanır, diğeri mutfaktan, öteki bahçesinden, bazıları okyanus üstünden…. Böylece Dünyanın dört bir yanını aynı karede görüyorduk. Dostluğumuz sınır tanımıyordu.  2000 gece boyunca, kimin sesi kısılırsa kısılsın, bir diğeri devraldı. Biri yorulunca, diğerleri güldürdü. Herkes birbirini tamamlıyordu. Bazen fıkra gibi gerçek olaylar anlatıldığında, Gerçek Sıkıyönetim gibi evlerinde tutsak olan arkadaşlardan biri ’’zoom olmasa hayatımız eksik kalır” dedi. 2000 geceyi devirdiğimizde, tıpkı 500 – 1.000 – 1.500 gecelerinde olduğu gibi “kırdığımız Dünya rekorunu” yakında bir kutlama ile taçlandıracağız.  Ama rekorlardan öte, kazandığımız şey aslında dostluktu. Bazen “Zoom olmasaydı biz bu kadar yakın olabilir miydik ?” diye düşündük. Çünkü bu platform sayesinde birbirimizin hayatına daha sık dokunur olduk.  Kimi zaman gözlerimiz doldu. Kaybettiğimiz sevdiklerimizi andık. Dualar ettik. O sessizlik bile dostça bir sessizlikti.  Bir toplantıda üyelerden biri “Sizler benim için aile gibisiniz” dedi. O an herkesin yüreği kabardı. Zoom sayesinde biz gerçekten aile olmuştuk. Her toplantının sonunda veda faslı uzardı. Kimse “Hoşça kal” demek istemez, hep aynı şaka yapılır “Arkadaşlar, kapatmayalım, yılbaşı gecesi gibi sabaha kadar devam edelim” Bu sözler bile dostluğun tatlı yorgunluğuydu. Ve şimdi 2.000 geceyi aşmış bulunuyoruz. Her toplantı bir şarkı, bir şiir, bir fıkra, bir kahkaha ile dolu. Aramızda bazen onbinlerce kilometreler, yıllar, farklılıklarda olsa Zoom’un küçük karelerinde tek bir büyük gerçek saklı: Biz bir aile olduk. Dostluk, mesafeyi aştı. Kahkahalar, gözyaşları ve sevgimiz bu hikâyeyi sonsuza kadar yaşatacak. İyiki varsın zoomullah efendi (sav) hazretleri….      

2.000 gecelik rekor

 

 

 

 

 

Kesintisiz 2000 Gece …

Her şey Pandemi ile evden çıkamazsınız tehdidi ile başladı. O zaman arkadaşlara ‘evden birşeyler yapalım’ diye davetle başladı. Değişik yöntemler teklif edildiysede düşünce aynı doğrultuda idi.  Teknolojinin yardımı ile “Arkadaşlar, hadi bir Zoom yapalım” dendi.  Başta kimse bu işin bu kadar uzun süreceğini tahmin etmiyordu. İlk toplantıda sadece birkaç kişi vardı. Birkaç gece sonra anladık ki, bu toplantılar sıradan olmayacaktı. Sanki yıllardır süren dostluklarımız yeniden canlanıyor, teknoloji bize yepyeni bir masa sunuyordu.

İlk günlerde herkesin derdi aynıydı: “Sesim geliyor mu? Kamera niye ters döndü? Mikrofonu kim kapattı?” Bu teknik aksaklıklar öyle komik sahneler yaratıyordu ki, Zoom’u kapatmayı düşünsek bile gülmekten vazgeçemedik. Birimiz şiir okurken, arkadan kedisinin miyavlaması kayda giriyordu. Başka bir arkadaş Türk müziği söylemeye başladığında ise, yanlış notadan girip gülme krizine sebep oluyordu. İşte bu küçük hatalar, dostluğumuzu daha da sağlamlaştırdı.

Zamanla grupta farklı yaşlardan insanlar birikti. Ortak noktamız belliydi: Hayata tutunma adına dostluk - muhabbet. Kimimiz şiir okuyor, kimimiz şarkı söylüyor, bazıları arada “Hadi bir fıkra patlatalım” diyerek gecenin temposunu yükseltiyorduk. Zamanla İkonik kitaplar, Vizyon, Teknoloji, Sanat, Tarih, Gündem, Hayat hikayeniz ve artık perşembe geceleri zoomTango canlı yayın dersleri ... ile Tazelenme üniversitesi haline dönüştük.  İlk 100 geceyi devirdiğimizde birbirimize şaşkınlıkla bakıyorduk. Kim derdi ki, Sanki farklı ülke - şehirlerde değil, aynı masadaymışız gibi sıradan bir Zoom toplantısı böyle bir alışkanlığa dönüşsün ? Artık haftanın her gecesi hayatımızın en önemli etkinliği olmuştu.

