
El Koyulan YANDAŞ Şirketler ve “Kızılcık Şerbeti” Benzetmesi
Herşeyiyle yerlerde sürünen ülkede mahvolmuş ekonomisi ile SARAY YANDAŞLARI biribirini girdi. Pasta payı daralınca Sigara ve Akaryakıt dahil ağırlıklı olarak Kaçakçılık organizasyonları ile para aklama düzeni bilinen - defalarca davalık olmuş CAN holdinge bağlı 126 şirkete operasyon.
Medyadan eğitime, enerjiden turizme kadar geniş bir alanda faaliyet gösteren Can holdingin varlıklarına el konuldu. Show TV, Habertürk, Bloomberg HT, Doğa Koleji, İstanbul Bilgi Üniversitesi, Enerji Petrol ve Golden Hill Otelleri el konulan kurumlar arasında yer aldı. Holding sahipleri gözaltına alınırken, “suç örgütü kurmak” ve “kara para aklamak” suçlamaları yöneltildi.
“Aslında Dizide Her Şey Anlatılıyor”
Gelişmeler, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken dikkat çekici bir yorum da öne çıktı. Bazı çevrelere göre yaşananların izahı, Show TV’de yayınlanan “Kızılcık Şerbeti” dizisinde açıkça görülebiliyor. Diziyi yakından takip edenler, senaryonun seküler ve muhafazakâr yaşam biçimlerinin çatışmasını; aşk, evlilik, çıkar kavgaları ve sosyal baskılar üzerinden anlattığını belirtiyor.
Özellikle Doğa ile Fatih karakterlerinin farklı dünyalardan gelip evlenmesi, laik yaşam tarzı ile muhafazakâr yaşam tarzının kesişmesine benzetiliyor. Dizide muhafazakâr bir ailenin, tutucu görünümüne rağmen çelişkilerle dolu yaşantısı işleniyor. Aile şirketlerinde kadınların çalıştırılmaması, dini söylemlerin günlük hayatın merkezinde olması ve buna karşın yaşanan ikiyüzlülükler, Türkiye’nin son yıllardaki siyasal ve toplumsal tablosuyla ilişkilendiriliyor.
Dizideki Senaryo ve Türkiye Benzerliği
Dizide ihanet, kumpas, yozlaşma, ahlaksızlık ve cinayetlere kadar uzanan bir felaketler zinciri ekrana taşınıyor. Bu yönüyle “Kızılcık Şerbeti”, Türkiye’nin AKP döneminde yaşadığı çelişkilerle kıyaslanıyor. Yorumlara göre, “herkesin bildiği ama görmezden geldiği rezaletler” hem dizide hem de gerçek hayatta aynı şekilde yaşanıyor.
Muhalefetin iktidara yakınlaştığı, siyasetçilerin karşıt bloklara geçiş yaptığı, ahlaki söylemlerin menfaat uğruna kolayca değiştirildiği vurgulanıyor. Dizideki karakterlerin sürekli değişen ilişkileri, Türkiye’deki siyasal ittifaklarla özdeşleştiriliyor. “Seküler olanın menfaat uğruna dindarlaşması” veya “dindar olanın gizli hayatlarda farklı yüzlere bürünmesi” üzerinden, toplumsal çelişkiler yansıtılıyor.
“Türkiye Kızılcık Şerbeti Gibi Oldu”
Haberlerde, dizideki entrikaların, ihanetlerin, yozlaşmanın ve şiddetin Türkiye’nin son 23 yılındaki toplumsal gerçekliğiyle örtüştüğü ifade ediliyor. Ekonomik kriz, adalet sistemindeki sorunlar, uyuşturucunun yaygınlaşması, işsizlik, siyasi baskılar ve belediye başkanlarının tutuklanması gibi gelişmeler; dizideki kaotik senaryoyla eşleştiriliyor.
Sonuçta, muhafazakâr ve seküler yaşam biçimlerinin 23 yıl önce başlayan “zoraki evliliğinin” bir toplumsal felakete dönüştüğü yorumu öne çıkıyor. Holding’e yapılan son operasyon da bu tabloya eklenirken “aslında kendi kanallarında yayınlanan diziyi izlemeleri yeterliydi” sözleri, yaşananlara yönelik en dikkat çekici değerlendirme oldu.
