Mersin escort Bodrum escort Bursa escort

Tuzla russian escort Alanya russian escort Kayseri russian escort Antalya russian escort Diyarbakır russian escort Anadolu yakası russian escort Adana russian escort Ataşehir russian escort Şirinevler russian escort Beylikdüzü russian escort Halkalı russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Samsun russian escort Avcılar russian escort Pendik russian escort Beylikdüzü russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Mersin russian escort Avrupa yakası russian escort Kocaeli russian escort Bodrum russian escort Bakırköy russian escort Kadıköy russian escort İzmir russian escort bayan Beşiktaş russian escort Eskişehir russian escort Bursa russian escort Şişli russian escort Şişli russian escort russian escort İzmir Gaziantep russian escort Ankara russian escort Denizli russian escort Samsun escort kızlar Malatya russian escort İzmir russian escorts Samsun russian escort

Guymak
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Ömer Faruk Demirkır
Köşe Yazarı
Ömer Faruk Demirkır
 

Maalesef yolsuzluk abidesi halde

    CHP’deki Yangın ile ilişkili.... Orman yangınları cayır cayır devam ediyor. Çanakkale yanıyor, Malatya yanıyor, Bilecik yanıyor, Sinop yanıyor… Birini söndürüyorlar, öteki başlıyor. Yayına başladığımda İzmir’de de yangın çıkmıştı. Söndürme uçakları yetersiz. “Var” deniyor ama yok. Cayır cayır yanıyoruz ve yangının kaderini rüzgâr tayin ediyor. Ama sadece gerçek ormanlarımız yanmıyor. CHP içinde de bir yangın büyüyor. Bu yangında da kibrit görevi gören isim Aziz İhsan Aktaş. Onun adıyla başlayan ihale fırıldakları, CHP belediye başkanlarını birer birer düşürüyor. En son Beyoğlu Belediye Başkanı gözaltına alındı, muhtemelen tutuklanacak. Bu yangının kibriti Aktaş’tır. İsmini verdiği belediye başkanları teker teker yanıyor. Aslında, gerçek orman yangınlarıyla CHP içindeki bu siyasi soruşturmalar arasında benzer bir ilişki var. Biraz geçmişe dönelim. Yıl 2012’ydi. Türk Hava Kurumu’nun yangın söndürme uçakları alması ya da hangarda çürüyen mevcut uçaklara yedek parça temin etmesi gerekirken, 13 milyon dolar ödeyerek bir “Chesna Citation XLS” model iş jeti satın alındı. Neden alındığı sorulduğunda, “Türk Hava Kurumu Üniversitesi için” denildi. İki pilotla uçan, dokuz yolcu kapasiteli, 3.400 kilometre menzile sahip, iş dünyasının en çok tercih ettiği VIP makam uçaklarından biriydi. Oysa o günlerde asıl ihtiyaç, yangın söndürme uçaklarının bakım ve yenilenmesiydi. Havacılık öğrencileri için gerekli olan, küçük eğitim uçaklarıydı. Ama VIP uçak alınmıştı. Aynı tarihte başka bir kritik gelişme daha oldu: O güne kadar sadece Türk Hava Kurumu’nun topladığı kurban derisi gelirleri bir yönetmelik değişikliğiyle tarikat ve cemaatlere açıldı. Böylece kurumun en önemli gelir kaynağı kesildi. Aynı düzenlemeyle fitre toplama yetkisi de kaldırıldı. Bir yandan gelir kaynakları kesilirken, diğer yandan VIP uçak alımı teşvik ediliyordu. Kısa süre sonra ikinci uçak da alındı. Bu kez 12 milyon dolar ödendi ve toplam 25 milyon dolar harcandı. Uçaklar kamu bankalarından alınan kredilerle satın alınmıştı. Bir yandan gelirleri kesilen kurum, diğer yandan amacı dışında harcama yaptırılarak dev borca sokuldu. İlk uçağa “üniversite için alındı” denmişti, ikinciye ise “iş dünyasına ve sanatçılara kiralayacağız” açıklaması yapıldı. Ancak yıllar geçti, 2013, 2014, 2015, 2016, 2017… Bu uçaklardan tek kuruş gelir elde edilmedi. Kimseye kiralanmadı ama şakır şakır kullanıldı. Nereden biliyoruz? 2018’de Avusturya’ya bakıma gönderildiler. Uçuş süreleri dolmuş, arızaları çıkmıştı. Yani VIP jetler aktif biçimde uçmuştu. Ama Türk Hava Kurumu’nun kasası tamtakır olduğu için yaklaşık 1 milyon euroluk bakım parası ödenemedi. Uçaklar Avusturya’da rehin kaldı. Hem de öyle üç beş gün değil, tam 18 ay boyunca. Faiz işledi, her gün park ücreti yazıldı. Fatura 3 milyon euroyu geçti. Avusturyalı firma sonunda mahkeme yoluyla uçakları satacağını açıkladı. Tam bu sırada, 2019’da hükümet kayyum atadı. Kayyum gelir gelmez musluk açıldı, borç ödendi, uçaklar kurtarıldı ve Ankara’ya getirildi. Yandaş medya “Türk Hava Kurumu’nun VIP jetleri yeniden hizmette” manşetleri attı. Anadolu Ajansı bile “Türk Hava Grubu’nun VIP jetleri dünya semalarında” diye haber geçti. Oysa bu uçaklar başından beri faydasızdı. 25 milyon dolara alınmışlardı, bugün satmaya kalksan en fazla 3 milyon dolar ederlerdi. Zaman geçti, Aralık 2023’te İstanbul’dan havalanan TC-LL kuyruk numaralı uçak Diyarbakır’a inişte pistten çıktı. İki pilot ve dokuz yolcu ölümden döndü. Bu kaza sonrası jetin sahibi olarak Diyarbakırlı iş insanı Aziz İhsan Aktaş hakkında soruşturma açıldı. Oysa bu uçak, “üniversite için” denilen, “iş dünyasına kiralayacağız” denilen, sonra kayyum yönetimine geçen uçağın ta kendisiydi. Yönetim, Aktaş ile ilgimiz yok dedi, ama sessiz kaldı. Daha sonra tamiri yapıldıktan sonra uçağın bir yabancı şirkete satıldığı öne sürüldü, kaça satıldığı ise açıklanmadı. İkinci uçak TC-DAKC’nin akıbeti ise hâlâ belirsiz. Ama bugün görüyoruz ki, söndürme uçağı yerine alınan VIP jetler üzerinden dönen bu hikâyeler, Aziz İhsan Aktaş’ın bir “kibrit” gibi kullanılarak CHP içinde yangın çıkarmasına benziyor. Özdil’in mesajı net: Bu yaşananlar, vaktiyle sorulmayan soruların ve hesabı verilmeyen kararların sonucudur. Eğer zamanında hesap sorulsaydı, bugün bu tabloyla karşılaşmazdık. Yılmaz özdil derlemesi Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=qLNc9iVlOo4  