Yıllar geçti toplantılar “2.000 gece masalına dönüştü’’ Kimimiz taşındı, kimimiz iş değiştirdi, Ama her gece saat 20.oo de ekranlarımız yanıyordu. O küçük karelerde söyleşi sonunda kaybolan bağlantılar bile dostluğumuzun bir parçasıydı. Bazen birinin interneti gidince “Hah işte, yine dondu !” diye kahkahalar patlıyordu. Öyle anılar birikti ki, artık albüm gibi oldu.  Zoom bizler için, devletlerin çaresiz kaldığı - ilk kez karşılaştığı evrensel şokta, yeni dünya düzenine ayak uydurma adına birbirimizin yanındaydık. Dostluğun gücü, ekranın soğuk ışığını bile aşmıştı. Sanki aynı odada oturuyor, birbirimizin omzuna dokunabiliyorduk.

İnternette donan görüntüler bile şakaya dönüşüyordu. Kimse yalnız hissetmiyor Pandemiyle başlayan bu alışkanlık, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçasıydı.  Bir gün toplantıda torunlardan biri ekrana girdiğinde herkes alkışladı. Böylece dostluğumuz sadece bizimle sınırlı kalmadı, ailelerimize de yayıldı. Bazen politikadan, bazen futboldan bahsettik. TRabzonSpor, Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaşlısı … aynı ekranda buluşuyor “Keşke Mecliste böyle bizim gibi toplanabilse, ülkde sorun kalmazdı” dendiği oluyordu.

Çoğumuzun sadece ekrandan tanıdığı, 2.000 gece boyunca ara vermeden zoom’da buluşması aslında bir mucizeydi. Kimimiz tatildeydi, kimimiz iş seyahatinde. Ama herkes telefonundan, otelinden, hatta tren – okyanusun üstünde uçak yolculuğunda bile bağlandı. Toplantılarımız kesilmedi. Bu disiplin dostluğun gerçek ölçüsüydü.  Tabii bazen aksilikler de oldu. Bir gün elektrikler kesildi. Ama hemen telefonlarla bağlandık. Karanlık ekranlarda sadece yüzlerin aydınlandığını görmek bile farklı bir güzellik kattı “Bakın, bizim dostluğumuz mum ışığında bile parlar” dedik.

Şiir okuyanlarımızın performansı her geçen gün daha da güzelleşti. Hatta birçok üye yeni yazdıkları şiirleri okuduğunda, hepimiz büyülendik. Şarkılar da vazgeçilmezdi. Kimi klasik Türk sanat müziği söylerken, kimi pop şarkılara kayıyordu. Hatta gençlerden biri gitarını alıp rock bile söyledi. Sonunda hepimiz aynı nakaratta birleşiyorduk: dostluk. Bazen ciddi konulara da girdik. Hayatın zorluklarını, geçim sıkıntılarını, sağlık ve ülkenin ekonomik sorunlarını paylaştık. Ama her konuşmanın sonunda mutlaka kahkaha ile kapattık. Çünkü anladık ki, gülmek bizim için en güçlü ilaçtı.

Zoom artık sadece ekran değildi; onlar bizim evlerimize açılan kapılardı. Birimiz balkondan bağlanır, diğeri mutfaktan, öteki bahçesinden, bazıları okyanus üstünden…. Böylece Dünyanın dört bir yanını aynı karede görüyorduk. Dostluğumuz sınır tanımıyordu.  2000 gece boyunca, kimin sesi kısılırsa kısılsın, bir diğeri devraldı. Biri yorulunca, diğerleri güldürdü. Herkes birbirini tamamlıyordu. Bazen fıkra gibi gerçek olaylar anlatıldığında, Gerçek Sıkıyönetim gibi evlerinde tutsak olan arkadaşlardan biri ’’zoom olmasa hayatımız eksik kalır” dedi.

