Mersin escort Bodrum escort Bursa escort

Tuzla russian escort Alanya russian escort Kayseri russian escort Antalya russian escort Diyarbakır russian escort Anadolu yakası russian escort Adana russian escort Ataşehir russian escort Şirinevler russian escort Beylikdüzü russian escort Halkalı russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Samsun russian escort Avcılar russian escort Pendik russian escort Beylikdüzü russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Mersin russian escort Avrupa yakası russian escort Kocaeli russian escort Bodrum russian escort Bakırköy russian escort Kadıköy russian escort İzmir russian escort bayan Beşiktaş russian escort Eskişehir russian escort Bursa russian escort Şişli russian escort Şişli russian escort russian escort İzmir Gaziantep russian escort Ankara russian escort Denizli russian escort Samsun escort kızlar Malatya russian escort İzmir russian escorts Samsun russian escort

Guymak
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Özetleme denince
Köşe Yazarı
Özetleme denince
 

Esad sonrasında Suriye

          Kardeşim Esad Sonrası Suriye Kimse ne olduğunu pek anlamadan, Türkiye AKePe politikalarıyla İsrailli firmaya mayınları temizlettirdiği Hudutlarından ‘8.5 MİLYON’ kaçak göçmeni aldıktan sonra, aralarından 56.000 olduğu tahmin edilen gençleri eğitip, beslediği ve maaş verdiği - hatta bazılarını Libya’yada kullandığı Özgür Suriye Ordusu militanları ile, Bir zamanlar Tayyib Erdoğan’ın ‘Kardeşim’ dediği Esad’ın devrilmesi için Başına konmuş $ 10 MİLYON ödülle aranan TESCİLLİ TERÖRİST KATİL - Ebu Muhammed el-Colani ve PYD - Kürtlerle işbirliği yaptı. TESCİLLİ TERÖRİST KATİL - Ebu Muhammed el-Colani yeni adı El-Şeraa için deneyimli arap diplomat “Ortadoğu tarihindeki en olağanüstü olaylardan birini izliyoruz. Bunun bölge ve tüm dünyada telafi edilemez derin etkisi olacak” Kimse bir sonraki adımın ne olacağını bilmiyor. Türkiyenin kontrolündeki Suriye - İdlib bölgesinde yeşeren, 21 yaşında bugün kuklası olduğu dostu ! Amerikalılarla savaşmak için Irak’ta cihadist terörist olarak El Kaide’ye katıldı.  2. Körfez savaşında ABD güçlerince yakalandı; Abu Gureyb ve Camp Bucca dâhil Irak’taki hapishanelerde beş yıl kaldı. Serbest bırakıldıktan sonra Tayyib Erdoğan’ın ‘Kardeşim’ dediği Esad ile savaşmak için bu kez Türkiye desteğini alarak Suriye’de El Kaide’nin bir kolunu kurdu.” Bölgedeki en önemli müttefiki Türkiye idi. El-Colani sesini duyurabilsin diye Türk istihbaratının kuş uçurtmadığı İdlib’e getirmiş, $ YÜZLERCE MİLYON değerinde - en modern silahlarla donanımları sağlamıştı. Suriye’nin son yarım yüzyılını belirleyen Esad rejiminin iki haftadan kısa sürede çöküşüne ve Ahmed el-Şeraa’nın (eski mahlasıyla el-Colani) ülkenin başına geçişine bizzat tanıklık ettim. 2021’de İdlib’de görüştüğümde, KATİL TERÖRİST Ahmed El Şara yıllar sonra takım elbise giyip “Suriye’yi birleştiren” bir siyasetçi kimliğine bürüneceğini pek az kişi öngörüyordu. O günlerde bile açık konuşuyor, haritaların başında planlarını gösteriyor, rejimin kalbine yürümekten söz ediyordu. Esad’ın müttefikleri – İsrailin Filistin Katliamına sessiz ABD ye karşı İran ve Rusya sahadaydı; yine de onun özgüveni dikkat çekiciydi. Kısa süre içinde anlatının ekseni değişti. Kasım 2024’te güçleri yeraltı tünelleriyle ve ABD – İsrail ajanları tarafından verilen istihbaratla desteklenen koordineli bir baskınla Halep’e girdi ve şehir üç günde düştü. Ardından kırsalda yıldırım hızıyla Başkent Şam’a ilerlediler. Rejim er ve erbaşlarının sefalet düzeyindeki maaşları, yılların yaptırım baskısıyla boşalan devlet kapasitesi ve Rusya’nın Ukrayna’ya gömülmesi; Hizbullah’ın İsrail’le çatışmalar nedeniyle sahadan çekilmesi… Bütün bu etkenler Esad’ı savunmasız bıraktı. Birkaç gün içinde Humus ve Şam çevresi de çözüldü; kimse ABD, İsrail, Rusya ve Türkiye’nin kurguladığı senaryoyu - sahadaki ivmeyi doğru okuyamamıştı. KATİL TERÖRİST cihatçı El-Şeraa hemen şalvarından kurtulup, Türkiyeden getirilen Modern giysiler içinde – ÖLENE DEK – kesmemek için kuran üzerine yemin ettiği sakalını kesip kameraların karşısına geçti. İlk haftalarda kendisine öğretilen senaryodan: barış, uzlaşı ve ülkenin yeniden birleşmesi üzerine konuştu; silahsızlanma ve topluma yeniden kazandırma başlıklarını telaffuz etti. Dünya diplomasisi – tek bağlantı yolu THY uçakları ile Şam’a aktı; dışişleri bakanları ve liderler yeni bir sayfa ihtimalini yerinde görmek istiyordu. Tam bu esnada İsrail, Patronum ABD için burdayım diye Suriye’nin kalan askeri kabiliyetlerini hedef almaya başladı. El-Şeraa tuhafça “İsrail’le bir derdimiz yok mesajı verirken, cihatçı terörist saldırıları aylar sürdü.  