AKePe hükümetinin 22 yıllık büyük başarısı !
Yandaş medyada ‘Şahlandık - dünya bizi kıskanıyor’ denilirken, yoksulluk öylesine derinleşti ki Aile Bakanlığı açıklamalarıyla, Maşallah ! dedirtircesine
AKePe iktidara geldiği 2002 yılında toplamda 4 milyon yani her 17 kişiden biri sosyal yardıma muhtaç haldeydi. 2015 yılında her 10 kişiden, 2019 yılında her 6 kişiden biri, 2025 yılında ise Türkiye'de 20 milyon kişi - yani her dört kişiden biri yardıma muhtaç hale geldi.
Dünya siyaset tarihinde bu kadar kısa sürede milletini bu kadar yoksullaştıran bir başka hükümet yoktur. Göz göre göre - bağıra bağıra gelen bir felaketi izahlar durum aslında Çiftlik evinde yaşıyan Minik fare öyküsü izahlar.
Minik bir fare bir gün duvardaki çatlaktan mutfağa bakarken, çiftçiyle eşinin paket açtıklarını görmüş, sevinmiş ‘Akşama Ziyafet var’ demiş. Fakat çiftçiyle eşinin paketinden ‘’Kapan’ çıktığını gören Farecik telaşla bahçeye fırlamış hemen ilk gördüğü tavuğa korkuyla seslenmiş evde kapan var demiş tavuk omzunu silmiş o senin sorunun bana ne, üstelik seni kümese alırsam Başıma iş açılır, başka kapıya demiş.
Minik Fare bu sefer ağıla koşmuş, ilk gördüğü koyuna evde kapan var demişsede, koyun hiç üstüne almamış ‘kusura bakma kapan senin sorunun, ağıla almamla kendi huzurumu kaçıramam deyince, Farecik son çare bu kez ahıra koşmuş aynı haberi verdiği inek, cevap vermeye bile tenezzül etmez halde farenin söylediklerini duymamak için kıçını dönünce zavallı farecik, kurda kuşa yem olmamak için mecburen tekrar evin yolunu tutmuş, yüreği ağzında duvardaki daracık çatlağa sığınmış.
Gün dönmüş Akşam Zifiri Karanlık basmış, Minik Fare tam böyle yorgunluktan uykuya dalıyorken feci sesi duymuş. Kısa bir ölüm sessizliği ardından canhıraş bir çığlık olmuş. Farecik zıplamış yerinden duvardaki çatlaktan tekrar baktığında mutfağa süzülen yılan kuyruğunu kapana kaptırmış. Üstelik kör karanlıkta, yatağından fırlayıp fareyi yakaladığını zanneden uyku sersemi halde kapana uzanan çiftçiyi de elinden sokuvermiş. Kafayı sadece minik fareye takan Çiftçi yılana karşı önlem almamış.
Çiftçinin eşide uyanmış gece yarısı, apar topar doktora koşturmuş sarıp sarmalanıp eve dönmüşler. Yılan zehiriyle allak bullak olan çiftçinin ateşi 40 dereceye fırlamış. İyi gelir diye eşi kapmış bıçağa tavuk suyu çorba yapmak için kümese gitmiş. Ertesi gün konu komşunun geçmiş olsuna gelmişler, ikram için kadın bu kez ağıla gitmiş yatırmış koyunu doğramış, pilavüstü tandır yapmış.
Ateş 42 derece filan derken, Çiftçi vefat etmiş. Bu seferde bütün köy cenaze evine taziyeye gelmişler. Kadın gene kapmış bıçağı ahıra girmiş inekde ikram edilip Mevlüt filan bittikten sonra, kadın tası tarağı toplamış çocuklarının yanına başka köye taşınmış. Ocak sönmüş insansız kalan ev kısa sürede harabeye dönmüş kümes, ağıl ve ahır çökmüş.
