Mersin escort Bodrum escort Bursa escort

Tuzla russian escort Alanya russian escort Kayseri russian escort Antalya russian escort Diyarbakır russian escort Anadolu yakası russian escort Adana russian escort Ataşehir russian escort Şirinevler russian escort Beylikdüzü russian escort Halkalı russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Samsun russian escort Avcılar russian escort Pendik russian escort Beylikdüzü russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Mersin russian escort Avrupa yakası russian escort Kocaeli russian escort Bodrum russian escort Bakırköy russian escort Kadıköy russian escort İzmir russian escort bayan Beşiktaş russian escort Eskişehir russian escort Bursa russian escort Şişli russian escort Şişli russian escort russian escort İzmir Gaziantep russian escort Ankara russian escort Denizli russian escort Samsun escort kızlar Malatya russian escort İzmir russian escorts Samsun russian escort

Guymak
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Kitabizade Sabri Öztürk
Köşe Yazarı
Kitabizade Sabri Öztürk
 

Komşumuzu tanıyalım

          Tanımadığımız Komşumuz için UTANMALIYIZ Türkler ile İranlılar, yalnızca coğrafi komşulukla sınırlı olmayan, derin tarihsel bağlarla örülmüş bir geçmişe sahiptir. Bu iki kadim millet, avrupa karanlık çağdayken 1.300 yıldır aynı coğrafyada yan yana yaşamış, kimi zaman savaşmış, kimi zaman da birbirini besleyen büyük medeniyetler kurmuştur. Ortak kültürel zemin; edebiyattan müziğe, mimariden mutfağa kadar birçok alanda kendini göstermiştir. Farsça, uzun süre Türk saraylarında edebi dil olarak kullanılmış; Mevlana, Sadi ve Hafız gibi isimler her iki halkın ortak manevi mirasına yön vermiştir. Aynı şekilde İran’ı yol geçen hanı yapan, 1.300 sene boyunca orda kurdukları devletlerle Türklerin destanları, İran mitolojisiyle iç içe geçmiştir. Soy olarak da Oğuz-Türkmen boylarının İran topraklarına yerleşmesiyle aradaki bağlar güçlenmiştir.  Şii inancının Azerbaycan bölgesindeki Erdebil'de etkili olan Oğuz-Türkmen boylarından Safeviyye tarikat şeyhi Safiyyüddin Erdebilî  döneminde Safaviler Anadolu'ya yayılması, mezhebi ilişkileri de tarih boyunca etkilemesi dahil, Türk-İran halklarının geçmişten günümüze taşıdığı bu köklü birlikteliği inceleyen önemli kitaplar. 1: Ancient, Mediaeval and Modern Iran – Homa Katouzian Homa Katouzian’ın “Eski, ortaçağ ve Modern İran” adlı eseri, İran tarihine benzersiz bir sosyo-politik ve teorik perspektiften bakar. Yazar, klasik tarih anlatımından uzaklaşarak, İran'ın sık sık otoriter rejimlerle dolu, Türkler tarafından 1.300 yıl yıkılma ve yeniden yapılanma döngüsüne vurgu yapar. Antik Pers Dönemi ve Siyasal Yapı Ahameniş İmparatorluğu’nu İran tarihindeki merkeziyetçi otoriterliğin ilk büyük tezahürü olarak ele alır. Perslerin, Medlerden aldıkları mirasla, çok uluslu ama merkezi bir idareyle dünyanın en geniş imparatorluklarından birini kurmaları, bu modelin sonraki dönemlere etkisini açıklar. Sürekliliği olmayan anayasal yapılar, güçlü bir liderin etrafında yoğunlaşan otoriterliğinde  parlak uygarlık unsurları kadar, iç istikrarsızlıkları ve saray entrikaları dönemine vurgu yapılır. Ortaçağ’da Keyfilik, Sürekliliğini Kaybetmiş Kurumlar, 651 yılına kadar hüküm süren Pers Sasani dönemi sonrası, Gazneli, Büyük Selçuklu, Kirman Selçukluları, Harzemşahlar, İlhanlılar, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safaviler, Afşariler ve 1925 te son bulan Kaçarlar  Türk devletleri aralıksız 1.300 yıl hüküm sürdüğü İran’ın politik düzlemde yaşanan büyük bir kopukluğu, sivil toplumun zayıflığı ve hukukun keyfiliğiyle ilişkilendirirken, her yeni hanedanlık, eski kurumların sürekliliğini sağlayamamış, sıfırdan başlayan bir yapılanmayla yola çıkmıştır. Bu da İran tarihinin daima devrimci fakat kalıcılığı olmayan bir siyasallıkla şekillendiğini gösterir. Yazar kitabının son bölümünde: Modern Çağa Geçiş ve 20. Yüzyıl İran’ı, Son Türk Kaçar Hanedanı’ndan Pehlevilere, oradan da 1979 Devrimi'ne kadar gelen süreçte, modernleşme sancılarını, Anayasacılık hareketleri, petrol siyaseti ve yabancı müdahaleleri detaylı incelenirken öncekiler gibi "keyfi otoriterlik" sarmalından kurtulamamış toplumun şekillendirdiği muhalefet hareketleri, sonunda devrimle neticelenmiş; ancak devrim sonrası yapı da aynı keyfiliğe köle oluşunu vurgular. 