Adım İbrahim Traoré
Batı medyası beni, boş tehditler savuran bir başka Afrikalı diktatör olarak tanımladı. İsrail istihbaratı ise beni, siyaset oynamaya çalışan genç bir asker olarak gördü. Hatta bazı danışmanlarım bile, çok hızlı, çok sert ve çok tehlikeli hareket ettiğimi fısıldıyordu. Hepsi yanıldı. Onlar beni küçümsemekle meşgulken, ben kıtamızdaki bütün gölge ağlarını sökmekle uğraşıyordum. Anlatacaklarım yalnızca Burkina Faso’da yaşananların hikâyesi değil; Afrika’nın artık dünyanın oyun bahçesi olmaktan nasıl kurtulacağının yol haritası ve bu, sözde müslüman ülkelerin tümünün sessiz kaldığı İsrail ile savaşımın öyküsüdür.
Son 15 yıldır, Afrikalı liderler kalkınma anlaşmaları imzalayıp fotoğraf karelerinde el sıkışırken, Katil İsrail - Netanyahu . Lagos’tan Nairobi’ye uzanan, istihbarat operasyonları, veri toplama şirketleri ve gözetim ağlarından oluşan bir örümcek ağı inşa ediyordu. Bizi fark edemeyecek kadar fakir, “hayır” diyemeyecek kadar çaresiz, karşı koyamayacak kadar bölünmüş sandılar. Yılbaşında istihbarat başkanımız elinde iletişim kayıtları, mali belgeler olan kan donduran uydu görüntüleri dosyasıyla geldiğinde elinde: Türkiye dahil tüm Ortadoğu’dan Afrikaya kadar olan her ülkede Katil İsrail destekli şirketler iş maden yatakları, askeri tesisleri haritalandırıyor, siyasi toplantıları dinliyor, telekom hatları üzerinden kaydediyor, kimsenin onayı olmadan, kurulan yüz tanıma sistemleriyle herkesin hareketlerini izledikleri, bu istihbaratı, çok uluslu şirketlerle paylaşıp hükümetlerden daha iyi anlaşmalar koparmak için kullandığı kanıtları vardı.
O gece hiçbirimiz uyumadık ve Sabah 5’te “Operasyon - Açık Görüş - başlıyor” dedik 07.00’de, başkent Vagadugu uyanırken, birimler İlki sözde telekomünikasyon şirketi olan 17 hedefe aynı anda harekete geçildi. Dışarıdan bakıldığında bir ofis binasıydı. Cam cepheler, kurumsal logo, işine gelen çalışanlar… Ama içeride hiçbir şey sıradan değildi. Güvenlik güçleri anons yapmadan girdiklerinde, Türkiye – Orta Doğu dahil Afrika Kıtasının yarısının iletişimini izleyebilecek güce sahip sunucu odaları, 2.3 MİLYON Burkinalının kişisel verileri, Tel Aviv’deki istihbarat ofislerine doğrudan hatları olan şifreli telefonlar ve ulusal güvenliğimizin sistematik biçimde zayıflatıldığını belgeleyen binlerce doküman…
Saat 9’da, İsrail bağlantılı - 6 başka merkez daha basılmıştı. Bunlar yalnızca şirket değil; ABD destekli kalkınma örgütü, teknoloji firması ve insani yardım kuruluşu kılığında faaliyet gösteren istihbarat merkezleriydi. Her yerde Kitlesel gözetim için tasarlanmış cihazlar, Orta Doğu ve Afrikalılara ait verilerin yabancı sunuculara gönderilmek üzere hazırlanması, ulusal güvenlik protokollerini tamamen devre dışı bırakan iletişim sistemleri … vardı. Kanıtlar eziciydi ama dünya harekete geçtiğimizi görmeliydi. 12.05 te kameraların karşısına çıktım ve Filistin Katili İsrail ve Netanyahu’ya seslenerek “Afrika artık sizin laboratuvarınız - denekleriniz değil’’ dedim.
Duyurudan altı saat sonra, Mali Cumhurbaşkanı aradı “Bamako’da benzer operasyonlar tespit ettik. Ne yapalım?” diye sorunca “bizim gibi sizde Hepsini kapatın” dedim. Gine askeri yönetimi, aylarca izlediği şüpheli İsrail nasıl durduracağını bilememişti. Onlarada artık diplomasi kaygısını bırakmalarını söyledim. O akşam üç komşu ülke İsrail’den askeri teknoloji ithalatını durdurdu. Dört ülke, yabancı destekli altyapı projelerini acil denetime aldı. Afrika Birliği ise ilk kez kıta çapında yabancı istihbarat sızmasına karşı ortak bir strateji üzerinde konuşmaya başladı.
