ABD Kongresi CRS Raporunda Türkiye
Bugün Amerika Birleşik Devletleri’nde çok önemli bir rapor yayınlandı. CRS – Congressional Research Service yani Kongre Araştırma Servisi. Bu kurum, Amerikan Kongresi’nin bilgi ve analiz merkezi olarak çalışıyor. Her yasama dönemi öncesinde kongre üyelerine, gündeme alınacak konular hakkında derinlemesine raporlar sunuyor. Türkiye ile ilgili yeni rapor, bu kapsamda ilk kez yayımlandı. CRS, “partilerüstü” (nonpartisan) bir statüye sahip; yani sadece bilgilendirme amacı taşıyor, tarafsız analiz üretmeye çalışıyor. Ancak yaptığı değerlendirmeler, Amerikan çıkarlarını ve devlet aklını merkeze alan, dolayısıyla etkisi yüksek raporlar olarak kabul ediliyor.
Raporda Öne Çıkan Başlıklar
Raporun ana ekseni NATO, F-35 ve CAATSA yaptırımları üzerinden şekilleniyor. Metin, Trump dönemiyle Biden dönemi arasındaki yaklaşım farkına özellikle vurgu yapıyor. Trump döneminde Erdoğan–Trump ilişkisi “dünyadaki liderler arasında en yakın ilişki” olarak tanımlanırken, Biden döneminde ilişkilerin “buzdolabına kaldırıldığı” ifadesi kullanılıyor.
Raporda dikkat çeken yeni bir kavram var: Türkiye, ilk kez “swing state” yani “salıncak devlet” olarak tanımlanıyor. Bu kavram, Amerikan seçim sisteminde kararsız eyaletleri nitelemek için kullanılır. Yani, öngörülemez; dönemsel çıkar, koşul ve faydaya göre tutum belirleyen, pragmatik davranan aktör. Bu benzetme Türkiye için de geçerli görülüyor: “Yerli ve milli” söylemle içeride farklı bir imaj yaratırken, dış politikada konjonktürel olarak sıkça yön değiştiren, çok eksenli bir ülke profili çiziliyor.
Stratejik Dosyalar: F-35, F-16, S-400 ve NATO
Rapora göre Türkiye, 1952’den bu yana NATO üyesi olmasına rağmen ilişkilerde, SALINCAK misali ciddi “gelgitler” yaşanıyor.
F-35 programı ve S-400 krizi, iki ülke arasındaki stratejik güvenin en büyük kırılma noktaları.
Türkiye’nin F-16 modernizasyon talebi, yazılım güncellemesi ve mühimmat entegrasyonu gibi teknik gerekçelerle halen tartışmalı.
Başlangıçta $ 23 milyar dolarlık olarak planlanan F-16 paketi, Türkiye’nin NATO İSTEĞİ DIŞINDA düşman ülke sistemlerine yönelmesi nedeniyle üçte birine - $ 7 milyara düşürüldü.
Raporda ayrıca NATO’nun savunma harcamalarının GSYH’nin %5’ine çıkarılması önerisine sadece Türkiye’nin destek verdiği belirtiliyor. Bu, Ankara’nın NATO içindeki yük paylaşımı konusundaki istekliliğine dair olumlu bir not olarak yer alırken YİNEDE GÜVENİLMEZ olduğu vurgulanıyor.
İç Politika ve Demokrasi Başlığı
Raporun bir diğer bölümü Türkiye’nin iç politikasına ayrılmış.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 22 yıllık iktidar döneminde, özellikle 2025 yılında muhalefet üzerindeki baskının arttığına dikkat çekiliyor.
, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması,
, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yönelik davalar,
, 500’den fazla CHP’li SEÇİLMİŞ yönetici ve belediye başkanının gözaltına alınması,
Amerikan Kongresi tarafından “ÇOĞU DELİLSİZ siyasi hamleler” olarak yorumlanıyor.
YENİDEN Kürt S’açılımı meselesinde, ana hatlarıyla ABD Müttefiki İsrail’e Orta Doğu politikaları için, gelecektede yardımcı olabilecek - Kuzay Irak benzeri, Suriyede Mutlaka yeni bir Kürt devleti kurulmasına geniş bir bölüm ayrılırken, Ekonomik boyutta ise Türkiye - ABD ticaret hacmi $ 43 milyar olarak verilmiş; bu, Türkiye’nin toplam ticaretinin %4,5’ine denk geliyor. Enerjide ise Türkiye’nin petrol ve doğalgazda %60’a varan oranlarda Rusya’ya bağımlı olduğu belirtiliyor.
Sonuç kısmında “Türkiye ile ilişkilerde dikkatli olunmalı, kaybedilmemeli – gerektiği gibi KULLANILMALI - ama ASLA güven duyulamaz” tespiti yer alıyor. Bu cümle, raporun özeti niteliğinde.
Tarihsel olarak bakıldığında benzer raporların Türkiye üzerinde somut etkiler yarattığı biliniyor:
- 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası uygulanan silah ambargosu,
- 2019 S-400 alımı sonrası devreye giren CAATSA yaptırımları,
- 2023 F-16 satışını bloke eden şartlı mekanizma gibi adımlar, CRS raporlarının ardından hayata geçirilmişti.
Bu nedenle, bugün yayımlanan yeni raporun Bekleyen Halk Bankası davası, AKePe yönetimi rüşvet rezaleti için Bülbül gibi öten Reza Sarraf, Sezgin Baran Korkmaz … ile ifşa edili Türkiye sırları …. paralelinde 3–6 ay sonrasında kararı verilirken, önemli siyasi sonuçlar doğurabileceği değerlendiriliyor.
23 yıldır bekleyen AKePe için 6 ay daha beklemek neki ?