2: A History of Iran: Empire of the Mind – Michael Axworthy İmparatorluk aklı kitabı, İran tarihini sadece siyasal olaylar dizisi olarak değil, aynı zamanda entelektüel ve kültürel bir birikimin mirası olarak yorumlar. Antik Pers İmparatorluğu'ndan günümüze kadar uzanan süreci; düşünsel, dinsel ve toplumsal dönüşümler çerçevesinde incelerken İran tarihini icat ettikleri bir satranç “zihin imparatorluğu” olarak tanımlar. Yani fiziksel sınırlarından öte, İran’ı şekillendiren fikirlerin, mitolojilerin, dini doktrinlerin ve edebi geleneklerin gücünü ön plana çıkarır. Antik İran ve Kültürel Temellerinde, Ahameniş İmparatorluğu’nu yalnızca bir askeri ya da siyasal başarı değil, kültürel bir paradigma olarak ele alır. Zerdüştlük inancı, Perslerin adalet, hakikat ve düzen temelli yönetim anlayışıyla birleşerek güçlü bir kültürel miras oluşturmuştur. Bu kültürel yapı, yalnızca İran sınırlarında değil, Yunanistan’dan Hindistan’a kadar birçok bölgeyi etkilemiştir.  İskender’in istilasını, Sasani medeniyetinin yükselişini ve İslam’ın İran’a girişini yalnızca askeri olaylar değil, büyük düşünsel kırılmalar olarak tanımlar ve o dönemde Felsefe ve Tasavvufun Yükselişi, İslam sonrası İran tarihinde özellikle kültürel ve entelektüel gelişmelerle İran, Abbasi hilafeti döneminde İslam dünyasının entelektüel merkezi haline geldiğini Safevî dönemiyle zirveye ulaşan şiir, sanat ve mimari gelenek Farabi, İbn Sina ve Gazali gibi düşünürlerin mirası, Batı felsefesini de etkilemiştir. İran, Devrim ve Entelektüel Çatışmalar, 19. ve 20. yüzyılda İran'ın Batı'yla artan ilişkileri çerçevesinde modernleşme, reform ve devrim süreçlerini irdeler. Son Türk devleti Kaçarların zayıf yönetimi, yerine getirtilen Pehlevi otoriter modernizmi ve nihayetinde 1979 İslam devrimleri fikirlerin çarpışması olarak değerlendirir:  Batılı seküler düşünce ile Şii İslam geleneği arasındaki gerilim, İran'ın modern tarihini biçimlendiren temel dinamiklerden biridir.  Kitap: İran tarihini yalnızca hanedanlıklar ve savaşlar üzerinden değil, o tarih boyunca şekillenen fikirlerin izini sürerek, fiziksel sınırları aşan bir İran’ı anlatan kitap, Şairlerin, düşünürlerin ve ruhani önderlerin kurduğu bu imparatorluk, İran tarihine farklı bir derinlik kazandırır. 3: Shah of Shahs – Ryszard Kapuściński Şahen Şah, Polonyalı gazeteci yazar Ryszard Kapuściński’nin İran İslam Devrimi’ni gözlemlediği geleneksel tarih kitaplarından farklı olarak, bu eser daha çok edebi bir belgesel niteliği taşır. Yazar, 1979 devriminden hemen önce İran’a gelmiş ve Şah rejiminin son günlerini bizzat gözlemlemiş, iktidarı ve Baskıcı Devlet Aygıtı Rıza Pehlevi’nin otoriter yönetimini analiz ederken, Batılılaşma arzusunu, modernleşmeyi zorla empoze eden baskıcı yöntemlerle halkın ruhundan kopmuş SAVAK adlı gizli polis teşkilatının halk üzerindeki korku iklimi ile bir yönetimin çöküşe sürüklendiğini izahlar. İran devrimi bir anda patlak veren bir ayaklanma değil. Halkın Sessiz Direnişi ve Devrimin Ayak Sesleri, uzun yıllar boyunca biriken öfkenin ve dışlanmışlığın sonucu toplumun bastırılmış hafızasını ortaya koyarken, Camilerde toplanan halk, gizlice dağıtılan bildiriler ve din adamlarının vaazları; devrimin manevi alt yapısını oluşturuşunu, devrimin nasıl geliştiğini, aynı zamanda Şah rejiminin çözülüşünü sadece siyasal değil, varoluşsal bir çöküş, trajedi olarak ele alırken, İran Devrimi’ni anlamak sadece iktidarın değişimi değil, kolektif bir uyanış olarak resmedilir.   4. American Coup and the Roots of Middle East Terror – Stephen Kinzer Şahın adamları kitabı, 1953’te İran Başbakanı Muhammed Musaddık’a karşı düzenlenen CIA destekli darbenin yalnızca İran değil, tüm Orta Doğu üzerindeki anti-Amerikancılığın ve radikal hareketlerin zeminini nasıl hazırladığını uzun vadeli etkilerini analiz eder.  İran’ın petrol kaynaklarını millileştiren ve Batı'nın tepkisini çeken karizmatik lider Musaddık’ın girişimi, Britanya’nın tepkisini çekmiş ve ABD’yi de yanına alarak İran’da rejimi değiştirme planlarına yol açmıştır. Operasyon Ajax - Darbesinde CIA'nin Rolü gizli planda, İngiliz Askeri İstihbaratı MI6 işbirliğiyle, sokak isyanlarının organize edilmesinden medya manipülasyonlarına kadar her aşamayı belgelerle anlatırken, Şah Rıza Pehlevi başta darbe konusunda kararsızken, ABD’nin baskısıyla geri döner ve Musaddık tutuklar.  Darbenin Sonuçları ve Orta Doğu’ya Etkileri ile halkın ABD’ye olan güveni kırılır ve radikal hareketlerin güç kazanmasına yol açar. Bu durum, 1979’daki İran İslam Devrimi’nin de zeminini hazırlarken olayın günümüzdeki jeopolitik sonuçlarına da ışık tutan Kitap, emperyal müdahalelerin yerel demokrasiye nasıl zarar verdiğini ve terör, radikalizm gibi sorunların nasıl beslendiğini gösterir.  

