Erdoğan'ın Oğlu Kadını Öldürdü. Cezasız Kaldı. Yabancı basından...   Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Ahmet Burak Erdoğan, klasik müzik sanatçısı Sevim Tanürek’i bir trafik kazasında hiçbiryerde katil oğlunun birini öldürmesinden bahsetmenizi istemiyor.  Katil Burak Erdoğan hakkında o kadar az şey biliniyor ona “DİPLOMASIZ ekonomist Erdoğan’ın Katil hayalet oğlu” deniyor.  Tam olarak nerede yaşadığı bile bilinmiyor. Çok sayıda VL – Çok Büyük tonajlı gemilere sahip, çok zengin, fakat şirketlerinin bir web sitesi bile yok. Sosyal medyada hiç görünmüyor, DİPLOMASIZ ekonomist Babası ilk kez 2014’te Cumhurbaşkanı seçildiğinde yemin törenine katılmayan tek aile üyesiydi. 2016’daki 15 Temmuz senaryosu hakkında da sessiz kaldı, büyükannesinin cenazesine ve bazı kardeşlerinin düğünlerine bile gelmedi. DİPLOMASIZ ekonomist Erdoğan’ın diğer çocukları sık sık medyada görünürken Katil Burak tamamen geri planda kalmayı tercih etti. Adının geçtiği haberler, yorumlar ve tweetler mahkeme kararlarıyla sildirildi. Herşey 11 Mayıs 1998’de değişti. Henüz öğrenciyken, annesinin Opel marka arabasıyla İstanbul Abide-i Hürriyet Caddesi’nde kırmızı ışıkta hızla geçerek klasik müzik sanatçısı Sevim Tanürek’e çarptı, görgü tanıklarına göre onu arabanın altında metrelerce sürüklendi. Olay yerinden kaçtı, polis tarafından kovalandı. Ağır yaralanan Tanürek hastaneye kaldırıldı. Polis, sürücünün DİPLOMASIZ ekonomist İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ehliyeti olmayan Katil Burak Erdoğan olduğunu belirleyince anlaşılmaz bir hızla geriye dönük tarih atılarak sahte bir ehliyet düzenlendi. Görgü tanıklarına göre, belediye ekipleri hızla olay yerine gidip kan ve fren izlerini temizledi. İlk polis raporu Burak’ı suçlu buldu ve 20 aya kadar hapis cezası öngörüyordu. Ancak bir hafta yoğun bakımda kalan Tanürek, ağır beyin travması nedeniyle hayatını kaybetti. Bu durumda Burak’ın 2 ila 5 yıl hapis cezası alması gerekiyordu. Fakat Adli Tıp Kurumu Başkanı Ahmet Çakmak, hazırladığı raporda kazanın yüzde 100 suçlusunun ölen kadın olduğunu iddia etti. Mahkeme de bu rapora dayanarak Burak’ı tüm suçlamalardan beraat ettirdi. İstatistiklere göre 1998 yılında Türkiye’de meydana gelen 551 binden fazla trafik kazasında yayaların kusurlu bulunma oranı yalnızca %2,7 iken, sürücü kusur oranı %96 idi. Bu durumda Çakmak’ın raporunun doğruluk payı son derece düşük görünüyordu. Yine de Erdoğan, ileride Başbakan olduğunda Çakmak’ı Türkiye Denizcilik İşletmeleri’nin başına atadı. Ancak olay bununla bitmedi. Tanürek’in eşi Ahmet Ürek’e göre, Erdoğan’ın adamları sürekli peşlerindeydi. “Eşime adalet ararken sürekli tehdit edildik, sindirildik. Mahkemede Burak’ın ehliyeti olmadığını ve sahte ehliyet düzenlendiğini söylediğimizde hâkim tarafından azarlanıyorduk. Görgü tanıkları tehdit edildi, bazı polislerin eşleri gelip kocalarının işten atılmaması için dava açmamamız yönünde yalvardı. Belediyeye ait araçlar her gün evimizin önünde bekliyor, adamları bizi taciz ediyordu. Gücün karşısında çaresiz kaldık ve ailece davadan vazgeçtik.” Burak hiçbir zaman gözaltına alınmadı, hatta mahkemeye bile çıkmadı. Kazadan hemen sonra yurtdışına okumaya gönderildi. Buna rağmen ailesi, medyada çıkan haberlerin erişime engellenmesi için mahkemelere başvurdu ve en az 59 haber, makale ve tweet engellendi. Hatta bu yasakları haber yapan makaleler bile engellendi. 2018’de bir muhalefet adayı mitingde “Tanürek’in cinayetini araştıralım” dediğinde, sözleri de mahkeme kararıyla basından sansürlendi. Burak, Londra’da ekonomi okumaya gitti. Askerlikten de “sağlık sorunları” gerekçesiyle muaf tutuldu. Babasının nüfuzu sayesinde sicili temizlenmiş, önü açılmıştı. Kısa sürede denizcilik sektöründe şirketler kurarak büyük bir servet elde etti. Bu şirketler defalarca yolsuzluk ve vergi kaçırma iddialarına konu oldu. Yakın zamanda Gazze savaşı sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan İsrail’i terör devleti ilan edip sert açıklamalar yaparken, Katil oğlu Burak gayet rahat şekilde İsrail’de ticari faaliyetlerine devam ettiği ortaya çıktı.  Kaza yapmak, gençken hatalar yapmak mümkündür. Ancak bir insanın ve ailesinin gerçek değeri, bu hataları nasıl karşıladıklarıyla ölçülür. Sorumluluk almak ve telafi etmek mi yoksa ülkeyi terk edip babanın gücüyle tanıkları susturarak tarihi yeniden yazmaya çalışmak mı? Türk mahkemeleri tarafından engellenen bir tweet, durumu şöyle özetliyordu: “Sevim Tanürek Katili Burak Erdoğan’ın karıştığı kazayla ilgili yayın yasağı getirildi. Yayın yasağı, kazanın hiç yaşanmadığı anlamına mı gelir?” Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=jI6iqQbagF0