ABD Kongresi CRS Raporunda Türkiye
Bugün Amerika Birleşik Devletleri’nde çok önemli bir rapor yayınlandı. CRS – Congressional Research Service yani Kongre Araştırma Servisi. Bu kurum, Amerikan Kongresi’nin bilgi ve analiz merkezi olarak çalışıyor. Her yasama dönemi öncesinde kongre üyelerine, gündeme alınacak konular hakkında derinlemesine raporlar sunuyor. Türkiye ile ilgili yeni rapor, bu kapsamda ilk kez yayımlandı. CRS, “partilerüstü” (nonpartisan) bir statüye sahip; yani sadece bilgilendirme amacı taşıyor, tarafsız analiz üretmeye çalışıyor. Ancak yaptığı değerlendirmeler, Amerikan çıkarlarını ve devlet aklını merkeze alan, dolayısıyla etkisi yüksek raporlar olarak kabul ediliyor.
Raporda Öne Çıkan Başlıklar
Raporun ana ekseni NATO, F-35 ve CAATSA yaptırımları üzerinden şekilleniyor. Metin, Trump dönemiyle Biden dönemi arasındaki yaklaşım farkına özellikle vurgu yapıyor. Trump döneminde Erdoğan–Trump ilişkisi “dünyadaki liderler arasında en yakın ilişki” olarak tanımlanırken, Biden döneminde ilişkilerin “buzdolabına kaldırıldığı” ifadesi kullanılıyor.
Raporda dikkat çeken yeni bir kavram var: Türkiye, ilk kez “swing state” yani “salıncak devlet” olarak tanımlanıyor. Bu kavram, Amerikan seçim sisteminde kararsız eyaletleri nitelemek için kullanılır. Yani, öngörülemez; dönemsel çıkar, koşul ve faydaya göre tutum belirleyen, pragmatik davranan aktör. Bu benzetme Türkiye için de geçerli görülüyor: “Yerli ve milli” söylemle içeride farklı bir imaj yaratırken, dış politikada konjonktürel olarak sıkça yön değiştiren, çok eksenli bir ülke profili çiziliyor.
Stratejik Dosyalar: F-35, F-16, S-400 ve NATO
Rapora göre Türkiye, 1952’den bu yana NATO üyesi olmasına rağmen ilişkilerde, SALINCAK misali ciddi “gelgitler” yaşanıyor.
F-35 programı ve S-400 krizi, iki ülke arasındaki stratejik güvenin en büyük kırılma noktaları.
Türkiye’nin F-16 modernizasyon talebi, yazılım güncellemesi ve mühimmat entegrasyonu gibi teknik gerekçelerle halen tartışmalı.
Başlangıçta $ 23 milyar dolarlık olarak planlanan F-16 paketi, Türkiye’nin NATO İSTEĞİ DIŞINDA düşman ülke sistemlerine yönelmesi nedeniyle üçte birine - $ 7 milyara düşürüldü.
Raporda ayrıca NATO’nun savunma harcamalarının GSYH’nin %5’ine çıkarılması önerisine sadece Türkiye’nin destek verdiği belirtiliyor. Bu, Ankara’nın NATO içindeki yük paylaşımı konusundaki istekliliğine dair olumlu bir not olarak yer alırken YİNEDE GÜVENİLMEZ olduğu vurgulanıyor.
İç Politika ve Demokrasi Başlığı
Raporun bir diğer bölümü Türkiye’nin iç politikasına ayrılmış.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 22 yıllık iktidar döneminde, özellikle 2025 yılında muhalefet üzerindeki baskının arttığına dikkat çekiliyor.
, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması,
, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yönelik davalar,
, 500’den fazla CHP’li SEÇİLMİŞ yönetici ve belediye başkanının gözaltına alınması,
Amerikan Kongresi tarafından “ÇOĞU DELİLSİZ siyasi hamleler” olarak yorumlanıyor.
YENİDEN Kürt S’açılımı meselesinde, ana hatlarıyla ABD Müttefiki İsrail’e Orta Doğu politikaları için, gelecektede yardımcı olabilecek - Kuzay Irak benzeri, Suriyede Mutlaka yeni bir Kürt devleti kurulmasına geniş bir bölüm ayrılırken, Ekonomik boyutta ise Türkiye - ABD ticaret hacmi $ 43 milyar olarak verilmiş; bu, Türkiye’nin toplam ticaretinin %4,5’ine denk geliyor. Enerjide ise Türkiye’nin petrol ve doğalgazda %60’a varan oranlarda Rusya’ya bağımlı olduğu belirtiliyor.
Sonuç kısmında “Türkiye ile ilişkilerde dikkatli olunmalı, kaybedilmemeli – gerektiği gibi KULLANILMALI - ama ASLA güven duyulamaz” tespiti yer alıyor. Bu cümle, raporun özeti niteliğinde.
Tarihsel olarak bakıldığında benzer raporların Türkiye üzerinde somut etkiler yarattığı biliniyor:
- 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası uygulanan silah ambargosu,
- 2019 S-400 alımı sonrası devreye giren CAATSA yaptırımları,
- 2023 F-16 satışını bloke eden şartlı mekanizma gibi adımlar, CRS raporlarının ardından hayata geçirilmişti.
Bu nedenle, bugün yayımlanan yeni raporun Bekleyen Halk Bankası davası, AKePe yönetimi rüşvet rezaleti için Bülbül gibi öten Reza Sarraf, Sezgin Baran Korkmaz … ile ifşa edili Türkiye sırları …. paralelinde 3–6 ay sonrasında kararı verilirken, önemli siyasi sonuçlar doğurabileceği değerlendiriliyor.
23 yıldır bekleyen AKePe için 6 ay daha beklemek neki ?