19.12.2025 - Nurdan Bernard
Fransa’nın kadın imamı Bahloul Oksijen’e konuştu: Maneviyat tüm siyasi kaygıları aşar
Paris’te Müslümanlara hizmet veren imam Kahina Bahloul ile maneviyat yolcuğunu konuştuk
46 yaşındaki Parisli kadın imam Kahina Bahloul bir yandan İslam’ın “hümanist yüzünü, rafine geleneğini, derin maneviyatını anlatmak için” Fransa’da ve uluslararası arenada çalışıyor. Günlük hayatta ise Paris’teki bir camide müslümanlara imamlık yapıyor. Cezayir’de köktenciliğin yükselişine tanıklık ederek büyüyen Bahloul, İbn Arabî’nin tasavvufi mirasından ilham almış. 2015’teki IŞİD saldırılarından sonra daha aktif bir şekilde dini alanda çalışmaya karar vermiş. Kadınların imam olabileceğini klasik kaynaklara dayanarak savunan Bahloul, 2019’da herkese açık, sufî gelenekten ilham alarak Fatima Camii’ni kurmuş.
“Kadınlar ve Tanrılar” biri haham, biri imam ve biri papaz üç kadının birlikte kaleme aldığı bir kitap.
Ülkenin ilk kadın imamı, Albin Michel Yayınları’nda çıkan “Mon islam, ma liberté” kitabında kendi yaşam yolculuğunu ve modern, özgürlükçü bir İslam anlayışını anlatmıştı. Kitap, hem onun çok kültürlü köklerini hem de korkulardan ve katılıklardan arınmış bir İslam vizyonunu samimi bir şekilde aktarıyor. Paris’te bir araya gelip tüm bunları derinlemesine konuştuk.
Kimliğiniz, çocukluğunuz, manevi seçimleriniz üzerine biraz konuşalım: İsminiz Kahina, güçlü bir anlam taşıyor. Gerçek adınız mı, bugün yürüttüğünüz yolculuğa uyan sembolik bir tercih mi? Sanırım babam verdiği ismin hikayesini bile bilmiyordu ama ben büyük bir gururla taşıyorum. Feministler için Kahina inanılmaz bir figür. Büyük Fransız aktivist Gisèle Halimi de Berberi’dir ve Berberi Kahina’nın manevi bir ata olduğunu anlattığı bir kitabı var.
Kahina Bahloul, çok dinli bir ailede büyümenin kendisini beslediğini anlattı.
Bu ad, 7. yüzyılda Kuzey Afrika’da istilacılara karşı savaşmış ünlü Berberi kraliçeden geliyor. “Kuzey Afrikalı ya da Müslüman kadınların liderlik yapmadığı” gibi önyargıları boşa çıkaran güçlü bir sembol.
Aileniz çok katmanlı. Bu, iman anlayışınızı nasıl şekillendirdi ?
Baba tarafım Berberi ve Müslüman. Anne tarafım Fransız; bir yanı Hristiyan, bir yanı Yahudi, annem ateist. Bu çeşitlilik içinde büyümek çok erken yaşta, farklı inançların bir arada yaşayabileceğini, saygının mümkün olduğunu öğretti bana.
Üç büyük monoteist geleneğe aile içinde tanık olduktan sonra neden İslam’ı seçtiniz?
Bu seçim bir dışlama değil, bir kapsama tercihi: İslam benim için monoteizmlerin sentezi, hepsinden gelen bütün manevi mirası İslam’da buluyorum. Hiçbir kökümü aslında reddetmiyorum.
Ruhani yolculuğum, gençliğimden itibaren tasavvufla derinleşti. Bu gelenek olağanüstü bir zenginlik ve iyileştirici bir güç taşıyor. Hayatımın en zor dönemleri bile bu sayede aştım.
İmam olmaya nasıl karar verdiniz?
Karar vermem ani bir çıkış değil; uzun bir araştırma, sorgulama ve keşif süreci sonucudur. Kırılma noktalarından biri, 2005’te New York’ta karışık cemaate imamlık eden Amerikalı akademisyen Amina Wadud’u keşfetmem. Wadud’un teolojik argümanlarını inceleyince İslam tarihinde kadınların düşündüğümden çok daha büyük roller üstlendiğini gördüm. Peygamber’in bizzat imamlık görevi verdiği Umm Waraqa’dan İslam’ın ilk destekçisi ve ilk mümini Hz. Hatice’ye; Kur’an’ın bugünkü mushaf haline gelmesine büyük katkı sağlayan Hz. Ayşe’ye birçok kadın figür, erkek merkezli anlatıda sistemli olarak görünmez hale getirilmiş. Biz kadınlar, dini tarihimize sahip çıkmadık. Bu alanı erkeklere bıraktık. Bu da aleyhimize işledi.
Nikah talebi çok
Klasik İslam’da kadın imam yok. Oysa kadınların en ileri seviyede din eğitimi alması caiz. Bu çelişkiyi nasıl yorumluyorsunuz? İslam’da imamlık aslında siyasi otoriteler tarafından sonradan inşa edilmiş bir kurum. Kur’an’da imam kelimesi bir görev değil, kılavuzluk anlamına geliyor. Kutsal kitaplara ve peygamberlere verilen bir vasıf. Bugün bildiğimiz işlevi ifade etmez. Daha sonradan dini otoriteler tarafından ibadeti organize etmek için gelişen bir işlev. Kadınların imamlığını yasaklayan hiçbir temel dini metin yok. Kadınlar erkeklerle aynı dini okullarda, aynı eğitimden geçiyor ancak pratikte sadece öğretmenlik yapmalarına izin veriliyor. Namaz kıldırmak erkek gücünün bir simgesi ve ataerkil düzen bu simgeden vazgeçmeyi reddediyor.