Süveyda’da Dürziler temkinliydi; yeni kabinede İdlib çevresinden isimlerin ağırlığı ve kimi Uzbek, Kırgız, Afgan … Suriye ile ilişkisi olmayan TERÖRİST KATİLLER gurubu bakanların geçmişteki sert uygulamaları hiç güven vermiyordu. Sahil hattında Alevi topluluklarda güvenlik kaygısı büyüdü. Mart başında rejim yanlılarının bir devriyeye saldırısıyla 16 kişi öldürüldü; ardından camilerde savaş çağrıları, sosyal medyada tahrikler ve milislerin sahile inmesiyle trajedi büyüdü. Birkaç gün içinde çoğu Alevi yaklaşık 1.280 sivilin öldürüldüğü bildirildi. KATİL TERÖRİST cihatçı El-Şeraa kapsamlı soruşturma vaadinde bulundu; ancak “fail listeleri yayınlanıp yargı önüne çıkarılacak mı?” sorusu, yeni yönetimin meşruiyet sınavına dönüştü. Ülkenin kuzeydoğusu, hem ekonomik hem siyasal açıdan belirleyici başka bir cepheydi. Enerjinin büyük bölümü, tarımın omurgası ve su kaynaklarının kilidi burada; ayrıca İsrail ve $ MİLYARLAR para ve en iyi silahlarla teçhizatlı – Rojava merkezli Bebek katili PKK uzantısı ABD tarafından General yapılmış – onbaşı Mazlum Abdi, Kuzey Irak gibi Suriyeden Bağımsız toprak isteyen Kürtlerin talebi açıktı: kurumsal – eşit ! bir statü ve gerçek temsiliyet. ABD yönlendirmesiyle Haftalar süren görüşmelerin ardından çerçeve çizildi: SDF’nin Savunma Bakanlığı’na bağlanması, petrol gelirlerinde adil paylaşım ve Kürtlerin vatandaşlık/anayasal haklarının tanınması. Fakat yüzlerce kişinin öldüğü çatışmalarla üç gün sonra yayımlanan yeni anayasa “Suriye Arap Cumhuriyeti” olarak kaldı; azınlık hakları muğlak ifadelerle geçildı; İslam “hukukun kaynağı” sayılması, laiklik dengesini kaygı verici biçimde sarstı. Kürt yönetimi metni reddetti; revizyon şimdilik gelmedi. Dış cephede ilginç bir gelişme daha yaşandı: Saudi ASrabistan Riyad ziyareti sırasında, ABD’deki yönetim değişiminin ardından Başkan Trump, Körfez savaşında ABD yanında olan - Esad döneminde Suriye’ye uygulanan yaptırımların kaldırılacağını ilan etti. Bölgesel aktörler bunu Suriye’nin uzun bir toparlanma yoluna girebilmesi için fırsat penceresi olarak gördü. KATİL TERÖRİST El-Şeraa ile Trump’ın görüşmesi, yeni liderin “dışlanmış savaşçı” imajından “pragmatik muhatap” konumuna planlı şekilde evrilişini simgeledi. Yine de bütün tablo, mukavemeti düşük bir iskelet üstüne kuruluydu. Devlet aygıtı yılların yolsuzluğu ve savaş yıpranmasıyla delik deşik; yargı dosyaları yeni baştan tasnif ediliyor, hukuk metinleri aceleyle yazılıyordu. Dürzi bölgelerde yanlış bir söylenti mezhep çatışmasını ateşleyebiliyor; İsrail, Dürzi toplumu koruma mesajı olarak Şam’daki saray kapısına 110 metre yakın bir hedefi vurabiliyordu. KATİL TERÖRİST El-Şeraa bu süreçte daha az görünür olmayı tercih etti; balayı bitti, yönetmenin zor kısmı başladı. Bugün geriye dönüp bakıldığında, bu hikâyenin merkezinde üç temel gerçek var. İlki, iktidar değişiminin sadece askeri ivmeyle açıklanamayacağı: ekonomik çöküş, dış müttefiklerin sahadan çekilişi ve yaptırımların birikimli etkisi rejimi içten boşalttı; KATİL TERÖRİST el-Şeraa kapıyı zorlamakla kalmadı, kapının zaten yerinden oynadığını fark etti. İkincisi, “güven” kısmının her dosyada kilit başlık olduğudur: Dürziler ve sahildeki Alevi katliamların adil soruşturulması, azınlıkların endişelerine kurumsal cevaplar karşısında, Kürtlerle ülke bölünmesi şeklinde imzalanan ÖZEL anlaşmalar çerçevesinin anayasal güvenceye kavuşması olmadan yeni düzenin meşruiyeti sürekli sorgulanacaktır. Üçüncüsü, dış güvenlik çevresidir: İsrail ile gerilim, İran haklı olarak