Mersin escort Bodrum escort Bursa escort

Tuzla russian escort Alanya russian escort Kayseri russian escort Antalya russian escort Diyarbakır russian escort Anadolu yakası russian escort Adana russian escort Ataşehir russian escort Şirinevler russian escort Beylikdüzü russian escort Halkalı russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Samsun russian escort Avcılar russian escort Pendik russian escort Beylikdüzü russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Mersin russian escort Avrupa yakası russian escort Kocaeli russian escort Bodrum russian escort Bakırköy russian escort Kadıköy russian escort İzmir russian escort bayan Beşiktaş russian escort Eskişehir russian escort Bursa russian escort Şişli russian escort Şişli russian escort russian escort İzmir Gaziantep russian escort Ankara russian escort Denizli russian escort Samsun escort kızlar Malatya russian escort İzmir russian escorts Samsun russian escort

Guymak
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Üstad ERGENÇ
Köşe Yazarı
Üstad ERGENÇ
 

Hayatın fişi çekilirse

      Hayatın fişi çekildiğinde… Şeref OĞUZÖNERİ -  11 Eylül 2025 Yerden göğe küp dizseler / Birbirine herk etseler / Alttakini bir çekseler / Seyreyle sen gümbürtüyü… İnternetin fişi çekilince her birimiz hayatın gümbürtüsü içinde kala kaldı, çaresizce… Son iki günde yaşanan dijital kesintiler, bize bir şeyi net gösterdi: Hayatımızı fişten çıkarırsan, sistem de biz de duruyoruz. Sosyal medya çöktü, e-posta akışı bitti, işler durdu. Peki, bu sadece bir “teknik arıza” mıydı; yoksa tüm yaşam modelimizin kırılganlığı mı? Sahi, nedir bu aşırı kırılganlığın sebebi? Bir sabah uyandık, elimiz cebimizde... Ne bir mesaj geldi, ne e-posta gitti. Haber siteleri yüklenmedi, sosyal medya akışları durdu. WhatsApp’tan gönderdiğimiz mesajlar dönmedi, banka sistemleri çalışmadı, iş toplantıları yapılamadı. Hayat, “dijital panik butonuna” basılmış gibi bir anda durdu.   GERÇEK HAYATIN YEDEĞİ YOK Sistem, sessizce kapandı. Ama asıl kapanan şey, “hayatın yeni formatıydı.” O format ki; her şeyi ekran üzerinden yürütmeye ayarlanmış, bir güncelleme kadar kırılgan, bir kesinti kadar çaresiz. Fiziksel hayat yerindeydi ama dijital katman çökünce yaşamın bütün ritmi aniden bozuluverdi. Şimdi sormalıyız: Biz ne zaman bu kadar bağımlı hale geldik? Her krizde “alternatif plan” yapan bizler, ne zaman B planını sadece "teknik ekibe" havale eder olduk? Dijitalleşmenin konforunu yaşarken, sistemin kopma anlarını hiç öngörmedik. Sanal mağaza kapandığında esnaf ne yapacak?   2 SORU 2 CEVAP / Dijital hayata dair… Hayat gerçekten durdu mu? Evet. Çünkü hayatı “sadece dijital akışa” bağladık. Yazışmalar, siparişler, ödemeler, sözleşmeler, tanıklıklar, dostluklar, hatta duygular… Her şey zorunlu olarak dijital platformlara yüklenmişti. Alternatifimiz var mıydı? Eğer iletişim sadece tek kanaldan yürüyorsa; risk de tek kanaldan gelir. Geriye dönüş, yedekleme, analog akıl, yüz yüze temas, fiziksel altyapı… Tüm bunlar, nostalji değil, aynı zamanda sistem direnci.   