Maalesef yolsuzluk abidesi halde

 

 

CHP’deki Yangın ile ilişkili....

Orman yangınları cayır cayır devam ediyor. Çanakkale yanıyor, Malatya yanıyor, Bilecik yanıyor, Sinop yanıyor… Birini söndürüyorlar, öteki başlıyor. Yayına başladığımda İzmir’de de yangın çıkmıştı. Söndürme uçakları yetersiz. “Var” deniyor ama yok. Cayır cayır yanıyoruz ve yangının kaderini rüzgâr tayin ediyor.

Ama sadece gerçek ormanlarımız yanmıyor. CHP içinde de bir yangın büyüyor. Bu yangında da kibrit görevi gören isim Aziz İhsan Aktaş. Onun adıyla başlayan ihale fırıldakları, CHP belediye başkanlarını birer birer düşürüyor. En son Beyoğlu Belediye Başkanı gözaltına alındı, muhtemelen tutuklanacak. Bu yangının kibriti Aktaş’tır. İsmini verdiği belediye başkanları teker teker yanıyor.

Aslında, gerçek orman yangınlarıyla CHP içindeki bu siyasi soruşturmalar arasında benzer bir ilişki var. Biraz geçmişe dönelim. Yıl 2012’ydi. Türk Hava Kurumu’nun yangın söndürme uçakları alması ya da hangarda çürüyen mevcut uçaklara yedek parça temin etmesi gerekirken, 13 milyon dolar ödeyerek bir “Chesna Citation XLS” model iş jeti satın alındı. Neden alındığı sorulduğunda, “Türk Hava Kurumu Üniversitesi için” denildi. İki pilotla uçan, dokuz yolcu kapasiteli, 3.400 kilometre menzile sahip, iş dünyasının en çok tercih ettiği VIP makam uçaklarından biriydi.