yıllardır Binlerce Km uzaktan gelip Kukla rejimlerce yönetilen Orta Doğuyu idare etmek isteyen ABD ve onun sadık hudut köpeği İsrail – Filistin katliamlarını durdurma adına bölgede yeniden nüfuz arayışı, Türkiye’nin: 3.800 Km mesafeden İran, 2.200 Km ötede Katar gibi İsrail tarafından her an bombalanma korkusu ve yeniden gelebilecek MİLYONLARCA mülteci hassasiyetleri, Ukrainya savaşına odaklanmış Rusya’nın hesapları …. Şam’daki her kararın maliyetini katlar. Derleme Kaynağı: https://www.youtube.com/watch?v=sXVAjOt17NQ&t=1712s             Kardeşim ! Esad Sonrası Suriye Kimse ne olduğunu pek anlamadan, Türkiye AKePe politikalarıyla İsrailli firmaya mayınları temizlettirdiği Hudutlarından ‘8.5 MİLYON’ kaçak göçmeni aldıktan sonra, aralarından 56.000 olduğu tahmin edilen gençleri eğitip, beslediği ve maaş verdiği - hatta bazılarını Libya’yada kullandığı Özgür Suriye Ordusu militanları ile, Bir zamanlar Tayyib Erdoğan’ın ‘Kardeşim’ dediği Esad’ın devrilmesi için Başına konmuş $ 10 MİLYON ödülle aranan TESCİLLİ TERÖRİST KATİL - Ebu Muhammed el-Colani ve PYD - Kürtlerle işbirliği yaptı. TESCİLLİ TERÖRİST KATİL - Ebu Muhammed el-Colani yeni adı El-Şeraa için deneyimli arap diplomat “Ortadoğu tarihindeki en olağanüstü olaylardan birini izliyoruz. Bunun bölge ve tüm dünyada telafi edilemez derin etkisi olacak” Kimse bir sonraki adımın ne olacağını bilmiyor. Türkiyenin kontrolündeki Suriye - İdlib bölgesinde yeşeren, 21 yaşında bugün kuklası olduğu dostu ! Amerikalılarla savaşmak için Irak’ta cihadist terörist olarak El Kaide’ye katıldı.  2. Körfez savaşında ABD güçlerince yakalandı; Abu Gureyb ve Camp Bucca dâhil Irak’taki hapishanelerde beş yıl kaldı. Serbest bırakıldıktan sonra Tayyib Erdoğan’ın ‘Kardeşim’ dediği Esad ile savaşmak için bu kez Türkiye desteğini alarak Suriye’de El Kaide’nin bir kolunu kurdu.” Bölgedeki en önemli müttefiki Türkiye idi. El-Colani sesini duyurabilsin diye Türk istihbaratının kuş uçurtmadığı İdlib’e getirmiş, $ YÜZLERCE MİLYON değerinde - en modern silahlarla donanımları sağlamıştı. Suriye’nin son yarım yüzyılını belirleyen Esad rejiminin iki haftadan kısa sürede çöküşüne ve Ahmed el-Şeraa’nın (eski mahlasıyla el-Colani) ülkenin başına geçişine bizzat tanıklık ettim. 2021’de İdlib’de görüştüğümde, KATİL TERÖRİST Ahmed El Şara yıllar sonra takım elbise giyip “Suriye’yi birleştiren” bir siyasetçi kimliğine bürüneceğini pek az kişi öngörüyordu. O günlerde bile açık konuşuyor, haritaların başında planlarını gösteriyor, rejimin kalbine yürümekten söz ediyordu. Esad’ın müttefikleri – İsrailin Filistin Katliamına sessiz ABD ye karşı İran ve Rusya sahadaydı; yine de onun özgüveni dikkat çekiciydi. Kısa süre içinde anlatının ekseni değişti. Kasım 2024’te güçleri yeraltı tünelleriyle ve ABD – İsrail ajanları tarafından verilen istihbaratla desteklenen koordineli bir baskınla Halep’e girdi ve şehir üç günde düştü. Ardından kırsalda yıldırım hızıyla Başkent Şam’a ilerlediler. Rejim er ve erbaşlarının sefalet düzeyindeki maaşları, yılların yaptırım baskısıyla boşalan devlet kapasitesi ve Rusya’nın Ukrayna’ya gömülmesi; Hizbullah’ın İsrail’le çatışmalar nedeniyle sahadan çekilmesi… Bütün bu etkenler Esad’ı savunmasız bıraktı. Birkaç gün içinde Humus ve Şam çevresi de çözüldü; kimse ABD, İsrail, Rusya ve Türkiye’nin kurguladığı senaryoyu - sahadaki ivmeyi doğru okuyamamıştı. KATİL TERÖRİST cihatçı El-Şeraa hemen şalvarından kurtulup, Türkiyeden getirilen Modern giysiler içinde – ÖLENE DEK – kesmemek için kuran üzerine yemin ettiği sakalını kesip kameraların karşısına geçti. İlk haftalarda kendisine öğretilen senaryodan: barış, uzlaşı ve ülkenin yeniden birleşmesi üzerine konuştu; silahsızlanma ve topluma yeniden kazandırma başlıklarını telaffuz etti. Dünya diplomasisi – tek bağlantı yolu THY uçakları ile Şam’a aktı; dışişleri bakanları ve liderler yeni bir sayfa ihtimalini yerinde görmek istiyordu. Tam bu esnada İsrail, Patronum ABD için burdayım diye Suriye’nin kalan askeri kabiliyetlerini hedef almaya başladı. El-Şeraa tuhafça “İsrail’le bir derdimiz yok mesajı verirken, cihatçı terörist saldırıları aylar sürdü.  