Not: HAYATIN YEDEĞİ YOKTUR, TEMİZE ÇEKEMEZSİN Hayat bir işletim sistemine dönüştü, ama bu sisteme kimse “yedekleme” yapmadı. Şarjı bitince duran cihazlar gibi, hayatımız da durdu. Her şey çalıştığı sürece konforluyuz. Ama ya sistem sustuğunda? Yaşamın yedeği, kriz anlarında anlaşılır. Ve şunu öğrendik: Her şeyi dijitale emanet etmesen iyi olur.   HAYAT LÛGATI Sanal dünya: Hayata dair tüm ihtiyaçların ekran aracılığıyla çözüleceği imkân seti Gerçek hayat: Fişi çekilmiş bir dünyadan geriye kalan her şey Dijital ambargo: Hükümetin tüm iletişim kanallarını bloke etmesi, durdurması Ekran bağımlılığı: Bilgisayar olmadan, internet kesik iken hiçbir şey yapamama hali Hayatın fişi çekildiğinde… Şeref OĞUZÖNERİ - YORUM 11 Eylül 2025 Perşembe   Yerden göğe küp dizseler / Birbirine herk etseler / Alttakini bir çekseler / Seyreyle sen gümbürtüyü… İnternetin fişi çekilince her birimiz hayatın gümbürtüsü içinde kala kaldı, çaresizce… Son iki günde yaşanan dijital kesintiler, bize bir şeyi net gösterdi: Hayatımızı fişten çıkarırsan, sistem de biz de duruyoruz. Sosyal medya çöktü, e-posta akışı bitti, işler durdu. Peki, bu sadece bir “teknik arıza” mıydı; yoksa tüm yaşam modelimizin kırılganlığı mı? Sahi, nedir bu aşırı kırılganlığın sebebi? Bir sabah uyandık, elimiz cebimizde... Ne bir mesaj geldi, ne e-posta gitti. Haber siteleri yüklenmedi, sosyal medya akışları durdu. WhatsApp’tan gönderdiğimiz mesajlar dönmedi, banka sistemleri çalışmadı, iş toplantıları yapılamadı. Hayat, “dijital panik butonuna” basılmış gibi bir anda durdu. GERÇEK HAYATIN YEDEĞİ YOK Sistem, sessizce kapandı. Ama asıl kapanan şey, “hayatın yeni formatıydı.” O format ki; her şeyi ekran üzerinden yürütmeye ayarlanmış, bir güncelleme kadar kırılgan, bir kesinti kadar çaresiz. Fiziksel hayat yerindeydi ama dijital katman çökünce yaşamın bütün ritmi aniden bozuluverdi.   Şimdi sormalıyız: Biz ne zaman bu kadar bağımlı hale geldik? Her krizde “alternatif plan” yapan bizler, ne zaman B planını sadece "teknik ekibe" havale eder olduk? Dijitalleşmenin konforunu yaşarken, sistemin kopma anlarını hiç öngörmedik. Sanal mağaza kapandığında esnaf ne yapacak? 2 SORU 2 CEVAP / Dijital hayata dair… Hayat gerçekten durdu mu? Evet. Çünkü hayatı “sadece dijital akışa” bağladık. Yazışmalar, siparişler, ödemeler, sözleşmeler, tanıklıklar, dostluklar, hatta duygular… Her şey zorunlu olarak dijital platformlara yüklenmişti. Alternatifimiz var mıydı? Eğer iletişim sadece tek kanaldan yürüyorsa; risk de tek kanaldan gelir. Geriye dönüş, yedekleme, analog akıl, yüz yüze temas, fiziksel altyapı… Tüm bunlar, nostalji değil, aynı zamanda sistem direnci. not HAYATIN YEDEĞİ YOKTUR, TEMİZE ÇEKEMEZSİN Hayat bir işletim sistemine dönüştü, ama bu sisteme kimse “yedekleme” yapmadı. Şarjı bitince duran cihazlar gibi, hayatımız da durdu. Her şey çalıştığı sürece konforluyuz. Ama ya sistem sustuğunda? Yaşamın yedeği, kriz anlarında anlaşılır. Ve şunu öğrendik: Her şeyi dijitale emanet etmesen iyi olur. HAYAT LÛGATI Sanal dünya: Hayata dair tüm ihtiyaçların ekran aracılığıyla çözüleceği imkân seti Gerçek hayat: Fişi çekilmiş bir dünyadan geriye kalan her şey Dijital ambargo: Hükümetin tüm iletişim kanallarını bloke etmesi, durdurması Ekran bağımlılığı: Bilgisayar olmadan, internet kesik iken hiçbir şey yapamama hali