Komşumuzu tanıyalım

 

 

 

 

 

Tanımadığımız Komşumuz için UTANMALIYIZ

Türkler ile İranlılar, yalnızca coğrafi komşulukla sınırlı olmayan, derin tarihsel bağlarla örülmüş bir geçmişe sahiptir. Bu iki kadim millet, avrupa karanlık çağdayken 1.300 yıldır aynı coğrafyada yan yana yaşamış, kimi zaman savaşmış, kimi zaman da birbirini besleyen büyük medeniyetler kurmuştur. Ortak kültürel zemin; edebiyattan müziğe, mimariden mutfağa kadar birçok alanda kendini göstermiştir. Farsça, uzun süre Türk saraylarında edebi dil olarak kullanılmış; Mevlana, Sadi ve Hafız gibi isimler her iki halkın ortak manevi mirasına yön vermiştir.

Aynı şekilde İran’ı yol geçen hanı yapan, 1.300 sene boyunca orda kurdukları devletlerle Türklerin destanları, İran mitolojisiyle iç içe geçmiştir. Soy olarak da Oğuz-Türkmen boylarının İran topraklarına yerleşmesiyle aradaki bağlar güçlenmiştir.  Şii inancının Azerbaycan bölgesindeki Erdebil'de etkili olan Oğuz-Türkmen boylarından Safeviyye tarikat şeyhi Safiyyüddin Erdebilî  döneminde Safaviler Anadolu'ya yayılması, mezhebi ilişkileri de tarih boyunca etkilemesi dahil, Türk-İran halklarının geçmişten günümüze taşıdığı bu köklü birlikteliği inceleyen önemli kitaplar.