Yakında kutlayacağımız 2000. gece, tıpkı 500 – 1.000 – 1.500 gecelerinde olduğu gibi “kırdığımız Dünya rekorunu” taçlandıracağız.  Ama rekorlardan öte, kazandığımız şey aslında dostluktu. Bazen “Zoom olmasaydı biz bu kadar yakın olabilir miydik ?” diye düşündük. Çünkü bu platform sayesinde birbirimizin hayatına daha sık dokunur olduk.  Kimi zaman gözlerimiz doldu. Kaybettiğimiz sevdiklerimizi andık. Dualar ettik. O sessizlik bile dostça bir sessizlikti.  Bir toplantıda üyelerden biri “Sizler benim için aile gibisiniz” dedi. O an herkesin yüreği kabardı. Zoom sayesinde biz gerçekten aile olmuştuk. Her toplantının sonunda veda faslı uzardı. Kimse “Hoşça kal” demek istemez, hep aynı şaka yapılır “Arkadaşlar, kapatmayalım, yılbaşı gecesi gibi sabaha kadar devam edelim” Bu sözler bile dostluğun tatlı yorgunluğuydu.

Ve şimdi 2.000 geceyi aşmış bulunuyoruz. Her toplantı bir şarkı, bir şiir, bir fıkra, bir kahkaha ile dolu. Aramızda bazen onbinlerce kilometreler, yıllar, farklılıklarda olsa Zoom’un küçük karelerinde tek bir büyük gerçek saklı: Biz bir aile olduk. Dostluk, mesafeyi aştı. Kahkahalar, gözyaşları ve sevgimiz bu hikâyeyi sonsuza kadar yaşatacak.

İyiki varsın zoomullah efendi (sav) hazretleri….

 

Kesintisiz 2000 Gece …

Her şey Pandemi ile evden çıkamazsınız tehdidi ile başladı. O zaman arkadaşlara ‘evden birşeyler yapalım’ diye davetle başladı. Değişik yöntemler teklif edildiysede düşünce aynı doğrultuda idi.  Teknolojinin yardımı ile “Arkadaşlar, hadi bir Zoom yapalım” dendi.  Başta kimse bu işin bu kadar uzun süreceğini tahmin etmiyordu. İlk toplantıda sadece birkaç kişi vardı. Birkaç gece sonra anladık ki, bu toplantılar sıradan olmayacaktı. Sanki yıllardır süren dostluklarımız yeniden canlanıyor, teknoloji bize yepyeni bir masa sunuyordu.

İlk günlerde herkesin derdi aynıydı: “Sesim geliyor mu? Kamera niye ters döndü? Mikrofonu kim kapattı?” Bu teknik aksaklıklar öyle komik sahneler yaratıyordu ki, Zoom’u kapatmayı düşünsek bile gülmekten vazgeçemedik. Birimiz şiir okurken, arkadan kedisinin miyavlaması kayda giriyordu. Başka bir arkadaş Türk müziği söylemeye başladığında ise, yanlış notadan girip gülme krizine sebep oluyordu. İşte bu küçük hatalar, dostluğumuzu daha da sağlamlaştırdı.

Zamanla grupta farklı yaşlardan insanlar birikti. Ortak noktamız belliydi: Hayata tutunma adına dostluk - muhabbet. Kimimiz şiir okuyor, kimimiz şarkı söylüyor, bazıları arada “Hadi bir fıkra patlatalım” diyerek gecenin temposunu yükseltiyorduk. İlk 100 geceyi devirdiğimizde birbirimize şaşkınlıkla bakıyorduk. Kim derdi ki, Sanki farklı ülke - şehirlerde değil, aynı masadaymışız gibi sıradan bir Zoom toplantısı böyle bir alışkanlığa dönüşsün ? Artık haftanın her gecesi hayatımızın en önemli etkinliği olmuştu.

Yıllar geçti toplantılar “2.000 gece masalına dönüştü’’ Kimimiz taşındı, kimimiz iş değiştirdi, Ama her gece saat 20.oo de ekranlarımız yanıyordu. O küçük karelerde söyleşi sonunda kaybolan bağlantılar bile dostluğumuzun bir parçasıydı. Bazen birinin interneti gidince “Hah işte, yine dondu !” diye kahkahalar patlıyordu. Öyle anılar birikti ki, artık albüm gibi oldu.  Zoom bizler için, devletlerin çaresiz kaldığı - ilk kez karşılaştığı evrensel şokta, yeni dünya düzenine ayak uydurma adına birbirimizin yanındaydık. Dostluğun gücü, ekranın soğuk ışığını bile aşmıştı. Sanki aynı odada oturuyor, birbirimizin omzuna dokunabiliyorduk.

