Komşu Yunanistana Euro Tuzağı, SYRIZA İhaneti ve AB’nin Yüzü
Yunanistan ekonomisinin son kırk yılı, Avrupa Birliği üyeliğiyle birlikte gelen umutlarla başlayıp büyük krizlerle devam eden dramatik bir dönüşüm süreci olarak özetlenebilir. 1981 Andreas Papandreou liderliğinde iktidara gelen PASOK, sosyalist söylemlerle halktan büyük destek aldı. NATO’yu ve AET - Avrupa Ekonomik Topluluğu'nu eleştiren Papandreou, iktidara gelir gelmez bu çizgisini terk ederek içeriden reform iddiasıyla sistemin bir parçası oldu. Ancak bu süreçte kamu harcamaları hızla artırıldı, sosyal yardımlar genişletildi, emekli maaşları yükseltildi. Bu harcamaların finansmanı ise büyük oranda dış borçla sağlandı.
AET’den gelen kredi fonları altyapı projelerine aktarıldı, tüketim çılgınlığı yaşandı. Ancak bu kaynaklar büyük ölçüde verimsiz ve yolsuzlukla iç içe geçmiş projelere harcandı. Tipik bir Orta Doğu ülkesi alışkanlığı ile Rüşvetin olağanlaştığı bu dönemde, halkın refahı kısa süreli ve yapay bir balona dönüştü. 1989 patlayan Koskotas skandalı ile PASOK ağır bir darbe aldı. $ 200 milyonluk yolsuzlukla Papandreou istifa etmek zorunda kaldı ve Yunan halkının sosyalist umudu ilk defa yıkıldı.
1990 sağcı Yeni Demokrasi Partisi iktidara gelerek neoliberal dönüşümü başlattı. Kamu işletmeleri özelleştirildi, işçi hakları tırpanlandı, reel ücretler baskılandı. 1992 Maastricht Antlaşması ile Avrupa Para Birliği süreci başladı. Ancak Yunanistan’ın bütçe açığı, kamu borcu ve enflasyon verileri € kriterlerinin çok üzerindeydi. Buna rağmen, yapılan muhasebe hileleriyle borçlar gizlendi ve 2001’de ülke Euro’ya geçti.
Euro’nun ilk yıllarında faizlerin düşmesiyle birlikte kredi patlaması yaşandı. Özellikle 2004 Atina Olimpiyatları için yapılan €13 milyarlık devasa harcamalar, ülkenin borç yükünü daha da artırdı. Tıpkı günümüz Türkiyesi gibi Yunanistan, üretim yerine tüketime dayalı bir yapıya dönüştü. Alman bankaları kredi verdi, Yunanistan bu kredilerle yine Alman malları satın aldı. Bu durum, sömüren-sömürülen - Fazlasıyla ithalat – cılız ihracaat politakası olan mevcut Türkiye dengesizliği gibi gözler önüne serdi.
Bizde TEĞET geçtiği sanılan 2008 küresel krizinin ardından 2009'da yeni seçilen PASOK hükümeti, bütçe açığının açıklanandan iki kat fazla olduğunu duyurdu. Bu açıklama piyasaları sarstı. Faizler fırladı, ülke iflasın eşiğine geldi. Avrupa Birliği, IMF ve Avrupa Merkez Bankası’ndan oluşan Troyka - Üçlü, kurtarma paketi karşılığında çok ağır kemer sıkma politikaları dayattı: Kamu harcamaları %30 kesildi, asgari ücret ve emekli maaşları düşürüldü, kamu çalışanları işten atıldı, vergiler artırıldı. Sonuç olarak Tıpkı günümüz Türkiye benzeri - işsizlik %27’ye, genç işsizliği %60’a ulaştı; intihar oranları yükseldi, yoksulluk derinleşti.
2011’de başlayan Öfkeliler Hareketi, halkın bu tabloya tepkisini sokaklara taşıdı. Ancak baskılar artarken halkın umudu 2015’te iktidara gelen RADİKAL SOL - SYRIZA oldu. Alexis Tsipras liderliğinde Troyka’ya karşı kampanya yürüten parti, halkın büyük desteğini aldı. Maliye Bakanı Yanis Varoufakis, Avrupa turuna çıkarak borcun yapılandırılmasını savundu. Ancak Haziran 2015’te Troyka yeni kemer sıkma taleplerinde ısrar edince hükümet referanduma gitti. Halk, %61’le bu programlara “HAYIR” dedi.
Ne var ki bu demokratik irade kısa sürede bastırıldı. Çipras, referandumun hemen ardından, reddedilenin bile daha ağır bir kemer sıkma programını imzaladı. Varoufakis istifa etti. Bu karar bir ihanet olarak değerlendirildi. SYRIZA içinden ayrılan isimler yeni partiler kurmaya çalıştı. Radikal sol, halkın iradesini koruyacak cesareti gösterememişti. Avrupa’nın şantajı ve eurodan atılma korkusu, iktidarı teslim olmaya zorladı.
2018’de kurtarma programları sona erse de, Yunanistan gerçek anlamda ekonomik bağımsızlığına kavuşamadı. Bugün hâlâ ağır bir borç yükü ve zayıf sosyal yapı ile baş etmeye çalışıyor. Bu deneyim, Büyük Balık küçük balığı yutar misali – Almanya partonluğundaki Avrupa Birliği sisteminin MERKEZ Berlin ile Taşralı ÇEVRE Atina ilişkilerinde çevre ülkeler için nasıl bir tuzak oluşturduğunu ve sistemin değiştirilemeyeceğini gösteren önemli bir ders olarak tarihe geçTİ.
Benzer süreçte Türkiyede HIRSIZ VAAAAAR diye bağırırcasına: Kullanmadığımız hava limanları, geçmediğimiz yollar – köprüler, yatmadığımız hastaneler gibi LONDRA mahklemelerince ÖDEME MECBURİYETLİ – tümü ahlaksızca - YANDAŞLARA SOYGUN denen Yap İşlet Devret saçmalığından kaynaklanan 2011–2024 tarihlerinde – YILLIK akümülativ zarar şeklinde büyüyen kredi borçları: 2011 - 11.397, 2012 – 11.341, 2013 - 12, 550, 2014 – 12.456, 2015 – 12. 723, 2016 – 12. 445, 2017 – 10.485, 2018 – 12.392, 2019 – 12.794, 2020 - 12.011, 2021 – 14. 279, 2022 – 12.112, 2023 – 13.891 ve 2024 yılı için $ 12.275 MİLYAR olarak dünya tarihinde İLK olma şerefine layık görüldü.
Derleme kaynağı: https://www.youtube.com/watch?v=z_EXJbVp7jQ&t=1s