1: Ancient, Mediaeval and Modern Iran – Homa Katouzian

Homa Katouzian’ın “Eski, ortaçağ ve Modern İran” adlı eseri, İran tarihine benzersiz bir sosyo-politik ve teorik perspektiften bakar. Yazar, klasik tarih anlatımından uzaklaşarak, İran'ın sık sık otoriter rejimlerle dolu, Türkler tarafından 1.300 yıl yıkılma ve yeniden yapılanma döngüsüne vurgu yapar.

Antik Pers Dönemi ve Siyasal Yapı Ahameniş İmparatorluğu’nu İran tarihindeki merkeziyetçi otoriterliğin ilk büyük tezahürü olarak ele alır. Perslerin, Medlerden aldıkları mirasla, çok uluslu ama merkezi bir idareyle dünyanın en geniş imparatorluklarından birini kurmaları, bu modelin sonraki dönemlere etkisini açıklar. Sürekliliği olmayan anayasal yapılar, güçlü bir liderin etrafında yoğunlaşan otoriterliğinde  parlak uygarlık unsurları kadar, iç istikrarsızlıkları ve saray entrikaları dönemine vurgu yapılır.

Ortaçağ’da Keyfilik, Sürekliliğini Kaybetmiş Kurumlar, 651 yılına kadar hüküm süren Pers Sasani dönemi sonrası, Gazneli, Büyük Selçuklu, Kirman Selçukluları, Harzemşahlar, İlhanlılar, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safaviler, Afşariler ve 1925 te son bulan Kaçarlar  Türk devletleri aralıksız 1.300 yıl hüküm sürdüğü İran’ın politik düzlemde yaşanan büyük bir kopukluğu, sivil toplumun zayıflığı ve hukukun keyfiliğiyle ilişkilendirirken, her yeni hanedanlık, eski kurumların sürekliliğini sağlayamamış, sıfırdan başlayan bir yapılanmayla yola çıkmıştır. Bu da İran tarihinin daima devrimci fakat kalıcılığı olmayan bir siyasallıkla şekillendiğini gösterir.

Yazar kitabının son bölümünde: Modern Çağa Geçiş ve 20. Yüzyıl İran’ı, Son Türk Kaçar Hanedanı’ndan Pehlevilere, oradan da 1979 Devrimi'ne kadar gelen süreçte, modernleşme sancılarını, Anayasacılık hareketleri, petrol siyaseti ve yabancı müdahaleleri detaylı incelenirken öncekiler gibi "keyfi otoriterlik" sarmalından kurtulamamış toplumun şekillendirdiği muhalefet hareketleri, sonunda devrimle neticelenmiş; ancak devrim sonrası yapı da aynı keyfiliğe köle oluşunu vurgular.

2: A History of Iran: Empire of the Mind – Michael Axworthy

İmparatorluk aklı kitabı, İran tarihini sadece siyasal olaylar dizisi olarak değil, aynı zamanda entelektüel ve kültürel bir birikimin mirası olarak yorumlar. Antik Pers İmparatorluğu'ndan günümüze kadar uzanan süreci; düşünsel, dinsel ve toplumsal dönüşümler çerçevesinde incelerken İran tarihini icat ettikleri bir satranç “zihin imparatorluğu” olarak tanımlar. Yani fiziksel sınırlarından öte, İran’ı şekillendiren fikirlerin, mitolojilerin, dini doktrinlerin ve edebi geleneklerin gücünü ön plana çıkarır.

Antik İran ve Kültürel Temellerinde, Ahameniş İmparatorluğu’nu yalnızca bir askeri ya da siyasal başarı değil, kültürel bir paradigma olarak ele alır. Zerdüştlük inancı, Perslerin adalet, hakikat ve düzen temelli yönetim anlayışıyla birleşerek güçlü bir kültürel miras oluşturmuştur. Bu kültürel yapı, yalnızca İran sınırlarında değil, Yunanistan’dan Hindistan’a kadar birçok bölgeyi etkilemiştir.  İskender’in istilasını, Sasani medeniyetinin yükselişini ve İslam’ın İran’a girişini yalnızca askeri olaylar değil, büyük düşünsel kırılmalar olarak tanımlar ve o dönemde Felsefe ve Tasavvufun Yükselişi, İslam sonrası İran tarihinde özellikle kültürel ve entelektüel gelişmelerle İran, Abbasi hilafeti döneminde İslam dünyasının entelektüel merkezi haline geldiğini Safevî dönemiyle zirveye ulaşan şiir, sanat ve mimari gelenek Farabi, İbn Sina ve Gazali gibi düşünürlerin mirası, Batı felsefesini de etkilemiştir.