Oysa o günlerde asıl ihtiyaç, yangın söndürme uçaklarının bakım ve yenilenmesiydi. Havacılık öğrencileri için gerekli olan, küçük eğitim uçaklarıydı. Ama VIP uçak alınmıştı. Aynı tarihte başka bir kritik gelişme daha oldu: O güne kadar sadece Türk Hava Kurumu’nun topladığı kurban derisi gelirleri bir yönetmelik değişikliğiyle tarikat ve cemaatlere açıldı. Böylece kurumun en önemli gelir kaynağı kesildi. Aynı düzenlemeyle fitre toplama yetkisi de kaldırıldı. Bir yandan gelir kaynakları kesilirken, diğer yandan VIP uçak alımı teşvik ediliyordu.

Kısa süre sonra ikinci uçak da alındı. Bu kez 12 milyon dolar ödendi ve toplam 25 milyon dolar harcandı. Uçaklar kamu bankalarından alınan kredilerle satın alınmıştı. Bir yandan gelirleri kesilen kurum, diğer yandan amacı dışında harcama yaptırılarak dev borca sokuldu. İlk uçağa “üniversite için alındı” denmişti, ikinciye ise “iş dünyasına ve sanatçılara kiralayacağız” açıklaması yapıldı.

Ancak yıllar geçti, 2013, 2014, 2015, 2016, 2017… Bu uçaklardan tek kuruş gelir elde edilmedi. Kimseye kiralanmadı ama şakır şakır kullanıldı. Nereden biliyoruz? 2018’de Avusturya’ya bakıma gönderildiler. Uçuş süreleri dolmuş, arızaları çıkmıştı. Yani VIP jetler aktif biçimde uçmuştu.

Ama Türk Hava Kurumu’nun kasası tamtakır olduğu için yaklaşık 1 milyon euroluk bakım parası ödenemedi. Uçaklar Avusturya’da rehin kaldı. Hem de öyle üç beş gün değil, tam 18 ay boyunca. Faiz işledi, her gün park ücreti yazıldı. Fatura 3 milyon euroyu geçti. Avusturyalı firma sonunda mahkeme yoluyla uçakları satacağını açıkladı.

Tam bu sırada, 2019’da hükümet kayyum atadı. Kayyum gelir gelmez musluk açıldı, borç ödendi, uçaklar kurtarıldı ve Ankara’ya getirildi. Yandaş medya “Türk Hava Kurumu’nun VIP jetleri yeniden hizmette” manşetleri attı. Anadolu Ajansı bile “Türk Hava Grubu’nun VIP jetleri dünya semalarında” diye haber geçti. Oysa bu uçaklar başından beri faydasızdı. 25 milyon dolara alınmışlardı, bugün satmaya kalksan en fazla 3 milyon dolar ederlerdi.

Zaman geçti, Aralık 2023’te İstanbul’dan havalanan TC-LL kuyruk numaralı uçak Diyarbakır’a inişte pistten çıktı. İki pilot ve dokuz yolcu ölümden döndü. Bu kaza sonrası jetin sahibi olarak Diyarbakırlı iş insanı Aziz İhsan Aktaş hakkında soruşturma açıldı. Oysa bu uçak, “üniversite için” denilen, “iş dünyasına kiralayacağız” denilen, sonra kayyum yönetimine geçen uçağın ta kendisiydi. Yönetim, Aktaş ile ilgimiz yok dedi, ama sessiz kaldı. Daha sonra tamiri yapıldıktan sonra uçağın bir yabancı şirkete satıldığı öne sürüldü, kaça satıldığı ise açıklanmadı.

İkinci uçak TC-DAKC’nin akıbeti ise hâlâ belirsiz. Ama bugün görüyoruz ki, söndürme uçağı yerine alınan VIP jetler üzerinden dönen bu hikâyeler, Aziz İhsan Aktaş’ın bir “kibrit” gibi kullanılarak CHP içinde yangın çıkarmasına benziyor.

Özdil’in mesajı net: Bu yaşananlar, vaktiyle sorulmayan soruların ve hesabı verilmeyen kararların sonucudur. Eğer zamanında hesap sorulsaydı, bugün bu tabloyla karşılaşmazdık.

Yılmaz özdil derlemesi Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=qLNc9iVlOo4

 
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.