Süveyda’da Dürziler temkinliydi; yeni kabinede İdlib çevresinden isimlerin ağırlığı ve kimi Uzbek, Kırgız, Afgan … Suriye ile ilişkisi olmayan TERÖRİST KATİLLER gurubu bakanların geçmişteki sert uygulamaları hiç güven vermiyordu. Sahil hattında Alevi topluluklarda güvenlik kaygısı büyüdü. Mart başında rejim yanlılarının bir devriyeye saldırısıyla 16 kişi öldürüldü; ardından camilerde savaş çağrıları, sosyal medyada tahrikler ve milislerin sahile inmesiyle trajedi büyüdü. Birkaç gün içinde çoğu Alevi yaklaşık 1.280 sivilin öldürüldüğü bildirildi. KATİL TERÖRİST cihatçı El-Şeraa kapsamlı soruşturma vaadinde bulundu; ancak “fail listeleri yayınlanıp yargı önüne çıkarılacak mı?” sorusu, yeni yönetimin meşruiyet sınavına dönüştü. Ülkenin kuzeydoğusu, hem ekonomik hem siyasal açıdan belirleyici başka bir cepheydi. Enerjinin büyük bölümü, tarımın omurgası ve su kaynaklarının kilidi burada; ayrıca İsrail ve $ MİLYARLAR para ve en iyi silahlarla teçhizatlı – Rojava merkezli Bebek katili PKK uzantısı ABD tarafından General yapılmış – onbaşı Mazlum Abdi, Kuzey Irak gibi Suriyeden Bağımsız toprak isteyen Kürtlerin talebi açıktı: kurumsal – eşit ! bir statü ve gerçek temsiliyet. ABD yönlendirmesiyle Haftalar süren görüşmelerin ardından çerçeve çizildi: SDF’nin Savunma Bakanlığı’na bağlanması, petrol gelirlerinde adil paylaşım ve Kürtlerin vatandaşlık/anayasal haklarının tanınması. Fakat yüzlerce kişinin öldüğü çatışmalarla üç gün sonra yayımlanan yeni anayasa “Suriye Arap Cumhuriyeti” olarak kaldı; azınlık hakları muğlak ifadelerle geçildı; İslam “hukukun kaynağı” sayılması, laiklik dengesini kaygı verici biçimde sarstı. Kürt yönetimi metni reddetti; revizyon şimdilik gelmedi. Dış cephede ilginç bir gelişme daha yaşandı: Saudi ASrabistan Riyad ziyareti sırasında, ABD’deki yönetim değişiminin ardından Başkan Trump, Körfez savaşında ABD yanında olan - Esad döneminde Suriye’ye uygulanan yaptırımların kaldırılacağını ilan etti. Bölgesel aktörler bunu Suriye’nin uzun bir toparlanma yoluna girebilmesi için fırsat penceresi olarak gördü. KATİL TERÖRİST El-Şeraa ile Trump’ın görüşmesi, yeni liderin “dışlanmış savaşçı” imajından “pragmatik muhatap” konumuna planlı şekilde evrilişini simgeledi. Yine de bütün tablo, mukavemeti düşük bir iskelet üstüne kuruluydu. Devlet aygıtı yılların yolsuzluğu ve savaş yıpranmasıyla delik deşik; yargı dosyaları yeni baştan tasnif ediliyor, hukuk metinleri aceleyle yazılıyordu. Dürzi bölgelerde yanlış bir söylenti mezhep çatışmasını ateşleyebiliyor; İsrail, Dürzi toplumu koruma mesajı olarak Şam’daki saray kapısına 110 metre yakın bir hedefi vurabiliyordu. KATİL TERÖRİST El-Şeraa bu süreçte daha az görünür olmayı tercih etti; balayı bitti, yönetmenin zor kısmı başladı. Bugün geriye dönüp bakıldığında, bu hikâyenin merkezinde üç temel gerçek var. İlki, iktidar değişiminin sadece askeri ivmeyle açıklanamayacağı: ekonomik çöküş, dış müttefiklerin sahadan çekilişi ve yaptırımların birikimli etkisi rejimi içten boşalttı; KATİL TERÖRİST el-Şeraa kapıyı zorlamakla kalmadı, kapının zaten yerinden oynadığını fark etti. İkincisi, “güven” kısmının her dosyada kilit başlık olduğudur: Dürziler ve sahildeki Alevi katliamların adil soruşturulması, azınlıkların endişelerine kurumsal cevaplar karşısında, Kürtlerle ülke bölünmesi şeklinde imzalanan ÖZEL anlaşmalar çerçevesinin anayasal güvenceye kavuşması olmadan yeni düzenin meşruiyeti sürekli sorgulanacaktır. Üçüncüsü, dış güvenlik çevresidir: İsrail ile gerilim, İran haklı olarak yıllardır Binlerce Km uzaktan gelip Kukla rejimlerce yönetilen Orta Doğuyu idare etmek isteyen ABD ve onun sadık hudut köpeği İsrail – Filistin katliamlarını durdurma adına bölgede yeniden nüfuz arayışı, Türkiye’nin: 3.800 Km mesafeden İran, 2.200 Km ötede Katar gibi İsrail tarafından her an bombalanma korkusu ve yeniden gelebilecek MİLYONLARCA mülteci hassasiyetleri, Ukrainya savaşına odaklanmış Rusya’nın hesapları …. Şam’daki her kararın maliyetini katlar.   Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=sXVAjOt17NQ&t=1712s    