İran, Devrim ve Entelektüel Çatışmalar, 19. ve 20. yüzyılda İran'ın Batı'yla artan ilişkileri çerçevesinde modernleşme, reform ve devrim süreçlerini irdeler. Son Türk devleti Kaçarların zayıf yönetimi, yerine getirtilen Pehlevi otoriter modernizmi ve nihayetinde 1979 İslam devrimleri fikirlerin çarpışması olarak değerlendirir:  Batılı seküler düşünce ile Şii İslam geleneği arasındaki gerilim, İran'ın modern tarihini biçimlendiren temel dinamiklerden biridir.  Kitap: İran tarihini yalnızca hanedanlıklar ve savaşlar üzerinden değil, o tarih boyunca şekillenen fikirlerin izini sürerek, fiziksel sınırları aşan bir İran’ı anlatan kitap, Şairlerin, düşünürlerin ve ruhani önderlerin kurduğu bu imparatorluk, İran tarihine farklı bir derinlik kazandırır.

3: Shah of Shahs – Ryszard Kapuściński

Şahen Şah, Polonyalı gazeteci yazar Ryszard Kapuściński’nin İran İslam Devrimi’ni gözlemlediği geleneksel tarih kitaplarından farklı olarak, bu eser daha çok edebi bir belgesel niteliği taşır. Yazar, 1979 devriminden hemen önce İran’a gelmiş ve Şah rejiminin son günlerini bizzat gözlemlemiş, iktidarı ve Baskıcı Devlet Aygıtı Rıza Pehlevi’nin otoriter yönetimini analiz ederken, Batılılaşma arzusunu, modernleşmeyi zorla empoze eden baskıcı yöntemlerle halkın ruhundan kopmuş SAVAK adlı gizli polis teşkilatının halk üzerindeki korku iklimi ile bir yönetimin çöküşe sürüklendiğini izahlar.

İran devrimi bir anda patlak veren bir ayaklanma değil. Halkın Sessiz Direnişi ve Devrimin Ayak Sesleri, uzun yıllar boyunca biriken öfkenin ve dışlanmışlığın sonucu toplumun bastırılmış hafızasını ortaya koyarken, Camilerde toplanan halk, gizlice dağıtılan bildiriler ve din adamlarının vaazları; devrimin manevi alt yapısını oluşturuşunu, devrimin nasıl geliştiğini, aynı zamanda Şah rejiminin çözülüşünü sadece siyasal değil, varoluşsal bir çöküş, trajedi olarak ele alırken, İran Devrimi’ni anlamak sadece iktidarın değişimi değil, kolektif bir uyanış olarak resmedilir.

 

4. American Coup and the Roots of Middle East Terror – Stephen Kinzer

Şahın adamları kitabı, 1953’te İran Başbakanı Muhammed Musaddık’a karşı düzenlenen CIA destekli darbenin yalnızca İran değil, tüm Orta Doğu üzerindeki anti-Amerikancılığın ve radikal hareketlerin zeminini nasıl hazırladığını uzun vadeli etkilerini analiz eder.  İran’ın petrol kaynaklarını millileştiren ve Batı'nın tepkisini çeken karizmatik lider Musaddık’ın girişimi, Britanya’nın tepkisini çekmiş ve ABD’yi de yanına alarak İran’da rejimi değiştirme planlarına yol açmıştır.

Operasyon Ajax - Darbesinde CIA'nin Rolü gizli planda, İngiliz Askeri İstihbaratı MI6 işbirliğiyle, sokak isyanlarının organize edilmesinden medya manipülasyonlarına kadar her aşamayı belgelerle anlatırken, Şah Rıza Pehlevi başta darbe konusunda kararsızken, ABD’nin baskısıyla geri döner ve Musaddık tutuklar.  Darbenin Sonuçları ve Orta Doğu’ya Etkileri ile halkın ABD’ye olan güveni kırılır ve radikal hareketlerin güç kazanmasına yol açar. Bu durum, 1979’daki İran İslam Devrimi’nin de zeminini hazırlarken olayın günümüzdeki jeopolitik sonuçlarına da ışık tutan Kitap, emperyal müdahalelerin yerel demokrasiye nasıl zarar verdiğini ve terör, radikalizm gibi sorunların nasıl beslendiğini gösterir.

 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.