Hayatın fişi çekilirse

 

 

 

Hayatın fişi çekildiğinde…

Şeref OĞUZÖNERİ -  11 Eylül 2025

Yerden göğe küp dizseler / Birbirine herk etseler / Alttakini bir çekseler / Seyreyle sen gümbürtüyü… İnternetin fişi çekilince her birimiz hayatın gümbürtüsü içinde kala kaldı, çaresizce…

Son iki günde yaşanan dijital kesintiler, bize bir şeyi net gösterdi: Hayatımızı fişten çıkarırsan, sistem de biz de duruyoruz. Sosyal medya çöktü, e-posta akışı bitti, işler durdu. Peki, bu sadece bir “teknik arıza” mıydı; yoksa tüm yaşam modelimizin kırılganlığı mı? Sahi, nedir bu aşırı kırılganlığın sebebi?

Bir sabah uyandık, elimiz cebimizde... Ne bir mesaj geldi, ne e-posta gitti. Haber siteleri yüklenmedi, sosyal medya akışları durdu. WhatsApp’tan gönderdiğimiz mesajlar dönmedi, banka sistemleri çalışmadı, iş toplantıları yapılamadı. Hayat, “dijital panik butonuna” basılmış gibi bir anda durdu.

 

GERÇEK HAYATIN YEDEĞİ YOK

Sistem, sessizce kapandı. Ama asıl kapanan şey, “hayatın yeni formatıydı.” O format ki; her şeyi ekran üzerinden yürütmeye ayarlanmış, bir güncelleme kadar kırılgan, bir kesinti kadar çaresiz. Fiziksel hayat yerindeydi ama dijital katman çökünce yaşamın bütün ritmi aniden bozuluverdi.

Şimdi sormalıyız: Biz ne zaman bu kadar bağımlı hale geldik? Her krizde “alternatif plan” yapan bizler, ne zaman B planını sadece "teknik ekibe" havale eder olduk? Dijitalleşmenin konforunu yaşarken, sistemin kopma anlarını hiç öngörmedik. Sanal mağaza kapandığında esnaf ne yapacak?

 

2 SORU 2 CEVAP / Dijital hayata dair…

Hayat gerçekten durdu mu?

Evet. Çünkü hayatı “sadece dijital akışa” bağladık. Yazışmalar, siparişler, ödemeler, sözleşmeler, tanıklıklar, dostluklar, hatta duygular… Her şey zorunlu olarak dijital platformlara yüklenmişti.

Alternatifimiz var mıydı?

Eğer iletişim sadece tek kanaldan yürüyorsa; risk de tek kanaldan gelir. Geriye dönüş, yedekleme, analog akıl, yüz yüze temas, fiziksel altyapı… Tüm bunlar, nostalji değil, aynı zamanda sistem direnci.

 

Not: HAYATIN YEDEĞİ YOKTUR, TEMİZE ÇEKEMEZSİN

Hayat bir işletim sistemine dönüştü, ama bu sisteme kimse “yedekleme” yapmadı. Şarjı bitince duran cihazlar gibi, hayatımız da durdu. Her şey çalıştığı sürece konforluyuz. Ama ya sistem sustuğunda? Yaşamın yedeği, kriz anlarında anlaşılır. Ve şunu öğrendik: Her şeyi dijitale emanet etmesen iyi olur.