Esad sonrasında Suriye

 

 

 

 

 

Kardeşim Esad Sonrası Suriye

Kimse ne olduğunu pek anlamadan, Türkiye AKePe politikalarıyla İsrailli firmaya mayınları temizlettirdiği Hudutlarından ‘8.5 MİLYON’ kaçak göçmeni aldıktan sonra, aralarından 56.000 olduğu tahmin edilen gençleri eğitip, beslediği ve maaş verdiği - hatta bazılarını Libya’yada kullandığı Özgür Suriye Ordusu militanları ile, Bir zamanlar Tayyib Erdoğan’ın ‘Kardeşim’ dediği Esad’ın devrilmesi için Başına konmuş $ 10 MİLYON ödülle aranan TESCİLLİ TERÖRİST KATİL - Ebu Muhammed el-Colani ve PYD - Kürtlerle işbirliği yaptı.

TESCİLLİ TERÖRİST KATİL - Ebu Muhammed el-Colani yeni adı El-Şeraa için deneyimli arap diplomat “Ortadoğu tarihindeki en olağanüstü olaylardan birini izliyoruz. Bunun bölge ve tüm dünyada telafi edilemez derin etkisi olacak” Kimse bir sonraki adımın ne olacağını bilmiyor. Türkiyenin kontrolündeki Suriye - İdlib bölgesinde yeşeren, 21 yaşında bugün kuklası olduğu dostu ! Amerikalılarla savaşmak için Irak’ta cihadist terörist olarak El Kaide’ye katıldı.  2. Körfez savaşında ABD güçlerince yakalandı; Abu Gureyb ve Camp Bucca dâhil Irak’taki hapishanelerde beş yıl kaldı. Serbest bırakıldıktan sonra Tayyib Erdoğan’ın ‘Kardeşim’ dediği Esad ile savaşmak için bu kez Türkiye desteğini alarak Suriye’de El Kaide’nin bir kolunu kurdu.”

Bölgedeki en önemli müttefiki Türkiye idi. El-Colani sesini duyurabilsin diye Türk istihbaratının kuş uçurtmadığı İdlib’e getirmiş, $ YÜZLERCE MİLYON değerinde - en modern silahlarla donanımları sağlamıştı. Suriye’nin son yarım yüzyılını belirleyen Esad rejiminin iki haftadan kısa sürede çöküşüne ve Ahmed el-Şeraa’nın (eski mahlasıyla el-Colani) ülkenin başına geçişine bizzat tanıklık ettim. 2021’de İdlib’de görüştüğümde, KATİL TERÖRİST Ahmed El Şara yıllar sonra takım elbise giyip “Suriye’yi birleştiren” bir siyasetçi kimliğine bürüneceğini pek az kişi öngörüyordu. O günlerde bile açık konuşuyor, haritaların başında planlarını gösteriyor, rejimin kalbine yürümekten söz ediyordu. Esad’ın müttefikleri – İsrailin Filistin Katliamına sessiz ABD ye karşı İran ve Rusya sahadaydı; yine de onun özgüveni dikkat çekiciydi.

Kısa süre içinde anlatının ekseni değişti. Kasım 2024’te güçleri yeraltı tünelleriyle ve ABD – İsrail ajanları tarafından verilen istihbaratla desteklenen koordineli bir baskınla Halep’e girdi ve şehir üç günde düştü. Ardından kırsalda yıldırım hızıyla Başkent Şam’a ilerlediler. Rejim er ve erbaşlarının sefalet düzeyindeki maaşları, yılların yaptırım baskısıyla boşalan devlet kapasitesi ve Rusya’nın Ukrayna’ya gömülmesi; Hizbullah’ın İsrail’le çatışmalar nedeniyle sahadan çekilmesi… Bütün bu etkenler Esad’ı savunmasız bıraktı. Birkaç gün içinde Humus ve Şam çevresi de çözüldü; kimse ABD, İsrail, Rusya ve Türkiye’nin kurguladığı senaryoyu - sahadaki ivmeyi doğru okuyamamıştı.

KATİL TERÖRİST cihatçı El-Şeraa hemen şalvarından kurtulup, Türkiyeden getirilen Modern giysiler içinde – ÖLENE DEK – kesmemek için kuran üzerine yemin ettiği sakalını kesip kameraların karşısına geçti. İlk haftalarda kendisine öğretilen senaryodan: barış, uzlaşı ve ülkenin yeniden birleşmesi üzerine konuştu; silahsızlanma ve topluma yeniden kazandırma başlıklarını telaffuz etti. Dünya diplomasisi – tek bağlantı yolu THY uçakları ile Şam’a aktı; dışişleri bakanları ve liderler yeni bir sayfa ihtimalini yerinde görmek istiyordu.

