DİN VE İNSANLIK SORGUSU
Bir Taşın Altında Saklı Tarih: Herşeyin başlangıcı 1994 yılında Şanlıurfa’nın Örencik köyünde, çiftçi Mahmut Yıldız’ın tarlasını sürerken sabana takılan bir taş parçası, insanlık tarihinin en köklü inanç ve uygarlık anlayışını sarsacak bir keşfin başlangıcı oldu. Daha sonra bu taşın, dünyanın bilinen en eski anıtsal yapılarından birine ait olduğu anlaşıldı: Göbekli Tepe.
Göbekli Tepe, M.Ö. 9600’lere tarihleniyor. Bu, insanlık tarihinin tarımın başlamasından ve şehir devletlerinin kurulmasından çok önce, avcı-toplayıcı bir toplumun devasa tapınaklar inşa ettiğini gösteriyor. O güne kadar kabul edilen “önce tarım, sonra din” sıralaması tersine dönmüş oluyordu.
Bu keşif, özellikle tek tanrılı dinlerin (Yahudilik, Hristiyanlık, İslam) kutsal metinlerde aktardığı insanlık tarihine dair kronolojiyi sorgulatmaya başladı.
Tek Tanrılı Dinlerin Zaman Çizelgesi ve Göbekli Tepe’nin Çarpıcı Etkisi
Kutsal Kitaplarda Anlatılan İnsanlık Başlangıcı sayılan Yahudi geleneğinde insanlık tarihi, Adem ve Havva ile başlar ve yaklaşık 6.000 yıl öncesine dayandırılır. Yine Hristiyanlık ve İslam da benzer şekilde insanlığın kökenini kutsal bir yaratılış hikâyesine bağlar. Bu kronolojiye göre, uygarlık ve ibadet anlayışı ilk insanlar ve onların nesilleriyle başlamıştır.
Göbekli Tepe’nin Gerçekleri
Arkeolojik veriler, Göbekli Tepe’nin M.Ö. 9600’lerde aktif olduğunu gösteriyor; bu, kutsal metinlerin öngördüğü tarihlerden 4.000-5.000 yıl daha eski ve burada bulunan hayvan figürleri, soyut semboller ve taş sütunlar, bir inanç sisteminin izlerini taşıyor. En önemlisi, bu inanç yapıları tarım devriminden önce yapılmış; bu da dinin tarımdan önce geldiğini gösteriyor. Bu durum, dinlerin kutsal metinlerindeki kronolojik anlatılarla bilimsel bulgular arasındaki farkı keskinleştiriyor.
Bilimsel ve Teolojik Tartışmalar
Arkeologların Yorumu:
Göbekli Tepe, insanlık tarihindeki “din önceliği” anlayışını kanıtlayan ilk büyük bulgu olarak görülüyor. Bu, dinin sadece toplumsal düzeni sağlayan bir kurum değil, aynı zamanda uygarlığın kurucu unsuru olabileceğini düşündürüyor.
Teologların Yorumu:
Bazı din âlimleri, Göbekli Tepe’nin tek tanrılı dinlerden bağımsız, çok tanrılı veya animist inanç sistemlerine ait olabileceğini savunuyor. Kimi ise bunu “insanlığın fıtratında inanç var” teziyle uyumlu görüyor.
Toplumda Oluşan Soru:
“Eğer insanlar tarım yapmadan önce tapınaklar inşa ettiyse, kutsal metinlerde anlatılan sıralama ve tarih nasıl açıklanmalı?”
Yapay Zekâ Çağında İnanç Sorgusu
Teknoloji geliştikçe, özellikle yapay zekâ (YZ), büyük veri analizi ve bilgi işleme kapasitesi sayesinde binlerce yılın metinlerini, arkeolojik verilerini ve astronomik kayıtlarını aynı anda karşılaştırabiliyor.
YZ’nin Sağladığı Olanaklar:
Kutsal metinlerdeki olayların tarihsel ve coğrafi analizini yapmak, Arkeolojik bulguları 3D modelleyerek geçmişin olası senaryolarını canlandırmak, Mitolojik hikâyelerin, gökyüzü olayları veya doğa olaylarıyla bağlantısını ortaya çıkarmak. Ancak bu gelişmeler, genç kuşaklarda çok temel bir soruyu tetikliyor: “Allah var mı?”
Gençlerin – Üniversite Öğrencilerinde İnanç ve Şüphe
Bugünün öğrencileri, internet ve sosyal medyanın sağladığı sınırsız bilgiye erişebiliyor. Göbekli Tepe gibi keşifler ve yapay zekânın sunduğu bilimsel açıklamalar, gençlerde şu tür sorulara yol açıyor:
- Dinin kökeni insan icadı mı, yoksa ilahi bir gerçeklik mi?
- Eğer kutsal metinlerdeki tarihler bilimsel bulgularla uyuşmuyorsa, hangisine güvenmeliyiz?
- Bilimsel açıklamalar arttıkça Tanrı’ya olan inanç azalır mı, yoksa derinleşir mi?
İnanç ve Bilim Arasındaki Köprü
Bu noktada önemli olan, bilimin Tanrı’yı kanıtlama veya reddetme amacı taşımadığını anlamaktır. Bilim, “nasıl” sorusuna; din ise “neden” sorusuna cevap verir.
- Bilim: Göbekli Tepe’nin hangi tarihte yapıldığını, hangi taşların kullanıldığını açıklar.
- Din: İnsanların neden tapınak inşa etme ihtiyacı hissettiğini sorgular.
Yapay Zekâ ile İnanç Geleceği
Önümüzdeki yıllarda yapay zekâ: Kutsal metinlerdeki tüm bilgileri analiz edip kronolojik uyumsuzlukları ortaya koyabilir. Tarih öncesi inançların ortak sembollerini çözebilir. İnsan beynindeki inanç eğilimlerini nörolojik olarak modelleyebilir. Bu, bazıları için Tanrı’nın varlığını sorgulatan; bazıları için ise “evrensel yaratıcı” fikrini güçlendiren bir süreç olabilir.
Gençler İçin Eleştirel Düşünme Rehberi
Lise düzeyinde yapılabilecek en sağlıklı şey, bilgiyi sorgularken hem bilimsel hem de felsefi bakış açısını korumaktır:
- Bilimsel Veriyi Anlamak: Arkeoloji, antropoloji ve tarihsel belgeler.
- Felsefi Perspektif: Anlam, amaç ve ahlak soruları.
- Teolojik Bilgi: Dinlerin kendi iç tutarlılığı ve yorum çeşitliliği.
Taşlar ve Kodlar Arasında İnsanlık
Göbekli Tepe’nin taşları ile yapay zekânın kodları arasında binlerce yıl var ama aynı ortak arayış: “Biz kimiz, nereden geldik, nereye gidiyoruz?”
Belki de mesele, Tanrı’nın varlığını kanıtlamak veya çürütmek değil; bu sorunun insan olmanın ayrılmaz bir parçası olduğunu kabul etmek.
Göbekli Tepe bize, inancın ve insan yaratıcılığının ne kadar eski olduğunu gösterdi. Yapay zekâ ise bu bilgileri birleştirip yeni sorular sormamıza yardımcı oluyor. Lise öğrencileri için önemli olan, bu sorulara tek yanıt aramak değil; farklı yanıtların neden var olduğunu, her yanıtın insanlık tarihine nasıl bir katkı yaptığını anlamaktır.