Katil İsrail - Netanyahu hükümetini asıl korkutan şey: Mesele artık yalnızca İsrail’le ilgili değildi. Ortaya çıkardığımız kanıtlar, Katil İsrail operasyonlarının Fransa, Britanya ve ABD istihbaratıyla iş birliği yaptığı kanıtlarıydı. Telekom altyapımız, kan emici emperyalist bir ağ tarafından ele geçirilmişti ve yıllardır Türkiye dahil - Orta Doğu ve Afrika hakkında bilgi topluyor ve kendi aralarında bölüşülecek bir meta gibi gören - açlığı bitmeyen sömürgeci zihniyete karşımızdaydı.
Ertesi gün bir İsrailli diplomat beni arayarak “Hangi yetkiyle böyle bir operasyon yaptınız?” diye tehditkarca sordu. Ona “Egemen bir ülkenin, yabancı güçler tarafından izlenmeyi reddetme yetkisiyle” dedim. İki gün sonra Katil İsrail başbakanı Netanyahu, diplomatik kanallardan özel bir görüşme talep etti ve “Başkan Traoré, sanırım bölgenizdeki faaliyetlerimizle ilgili bir yanlış anlama oldu” deyince,ckendisine “tek yanlış anlama, bizim fark etmeyeceğimizi sanmanızdı” diye cevap verdik. Katil İsrail başbakanı Netanyahu, İsrailli şirketlerin Afrika’da kalkınmaya katkı sağladığını, iş yarattığını, altyapı kurduğu … hikayeleri anlatmaya başlayınca “İnsanların hizmetine sunulan altyapı, onları izlemek için kullanılıyorsa, bu kalkınma değil; ahlaksızca pazarlanmış bir işgaldir” diye cevapladım.
12 dakkalık görüşme sonrası Katil İsrail hükümetinin tepkisi – dünya genlinde Yahudilerin elinde tuttukları medya üzerinden, bölgede istikrarsızlık yarattığımı ve demokratik ortaklıkları tehdit ettiğimi ! yazdı. Kapitalist borazancı Avrupa basını ise “otoriter eğilimlerim !” üzerine yazılar yayımladı. Lakin artık uyanan halkımız Ortaklık ve iş birliği söylemlerinin, gözetim ve sömürüyü gizlemek için kullanıldığını görüyorlar. Operasyonlarımızın tamamlandığı akşam, binlerce insan başkanlık sarayı önünde toplandı. Ellerinde “Verimiz, bizim seçimimiz ve Afrika satılık değil” yazılı pankartlar vardı.
En önemli destek ise Yıllardır yabancı müdahaleden rahatsız olan diğer Afrikalı liderlerden geldi. kendi ülkelerindeki şüpheli yabancı faaliyetlere dair istihbaratı paylaşmaya başladılar. Ortaya çıkan tablo, tek bir ülkenin çözebileceğinden çok daha büyük bir sorunu gösteriyordu. İşte o zaman Orta Doğu ve Afrikalılar için hazırlanmış ortak bir istihbarat doktrinine ihtiyacımız olduğunu anladık ve 6 Batı Afrika ülkesiyle birlikte “Kıtasal Dijital Egemenlik Çerçevesi” hazırlandı.
- Telekomünikasyon ve veri altyapısındaki tüm yabancı yatırımlar tam şeffaflıkla denetlenecek.
- Her yabancı şirket, Afrika denetim kurumlarının incelemesine tabi olacak.
- Beyanı yapılmamış hiçbir istihbarat faaliyetine tolerans gösterilmeyecek.
- Bir Afrika ülkesine yönelik müdahale, tüm kıtaya yönelik müdahale sayılacak.
- Afrikalı veriler, Afrikalı hükümetler açıkça izin vermedikçe kıta dışına çıkarılmayacak.
Filistin Katili İsrail - Netanyahu hükümeti, bu çerçeveyi “ekonomik açıdan zarar verici” bulurken üç hafta içinde Çin, Rusya, Hindistan, şeffaf koşullarda iş birliği yapmak için teklif sundu. Bu durumda Batı ve ABD Karakol köpeği Katil İsrailli şirketler Afrika pazarından dışlanmaya başlandı.
Altı ay sonra Burkina Faso’nun dijital altyapısı daha güvenli, daha şeffaf ve halkımız için daha faydalı hale geldi. İnternet hızımız arttı, telekom maliyetlerimiz 3/1 e düştü, veri egemenliğimiz geri kazanıldı. En önemlisi, halk artık dijital haklarının koruduğunu biliyordu. Mesajımız netti: Teknolojik bağımsızlık, aynı zamanda kârlı ve kan emici Emperyalist Batı ve Katil İsrail için Afrika artık “her şeye evet” diyen kıta değil. Artık ortaklıkları karşılıklı yarar ve saygıya göre değerlendiriyoruz. Bu standartları karşılayamayanların yerini, karşılayabilenler alacaktı.
Biz ONURLU egemenliği, şeffaflığı, kendi dijital kaderini kontrol eden bir Afrika’yı seçtik. Darısı: Filistin Katili İsrail ve destekçisi Emperyalist kan emiciler ile ticaret yapan diğer Müslüman ülkelere.
https://www.youtube.com/watch?v=HXtuaRUx3es