İnternette donan görüntüler bile şakaya dönüşüyordu. Kimse yalnız hissetmiyor Pandemiyle başlayan bu alışkanlık, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçasıydı.  Bir gün toplantıda torunlardan biri ekrana girdiğinde herkes alkışladı. Böylece dostluğumuz sadece bizimle sınırlı kalmadı, ailelerimize de yayıldı. Bazen politikadan, bazen futboldan bahsettik. TRabzonSpor, Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaşlısı … aynı ekranda buluşuyor “Keşke Mecliste böyle bizim gibi toplanabilse, ülkde sorun kalmazdı” dendiği oluyordu.

Çoğumuzun sadece ekrandan tanıdığı, 2.000 gece boyunca ara vermeden zoom’da buluşması aslında bir mucizeydi. Kimimiz tatildeydi, kimimiz iş seyahatinde. Ama herkes telefonundan, otelinden, hatta tren – okyanusun üstünde uçak yolculuğunda bile bağlandı. Toplantılarımız kesilmedi. Bu disiplin dostluğun gerçek ölçüsüydü.  Tabii bazen aksilikler de oldu. Bir gün elektrikler kesildi. Ama hemen telefonlarla bağlandık. Karanlık ekranlarda sadece yüzlerin aydınlandığını görmek bile farklı bir güzellik kattı “Bakın, bizim dostluğumuz mum ışığında bile parlar” dedik.

Şiir okuyanlarımızın performansı her geçen gün daha da güzelleşti. Hatta birçok üye yeni yazdıkları şiirleri okuduğunda, hepimiz büyülendik. Şarkılar da vazgeçilmezdi. Kimi klasik Türk sanat müziği söylerken, kimi pop şarkılara kayıyordu. Hatta gençlerden biri gitarını alıp rock bile söyledi. Sonunda hepimiz aynı nakaratta birleşiyorduk: dostluk. Bazen ciddi konulara da girdik. Hayatın zorluklarını, geçim sıkıntılarını, sağlık ve ülkenin ekonomik sorunlarını paylaştık. Ama her konuşmanın sonunda mutlaka kahkaha ile kapattık. Çünkü anladık ki, gülmek bizim için en güçlü ilaçtı.

Zoom artık sadece ekran değildi; onlar bizim evlerimize açılan kapılardı. Birimiz balkondan bağlanır, diğeri mutfaktan, öteki bahçesinden, bazıları okyanus üstünden…. Böylece Dünyanın dört bir yanını aynı karede görüyorduk. Dostluğumuz sınır tanımıyordu.  2000 gece boyunca, kimin sesi kısılırsa kısılsın, bir diğeri devraldı. Biri yorulunca, diğerleri güldürdü. Herkes birbirini tamamlıyordu. Bazen fıkra gibi gerçek olaylar anlatıldığında, Gerçek Sıkıyönetim gibi evlerinde tutsak olan arkadaşlardan biri ’’zoom olmasa hayatımız eksik kalır” dedi.

2000 geceyi devirdiğimizde, tıpkı 500 – 1.000 – 1.500 gecelerinde olduğu gibi “kırdığımız Dünya rekorunu” yakında bir kutlama ile taçlandıracağız.  Ama rekorlardan öte, kazandığımız şey aslında dostluktu. Bazen “Zoom olmasaydı biz bu kadar yakın olabilir miydik ?” diye düşündük. Çünkü bu platform sayesinde birbirimizin hayatına daha sık dokunur olduk.  Kimi zaman gözlerimiz doldu. Kaybettiğimiz sevdiklerimizi andık. Dualar ettik. O sessizlik bile dostça bir sessizlikti.  Bir toplantıda üyelerden biri “Sizler benim için aile gibisiniz” dedi. O an herkesin yüreği kabardı. Zoom sayesinde biz gerçekten aile olmuştuk. Her toplantının sonunda veda faslı uzardı. Kimse “Hoşça kal” demek istemez, hep aynı şaka yapılır “Arkadaşlar, kapatmayalım, yılbaşı gecesi gibi sabaha kadar devam edelim” Bu sözler bile dostluğun tatlı yorgunluğuydu.

Ve şimdi 2.000 geceyi aşmış bulunuyoruz. Her toplantı bir şarkı, bir şiir, bir fıkra, bir kahkaha ile dolu. Aramızda bazen onbinlerce kilometreler, yıllar, farklılıklarda olsa Zoom’un küçük karelerinde tek bir büyük gerçek saklı: Biz bir aile olduk. Dostluk, mesafeyi aştı. Kahkahalar, gözyaşları ve sevgimiz bu hikâyeyi sonsuza kadar yaşatacak.

İyiki varsın zoomullah efendi (sav) hazretleri….

 

 
 
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.