Caminizde kadın-erkek yan yana ibadet ediyor. Tepkiler daha çok destek mi, direnç mi, önyargı mı?
Kimseyi yargılamadan, herkesi aramızda görmekten mutluluk duyuyoruz. Tepkiler çeşitli: Büyük bir destek ve merak var. Ama aynı zamanda direnç de sosyal medya ile sınırlı kalan çok az düşmanlık da.
Bir imam olarak hangi dini hizmetleri yürütüyorsunuz?
Her iki haftada bir cuma namazlarını kıldırıyorum. Bazen cenaze namazlarında görev alıyorum. Bayram namazını da kıldırıyoruz. En sık aldığımız talep dinler arası düğünler, yani karma evlilikler. Gerçek şu ki genç Müslüman kadınlar okula gidiyor ve genç Yahudi, Hristiyan veya ateist erkeklere aşık oluyorlar. Geleneksel camilerde, genellikle erkeğin “sadece evlilik için din değiştirmesi” isteniyor ki bu bana son derece ikiyüzlü geliyor. Bana göre bu çiftlere eşlik etmek, imamın manevi rolünün bir parçası. Rolümüz Fransız toplumunun gerçeklerine yanıt vermek ve inananların hayatlarını desteklemek. İhtiyaçlar değişiyor ve inananlar, kendilerine saygı duyulan, samimi ve dogmatik olmayan bir ortam arıyorlar.
Kadınların geri plana itilmesi çoğu zaman dini değil siyasi bir karar, değil mi?
Tüm dinlerin tarihi, iktidarların dini araçsallaştırma tarihidir. Kutsal olanın üzerine siyasi düzenler kuruldu. Kadınların imamlık yapamaması da bu politikanın sonucudur. Dinde, özellikle de İslam’da beni en çok ilgilendiren şey maneviyattır. Çünkü maneviyat tüm siyasi kaygıları aşar.
“Din kadını” yaygın bir görev değil…
Ortodoks Yahudiler de, İslam’da olduğu gibi, kadın hahamları tanımıyor. Protestanlar arasında 50 yıldır kadın papazlar var. Piramitsel din adamı yapısına Katoliklerde kadın papazın girmesi imkansız. İslam’ın temel özelliği, inanan ile yaradan arasında aracı olmaması. Dolayısıyla ABD, Kanada, Almanya, İngiltere, Fransa gibi pek çok ülkede, zaten dinimizde resmi bir ruhban sınıfı olmadığı için, kadın imamlar ortaya çıkıyor. Bu, İslam’ın teolojik yapısındaki büyük esneklik sayesindedir.
Birçok araştırmacı, korkuya dayalı dindarlık ile vicdana dayalı dindarlığı ayırıyor. İlki itaati, ikincisi özgürlüğü doğuruyor. Sizce “gerçek inanç” nedir?
Benim için gerçek inanç köleleştiren değil, özgürleştirendir. İmanın asıl amacı insan bilincini özgürleştirmektir. Taahhüdümün başından beri, mücadelem inananları korkuya dayalı bir dindarlıktan -yanlış yapma korkusu, cehennem korkusu- vicdanlı bir dindarlığa doğru yönlendirmek oldu. Benim işim tam da bu korku dindarlığını çözümlemek. İnsanları her şeyden önce varoluşlarının anlamını düşünmeye davet ediyorum: Tanrı sizi neden yarattı? Bu dünyadaki rolünüz nedir? Kendinize bu soruları sormak insan onurunu geri kazandırır. Manevi özgürlük burada başlar. Bu onlara anlam ve yön verir. Hayatlarının kontrolünü ele almaları gerektiğini anlarlar.
Bu dönüşümü ben Sufi düşünce aracılığıyla yaşadım. Mevlana, İbn Arabi ve insan bilincini yükseltmeyi hedefleyen diğer büyük üstatlar... Bu beni özgürleştirdi. Bugün aktarmaya çalıştığım; hayata anlam katan canlı, aydınlık bir maneviyat. Farkındalığın ve özgürlüğün yaşayan bir yolu olarak din.
Tepki sosyal medyada
2020’deki ilk cumanızdan bu güne, Fransa’daki algı nasıl değişti? Herhangi bir baskı gördünüz mü? İlk başta zordu. Sosyal medyada çok agresif mesajlar aldım, sosyal medya şiddet alanı. Gerçek hayatta hiç almadım ve hiçbir sorun yok. Herkes yaptıklarımı onaylamıyor ama varlığımı kabul ediyorlar. Artık Fransız dini ortamının bir parçasıyım. Bu ileriye doğru atılmış büyük bir adım.
Misyonunuz Fransa’nın ötesine uzanıyor mu?
Avrupa’da en yakın ilişkim İspanya ile. Kitaplarımı tercüme ettiler. Endonezya, Tanzanya ve Güney Afrika’ya davet edildim. Endonezya’daki Müslümanlar tarafından düzenlenen ve kadın liderlerin ilk kez davet edildiği Dünya Barış Forumu’na katıldım. Kadın hakları, din adına işlenen şiddet ve manevi farkındalık üzerine konuşuyorum. Özellikle Afrikalı kadınlar, haklarını talep etmek için desteğe ihtiyaç duyuyorlar: İslam adına kadınlara uygulanan tüm şiddet ve bazı ülkelerde hâlâ uygulanan kadın sünneti meselesi var. Kadınların uluslararası desteğe ihtiyacı var.