Tam bu esnada İsrail, Patronum ABD için burdayım diye Suriye’nin kalan askeri kabiliyetlerini hedef almaya başladı. El-Şeraa tuhafça “İsrail’le bir derdimiz yok mesajı verirken, cihatçı terörist saldırıları aylar sürdü.  Süveyda’da Dürziler temkinliydi; yeni kabinede İdlib çevresinden isimlerin ağırlığı ve kimi Uzbek, Kırgız, Afgan … Suriye ile ilişkisi olmayan TERÖRİST KATİLLER gurubu bakanların geçmişteki sert uygulamaları hiç güven vermiyordu. Sahil hattında Alevi topluluklarda güvenlik kaygısı büyüdü. Mart başında rejim yanlılarının bir devriyeye saldırısıyla 16 kişi öldürüldü; ardından camilerde savaş çağrıları, sosyal medyada tahrikler ve milislerin sahile inmesiyle trajedi büyüdü. Birkaç gün içinde çoğu Alevi yaklaşık 1.280 sivilin öldürüldüğü bildirildi. KATİL TERÖRİST cihatçı El-Şeraa kapsamlı soruşturma vaadinde bulundu; ancak “fail listeleri yayınlanıp yargı önüne çıkarılacak mı?” sorusu, yeni yönetimin meşruiyet sınavına dönüştü.

Ülkenin kuzeydoğusu, hem ekonomik hem siyasal açıdan belirleyici başka bir cepheydi. Enerjinin büyük bölümü, tarımın omurgası ve su kaynaklarının kilidi burada; ayrıca İsrail ve $ MİLYARLAR para ve en iyi silahlarla teçhizatlı – Rojava merkezli Bebek katili PKK uzantısı ABD tarafından General yapılmış – onbaşı Mazlum Abdi, Kuzey Irak gibi Suriyeden Bağımsız toprak isteyen Kürtlerin talebi açıktı: kurumsal – eşit ! bir statü ve gerçek temsiliyet. ABD yönlendirmesiyle Haftalar süren görüşmelerin ardından çerçeve çizildi: SDF’nin Savunma Bakanlığı’na bağlanması, petrol gelirlerinde adil paylaşım ve Kürtlerin vatandaşlık/anayasal haklarının tanınması. Fakat yüzlerce kişinin öldüğü çatışmalarla üç gün sonra yayımlanan yeni anayasa “Suriye Arap Cumhuriyeti” olarak kaldı; azınlık hakları muğlak ifadelerle geçildı; İslam “hukukun kaynağı” sayılması, laiklik dengesini kaygı verici biçimde sarstı. Kürt yönetimi metni reddetti; revizyon şimdilik gelmedi.

Dış cephede ilginç bir gelişme daha yaşandı: Saudi ASrabistan Riyad ziyareti sırasında, ABD’deki yönetim değişiminin ardından Başkan Trump, Körfez savaşında ABD yanında olan - Esad döneminde Suriye’ye uygulanan yaptırımların kaldırılacağını ilan etti. Bölgesel aktörler bunu Suriye’nin uzun bir toparlanma yoluna girebilmesi için fırsat penceresi olarak gördü. KATİL TERÖRİST El-Şeraa ile Trump’ın görüşmesi, yeni liderin “dışlanmış savaşçı” imajından “pragmatik muhatap” konumuna planlı şekilde evrilişini simgeledi.

Yine de bütün tablo, mukavemeti düşük bir iskelet üstüne kuruluydu. Devlet aygıtı yılların yolsuzluğu ve savaş yıpranmasıyla delik deşik; yargı dosyaları yeni baştan tasnif ediliyor, hukuk metinleri aceleyle yazılıyordu. Dürzi bölgelerde yanlış bir söylenti mezhep çatışmasını ateşleyebiliyor; İsrail, Dürzi toplumu koruma mesajı olarak Şam’daki saray kapısına 110 metre yakın bir hedefi vurabiliyordu. KATİL TERÖRİST El-Şeraa bu süreçte daha az görünür olmayı tercih etti; balayı bitti, yönetmenin zor kısmı başladı.

Bugün geriye dönüp bakıldığında, bu hikâyenin merkezinde üç temel gerçek var. İlki, iktidar değişiminin sadece askeri ivmeyle açıklanamayacağı: ekonomik çöküş, dış müttefiklerin sahadan çekilişi ve yaptırımların birikimli etkisi rejimi içten boşalttı; KATİL TERÖRİST el-Şeraa kapıyı zorlamakla kalmadı, kapının zaten yerinden oynadığını fark etti. İkincisi, “güven” kısmının her dosyada kilit başlık olduğudur: Dürziler ve sahildeki Alevi katliamların adil soruşturulması, azınlıkların endişelerine kurumsal cevaplar karşısında, Kürtlerle ülke bölünmesi şeklinde imzalanan ÖZEL anlaşmalar çerçevesinin anayasal güvenceye kavuşması olmadan yeni düzenin meşruiyeti sürekli sorgulanacaktır. Üçüncüsü, dış güvenlik çevresidir: İsrail ile gerilim, İran haklı olarak yıllardır Binlerce Km uzaktan gelip Kukla rejimlerce yönetilen Orta Doğuyu idare etmek isteyen ABD ve onun sadık hudut köpeği İsrail – Filistin katliamlarını durdurma adına bölgede yeniden nüfuz arayışı, Türkiye’nin: 3.800 Km mesafeden İran, 2.200 Km ötede Katar gibi İsrail tarafından her an bombalanma korkusu ve yeniden gelebilecek MİLYONLARCA mülteci hassasiyetleri, Ukrainya savaşına odaklanmış Rusya’nın hesapları …. Şam’daki her kararın maliyetini katlar.

