Kâbe’nin Kökenleri: Kutsallık, Tarih ve Tartışmalar
Bugün 1.8 milyar Müslüman için Kâbe, yeryüzünün en kutsal noktası, saf tektanrıcılığın simgesi ve ibadetlerin odak noktasıdır. Kur’an’a göre Hz. İbrahim ve oğlu İsmail, Kâbe’yi Allah’a ibadet amacıyla inşa etmişlerdir. Bu inanç, Bakara Suresi’nde belirtilerek Kâbe’nin İslam’da merkezi rolünü meşrulaştırır. Ancak bazı tarihî ve arkeolojik kaynaklar, bu anlatıyı sorgular.
İslam öncesi belgelerde Hz. İbrahim’in Mekke’ye gittiğine veya orada kutsal bir yapı inşa ettiğine dair bir bilgi yoktur. Tevrat ve İncil, onun Mezopotamya (Kuzey Irak ve Güneydoğu Anadolu) ve Kenan (İsrail) bölgesinde yaşadığını belirtir. Antik Yahudi ve Hristiyan metinlerde ne Kâbe’ye ne de Mekke’ye kutsiyet atfedilmiştir. Hatta erken dönem Hristiyan ve Yahudi hacıların Mekke’yi hiç anmaması, Kâbe’nin İbrahim ile ilişkilendirilmesine dair şüpheleri artırır.
İslam öncesi kaynaklar, Kâbe’nin başlangıçta Arap kabilelerinin çoktanrılı inançlarına hizmet eden bir putperest tapınağı olduğunu gösterir. İçinde 360 put bulunduğu ve bunların farklı kabile tanrılarını temsil ettiği, en meşhurunun ise Hubel adlı büyük tanrı olduğu ifade edilir. Ayrıca, bugün kutsal sayılan Hacerül-Esved’in (Kara Taş) o dönemde de ilahi güce sahip olduğuna inanılıyordu.
Bu bağlamda Hz. Muhammed’in Kâbe’yi tektanrıcılığın merkezi haline getirmesi, hem dinî hem de politik bir hamleydi. Çoktanrılı bir toplumda İslam’ı yaymak için ortak bir sembole ihtiyaç duyuluyordu. Mekke’nin fethi sonrası Hz. Muhammed, putları yıkarak Kâbe’yi yalnızca Allah’a adadı. Bu hareket, Arap kabilelerini birleştirmede etkili oldu ve aslında Hinu geleneği olan birçok şeyin daha sonra İslam’ın kutsal ritüelleri – tavaf, Safa-Merve arası koşu, Mina’da taş atma – eski geleneklerin İslami anlamlarla sürdürülmesiyle şekillendi.
Kâbe’nin tarihsel kökenine dair alternatif görüşler ise yüzyıllardır dolaşımda. Bunlardan biri, Kara Taş’ın Hinduizm’deki Şivling ile benzerliğidir. Şekil ve tapınma biçimleri açısından paralellikler kurulmakta, Kâbe’nin aslında eski bir Hindu tapınağı olduğu iddia edilmektedir. Bu görüşe göre, “Kâbe” ismi bile Tamil diline dayanabilir ve Hindu Tanrısı Şiva’ya adanmış Kabalishwaran Tapınağı ile bağlantılı olabilir. Makam-ı İbrahim’in sekizgen yapısı, Hindulardaki Brahma kaidesine benzetilir. Hac sırasında Kâbe etrafında yedi tur atılması da Hindu pradakshina geleneğiyle benzerlik taşır.
Ayrıca Arapların İslam öncesi dönemde dokuz gezegene tapmaları, Hindistan’daki Navagraha Pooja geleneğiyle paralellik kurar. Ay sembolünün hem Şiva’nın alnında hem de İslam bayrağında yer alması, bu kültürel etkileşim iddialarını güçlendirmektedir.
Bazı Hindu kaynaklarına göre, Vikramaditya adlı bir kralın Mekke’ye yazıt bıraktığı, Arapların Vedik yaşamı benimsediği ve Kâbe çevresinde düzenlenen panayırların (ör. Okaz) bugünkü hac ibadetinin öncülü olduğu öne sürülür. Hatta bazı eski Sanskrit sembollerinin, Müslümanlarca kutsal kabul edilen “786” rakamı ile ilişkili olabileceği iddia edilir.
Kaynaklar:
https://www.youtube.com/watch?v=zZzmXVoAY30
https://www.youtube.com/watch?v=zZzmXVoAY30