Yılmaz Özdil’den alıntı …
Yandaş Holding
El Koyulan Şirketler ve “Kızılcık Şerbeti” Benzetmesi
Herşeyiyle yerlerde sürünen ülkede mahvolmuş ekonomisi ile SARAY YANDAŞLARI biribirini girdi. Pasta payı daralınca Sigara ve Akaryakıt dahil ağırlıklı olarak Kaçakçılık organizasyonları ile para aklama düzeni bilinen - defalarca davalık olmuş CAN holdinge bağlı 126 şirkete operasyon.
Medyadan eğitime, enerjiden turizme kadar geniş bir alanda faaliyet gösteren Can holdingin varlıklarına el konuldu. Show TV, Habertürk, Bloomberg HT, Doğa Koleji, İstanbul Bilgi Üniversitesi, Enerji Petrol ve Golden Hill Otelleri el konulan kurumlar arasında yer aldı. Holding sahipleri gözaltına alınırken, “suç örgütü kurmak” ve “kara para aklamak” suçlamaları yöneltildi.
“Aslında Dizide Her Şey Anlatılıyor”
Gelişmeler, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken dikkat çekici bir yorum da öne çıktı. Bazı çevrelere göre yaşananların izahı, Show TV’de yayınlanan “Kızılcık Şerbeti” dizisinde açıkça görülebiliyor. Diziyi yakından takip edenler, senaryonun seküler ve muhafazakâr yaşam biçimlerinin çatışmasını; aşk, evlilik, çıkar kavgaları ve sosyal baskılar üzerinden anlattığını belirtiyor.
Özellikle Doğa ile Fatih karakterlerinin farklı dünyalardan gelip evlenmesi, laik yaşam tarzı ile muhafazakâr yaşam tarzının kesişmesine benzetiliyor. Dizide muhafazakâr bir ailenin, tutucu görünümüne rağmen çelişkilerle dolu yaşantısı işleniyor. Aile şirketlerinde kadınların çalıştırılmaması, dini söylemlerin günlük hayatın merkezinde olması ve buna karşın yaşanan ikiyüzlülükler, Türkiye’nin son yıllardaki siyasal ve toplumsal tablosuyla ilişkilendiriliyor.
Dizideki Senaryo ve Türkiye Benzerliği
Dizide ihanet, kumpas, yozlaşma, ahlaksızlık ve cinayetlere kadar uzanan bir felaketler zinciri ekrana taşınıyor. Bu yönüyle “Kızılcık Şerbeti”, Türkiye’nin AKP döneminde yaşadığı çelişkilerle kıyaslanıyor. Yorumlara göre, “herkesin bildiği ama görmezden geldiği rezaletler” hem dizide hem de gerçek hayatta aynı şekilde yaşanıyor.
Muhalefetin iktidara yakınlaştığı, siyasetçilerin karşıt bloklara geçiş yaptığı, ahlaki söylemlerin menfaat uğruna kolayca değiştirildiği vurgulanıyor. Dizideki karakterlerin sürekli değişen ilişkileri, Türkiye’deki siyasal ittifaklarla özdeşleştiriliyor. “Seküler olanın menfaat uğruna dindarlaşması” veya “dindar olanın gizli hayatlarda farklı yüzlere bürünmesi” üzerinden, toplumsal çelişkiler yansıtılıyor.
“Türkiye Kızılcık Şerbeti Gibi Oldu”
Haberlerde, dizideki entrikaların, ihanetlerin, yozlaşmanın ve şiddetin Türkiye’nin son 23 yılındaki toplumsal gerçekliğiyle örtüştüğü ifade ediliyor. Ekonomik kriz, adalet sistemindeki sorunlar, uyuşturucunun yaygınlaşması, işsizlik, siyasi baskılar ve belediye başkanlarının tutuklanması gibi gelişmeler; dizideki kaotik senaryoyla eşleştiriliyor.
Sonuçta, muhafazakâr ve seküler yaşam biçimlerinin 23 yıl önce başlayan “zoraki evliliğinin” bir toplumsal felakete dönüştüğü yorumu öne çıkıyor. Holding’e yapılan son operasyon da bu tabloya eklenirken “aslında kendi kanallarında yayınlanan diziyi izlemeleri yeterliydi” sözleri, yaşananlara yönelik en dikkat çekici değerlendirme oldu.
Yılmaz Özdil’den alıntı …