 

HAYAT LÛGATI

Sanal dünya: Hayata dair tüm ihtiyaçların ekran aracılığıyla çözüleceği imkân seti

Gerçek hayat: Fişi çekilmiş bir dünyadan geriye kalan her şey

Dijital ambargo: Hükümetin tüm iletişim kanallarını bloke etmesi, durdurması

Ekran bağımlılığı: Bilgisayar olmadan, internet kesik iken hiçbir şey yapamama hali

Hayatın fişi çekildiğinde…

Şeref OĞUZ
Şeref OĞUZÖNERİ - YORUM
11 Eylül 2025 Perşembe
 

Yerden göğe küp dizseler / Birbirine herk etseler / Alttakini bir çekseler / Seyreyle sen gümbürtüyü… İnternetin fişi çekilince her birimiz hayatın gümbürtüsü içinde kala kaldı, çaresizce…

Son iki günde yaşanan dijital kesintiler, bize bir şeyi net gösterdi: Hayatımızı fişten çıkarırsan, sistem de biz de duruyoruz. Sosyal medya çöktü, e-posta akışı bitti, işler durdu. Peki, bu sadece bir “teknik arıza” mıydı; yoksa tüm yaşam modelimizin kırılganlığı mı? Sahi, nedir bu aşırı kırılganlığın sebebi?

Bir sabah uyandık, elimiz cebimizde... Ne bir mesaj geldi, ne e-posta gitti. Haber siteleri yüklenmedi, sosyal medya akışları durdu. WhatsApp’tan gönderdiğimiz mesajlar dönmedi, banka sistemleri çalışmadı, iş toplantıları yapılamadı. Hayat, “dijital panik butonuna” basılmış gibi bir anda durdu.

GERÇEK HAYATIN YEDEĞİ YOK

Sistem, sessizce kapandı. Ama asıl kapanan şey, “hayatın yeni formatıydı.” O format ki; her şeyi ekran üzerinden yürütmeye ayarlanmış, bir güncelleme kadar kırılgan, bir kesinti kadar çaresiz. Fiziksel hayat yerindeydi ama dijital katman çökünce yaşamın bütün ritmi aniden bozuluverdi.

 

Şimdi sormalıyız: Biz ne zaman bu kadar bağımlı hale geldik? Her krizde “alternatif plan” yapan bizler, ne zaman B planını sadece "teknik ekibe" havale eder olduk? Dijitalleşmenin konforunu yaşarken, sistemin kopma anlarını hiç öngörmedik. Sanal mağaza kapandığında esnaf ne yapacak?

2 SORU 2 CEVAP / Dijital hayata dair…

Hayat gerçekten durdu mu?

Evet. Çünkü hayatı “sadece dijital akışa” bağladık. Yazışmalar, siparişler, ödemeler, sözleşmeler, tanıklıklar, dostluklar, hatta duygular… Her şey zorunlu olarak dijital platformlara yüklenmişti.

Alternatifimiz var mıydı?

Eğer iletişim sadece tek kanaldan yürüyorsa; risk de tek kanaldan gelir. Geriye dönüş, yedekleme, analog akıl, yüz yüze temas, fiziksel altyapı… Tüm bunlar, nostalji değil, aynı zamanda sistem direnci.

not

HAYATIN YEDEĞİ YOKTUR, TEMİZE ÇEKEMEZSİN

Hayat bir işletim sistemine dönüştü, ama bu sisteme kimse “yedekleme” yapmadı. Şarjı bitince duran cihazlar gibi, hayatımız da durdu. Her şey çalıştığı sürece konforluyuz. Ama ya sistem sustuğunda? Yaşamın yedeği, kriz anlarında anlaşılır. Ve şunu öğrendik: Her şeyi dijitale emanet etmesen iyi olur.

HAYAT LÛGATI

Sanal dünya: Hayata dair tüm ihtiyaçların ekran aracılığıyla çözüleceği imkân seti

Gerçek hayat: Fişi çekilmiş bir dünyadan geriye kalan her şey

Dijital ambargo: Hükümetin tüm iletişim kanallarını bloke etmesi, durdurması

Ekran bağımlılığı: Bilgisayar olmadan, internet kesik iken hiçbir şey yapamama hali

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.