Derleme Kaynağı: https://www.youtube.com/watch?v=sXVAjOt17NQ&t=1712s

 

 

 

 

 

 

Kardeşim ! Esad Sonrası Suriye

Kimse ne olduğunu pek anlamadan, Türkiye AKePe politikalarıyla İsrailli firmaya mayınları temizlettirdiği Hudutlarından ‘8.5 MİLYON’ kaçak göçmeni aldıktan sonra, aralarından 56.000 olduğu tahmin edilen gençleri eğitip, beslediği ve maaş verdiği - hatta bazılarını Libya’yada kullandığı Özgür Suriye Ordusu militanları ile, Bir zamanlar Tayyib Erdoğan’ın ‘Kardeşim’ dediği Esad’ın devrilmesi için Başına konmuş $ 10 MİLYON ödülle aranan TESCİLLİ TERÖRİST KATİL - Ebu Muhammed el-Colani ve PYD - Kürtlerle işbirliği yaptı.

TESCİLLİ TERÖRİST KATİL - Ebu Muhammed el-Colani yeni adı El-Şeraa için deneyimli arap diplomat “Ortadoğu tarihindeki en olağanüstü olaylardan birini izliyoruz. Bunun bölge ve tüm dünyada telafi edilemez derin etkisi olacak” Kimse bir sonraki adımın ne olacağını bilmiyor. Türkiyenin kontrolündeki Suriye - İdlib bölgesinde yeşeren, 21 yaşında bugün kuklası olduğu dostu ! Amerikalılarla savaşmak için Irak’ta cihadist terörist olarak El Kaide’ye katıldı.  2. Körfez savaşında ABD güçlerince yakalandı; Abu Gureyb ve Camp Bucca dâhil Irak’taki hapishanelerde beş yıl kaldı. Serbest bırakıldıktan sonra Tayyib Erdoğan’ın ‘Kardeşim’ dediği Esad ile savaşmak için bu kez Türkiye desteğini alarak Suriye’de El Kaide’nin bir kolunu kurdu.”

Bölgedeki en önemli müttefiki Türkiye idi. El-Colani sesini duyurabilsin diye Türk istihbaratının kuş uçurtmadığı İdlib’e getirmiş, $ YÜZLERCE MİLYON değerinde - en modern silahlarla donanımları sağlamıştı. Suriye’nin son yarım yüzyılını belirleyen Esad rejiminin iki haftadan kısa sürede çöküşüne ve Ahmed el-Şeraa’nın (eski mahlasıyla el-Colani) ülkenin başına geçişine bizzat tanıklık ettim. 2021’de İdlib’de görüştüğümde, KATİL TERÖRİST Ahmed El Şara yıllar sonra takım elbise giyip “Suriye’yi birleştiren” bir siyasetçi kimliğine bürüneceğini pek az kişi öngörüyordu. O günlerde bile açık konuşuyor, haritaların başında planlarını gösteriyor, rejimin kalbine yürümekten söz ediyordu. Esad’ın müttefikleri – İsrailin Filistin Katliamına sessiz ABD ye karşı İran ve Rusya sahadaydı; yine de onun özgüveni dikkat çekiciydi.

Kısa süre içinde anlatının ekseni değişti. Kasım 2024’te güçleri yeraltı tünelleriyle ve ABD – İsrail ajanları tarafından verilen istihbaratla desteklenen koordineli bir baskınla Halep’e girdi ve şehir üç günde düştü. Ardından kırsalda yıldırım hızıyla Başkent Şam’a ilerlediler. Rejim er ve erbaşlarının sefalet düzeyindeki maaşları, yılların yaptırım baskısıyla boşalan devlet kapasitesi ve Rusya’nın Ukrayna’ya gömülmesi; Hizbullah’ın İsrail’le çatışmalar nedeniyle sahadan çekilmesi… Bütün bu etkenler Esad’ı savunmasız bıraktı. Birkaç gün içinde Humus ve Şam çevresi de çözüldü; kimse ABD, İsrail, Rusya ve Türkiye’nin kurguladığı senaryoyu - sahadaki ivmeyi doğru okuyamamıştı.

KATİL TERÖRİST cihatçı El-Şeraa hemen şalvarından kurtulup, Türkiyeden getirilen Modern giysiler içinde – ÖLENE DEK – kesmemek için kuran üzerine yemin ettiği sakalını kesip kameraların karşısına geçti. İlk haftalarda kendisine öğretilen senaryodan: barış, uzlaşı ve ülkenin yeniden birleşmesi üzerine konuştu; silahsızlanma ve topluma yeniden kazandırma başlıklarını telaffuz etti. Dünya diplomasisi – tek bağlantı yolu THY uçakları ile Şam’a aktı; dışişleri bakanları ve liderler yeni bir sayfa ihtimalini yerinde görmek istiyordu.

Tam bu esnada İsrail, Patronum ABD için burdayım diye Suriye’nin kalan askeri kabiliyetlerini hedef almaya başladı. El-Şeraa tuhafça “İsrail’le bir derdimiz yok mesajı verirken, cihatçı terörist saldırıları aylar sürdü.  Süveyda’da Dürziler temkinliydi; yeni kabinede İdlib çevresinden isimlerin ağırlığı ve kimi Uzbek, Kırgız, Afgan … Suriye ile ilişkisi olmayan TERÖRİST KATİLLER gurubu bakanların geçmişteki sert uygulamaları hiç güven vermiyordu. Sahil hattında Alevi topluluklarda güvenlik kaygısı büyüdü. Mart başında rejim yanlılarının bir devriyeye saldırısıyla 16 kişi öldürüldü; ardından camilerde savaş çağrıları, sosyal medyada tahrikler ve milislerin sahile inmesiyle trajedi büyüdü. Birkaç gün içinde çoğu Alevi yaklaşık 1.280 sivilin öldürüldüğü bildirildi. KATİL TERÖRİST cihatçı El-Şeraa kapsamlı soruşturma vaadinde bulundu; ancak “fail listeleri yayınlanıp yargı önüne çıkarılacak mı?” sorusu, yeni yönetimin meşruiyet sınavına dönüştü.

Ülkenin kuzeydoğusu, hem ekonomik hem siyasal açıdan belirleyici başka bir cepheydi. Enerjinin büyük bölümü, tarımın omurgası ve su kaynaklarının kilidi burada; ayrıca İsrail ve $ MİLYARLAR para ve en iyi silahlarla teçhizatlı – Rojava merkezli Bebek katili PKK uzantısı ABD tarafından General yapılmış – onbaşı Mazlum Abdi, Kuzey Irak gibi Suriyeden Bağımsız toprak isteyen Kürtlerin talebi açıktı: kurumsal – eşit ! bir statü ve gerçek temsiliyet. ABD yönlendirmesiyle Haftalar süren görüşmelerin ardından çerçeve çizildi: SDF’nin Savunma Bakanlığı’na bağlanması, petrol gelirlerinde adil paylaşım ve Kürtlerin vatandaşlık/anayasal haklarının tanınması. Fakat yüzlerce kişinin öldüğü çatışmalarla üç gün sonra yayımlanan yeni anayasa “Suriye Arap Cumhuriyeti” olarak kaldı; azınlık hakları muğlak ifadelerle geçildı; İslam “hukukun kaynağı” sayılması, laiklik dengesini kaygı verici biçimde sarstı. Kürt yönetimi metni reddetti; revizyon şimdilik gelmedi.

Dış cephede ilginç bir gelişme daha yaşandı: Saudi ASrabistan Riyad ziyareti sırasında, ABD’deki yönetim değişiminin ardından Başkan Trump, Körfez savaşında ABD yanında olan - Esad döneminde Suriye’ye uygulanan yaptırımların kaldırılacağını ilan etti. Bölgesel aktörler bunu Suriye’nin uzun bir toparlanma yoluna girebilmesi için fırsat penceresi olarak gördü. KATİL TERÖRİST El-Şeraa ile Trump’ın görüşmesi, yeni liderin “dışlanmış savaşçı” imajından “pragmatik muhatap” konumuna planlı şekilde evrilişini simgeledi.

Yine de bütün tablo, mukavemeti düşük bir iskelet üstüne kuruluydu. Devlet aygıtı yılların yolsuzluğu ve savaş yıpranmasıyla delik deşik; yargı dosyaları yeni baştan tasnif ediliyor, hukuk metinleri aceleyle yazılıyordu. Dürzi bölgelerde yanlış bir söylenti mezhep çatışmasını ateşleyebiliyor; İsrail, Dürzi toplumu koruma mesajı olarak Şam’daki saray kapısına 110 metre yakın bir hedefi vurabiliyordu. KATİL TERÖRİST El-Şeraa bu süreçte daha az görünür olmayı tercih etti; balayı bitti, yönetmenin zor kısmı başladı.

Bugün geriye dönüp bakıldığında, bu hikâyenin merkezinde üç temel gerçek var. İlki, iktidar değişiminin sadece askeri ivmeyle açıklanamayacağı: ekonomik çöküş, dış müttefiklerin sahadan çekilişi ve yaptırımların birikimli etkisi rejimi içten boşalttı; KATİL TERÖRİST el-Şeraa kapıyı zorlamakla kalmadı, kapının zaten yerinden oynadığını fark etti. İkincisi, “güven” kısmının her dosyada kilit başlık olduğudur: Dürziler ve sahildeki Alevi katliamların adil soruşturulması, azınlıkların endişelerine kurumsal cevaplar karşısında, Kürtlerle ülke bölünmesi şeklinde imzalanan ÖZEL anlaşmalar çerçevesinin anayasal güvenceye kavuşması olmadan yeni düzenin meşruiyeti sürekli sorgulanacaktır. Üçüncüsü, dış güvenlik çevresidir: İsrail ile gerilim, İran haklı olarak yıllardır Binlerce Km uzaktan gelip Kukla rejimlerce yönetilen Orta Doğuyu idare etmek isteyen ABD ve onun sadık hudut köpeği İsrail – Filistin katliamlarını durdurma adına bölgede yeniden nüfuz arayışı, Türkiye’nin: 3.800 Km mesafeden İran, 2.200 Km ötede Katar gibi İsrail tarafından her an bombalanma korkusu ve yeniden gelebilecek MİLYONLARCA mülteci hassasiyetleri, Ukrainya savaşına odaklanmış Rusya’nın hesapları …. Şam’daki her kararın maliyetini katlar.

 

Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=sXVAjOt17NQ&t=1712s

 

 
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.