Öyküdeki ‘’size o kadar yalvardım anlatamadım dinletemedim’’ misali şimdi iş işten geçtikten - herkesin hayatı kaydıktan sonra ‘evde kapan var diye kendilerini uyaranlara minik fare muamelesi yaptılar, herkes ısrarla bana ne derken AKePe sayesinde Uçan ! ülkemizde yardıma muhtaç yoksul sayısı 22 yılda 4 milyondan 20 milyona çıktı, ülke kümes, Ağıl ve ahır çöktü mezbele oldu ‘bana ne! diyenler yardıma muhtaç hale geldi.
Sır nerde gizli diye bakarsak: Asrın lideri parolamız 3Y ile yola çıkıyoruz Yoksulluk Yolsuzluk Yasaklar ile mücadele edeceğiz ortadan kaldıracağız diyordu. Bizim gibi çakma Tırışkadan Teyyare şekilde yönetilen ülkelerde bu üçlü anlatım pek makbuldür. Örneğin: Vatan Millet Sakarya, At Avrad Silah, Yap İşlet Devret deyimlerinde olduğu gibi bu ülkede TIB bilimide ‘Kulak Burun Boğaz’ benzeri 3 kelimeden ibarettir.
Tıpkı: kadına dair hiçbir şey bilmez fakat 90 60 90 de, hemen çatal kaşık bıçak anlamış gibi sırıtır. Hayatımızın her yeri daima üçlüdeki Bakü Tiflis Ceyhan benzeri integral çekme halatı esasıyla sadece lafta kalan ‘Yasama Yürütme Yargı’ bu millete bismillah daha İlkokul 1 sınıfta ‘’Ali topu tut, Ali okula koş, Oya ip atla’ kutsal 3 kavramıyla Okuma yazma öğretilir.
Çünkü: herhangi birşeyi 4 kelimeyle anlatırsan uzun gelir bu defa da aklında tutamaz Esasıyla herşey en fazla 3 adımlık olmalı ‘adına KAYSERİ şehri kurulu daha sonra Kayser – ilk Roma imparatoru olan Sezar bile Roma'da böyle uzun uzun Nutuk atanlara inat, Tokat'a Tokat Zile'ye gelince ahali kolay anlasın diye ’’Veni Vidi Viçi – Geldim Gördüm Yendim’ demiş. Keza uzun uzun anlatsa olmayacak diye düşünenler Napolyon hakkında bir şey dendiğinde halkın aklına sadece 3 kuralı - Para Para Para geliyor.
Çünkü aslında para değil Mübarek aylar: Recep Şaban Ramazan gibi sihirli üçlü aklında daha kolay kalıyor. Nescafe bile üçü bir arada diye reklam yapar, herkes bir koyup 3 alayım misali mesela yılbaşında Pijama Terik Televizyon, bisküvi denince akla gelen Eti Eti Eti keza bilimede sirayet etmişçesine okulda bile Fizik Kimya Biyoloji esasıyla, ahlak bile Eline Beline Diline esasında kurgulanır.
Vay vay vay gibi Lay Ley Lom, Fotoğraf çektirirken 333 diye sırıtır, priz alırken bile illa Allahın hakkı 3 dercesine üçlü olsun deriz. Örnekler çoğaltılabilir: Çekirge Bir sıçrar 2 sıçrar İlla üçüncüyü dener gibi mesela ‘’görmedim duymadım konuşmadım’ der. Lakin havasından – toprağındanmıdır bilinmez, isimleri mizaru ikaru ivazaru olan - aslında Japon halk kültürünün üç Bilge maymunu Kötü gözle bakmayı, kötü söz dinlemeyi ve kötü söz söylememeyi öğütlemesini biz görmeyen duymayan konuşmayan üç şerefsiz yapmışız.
Tıpkı diplomasız liderin iki dese az bulacaklar, 4 dese fazla gelecek onun için 3 çocuk ısrarında olduğu gibi, siyasi sloganlarımıza dikkat edin yetmez ama evet ve kıbrıs için Yes be annem yerli ve milli kurgu hep Recep Tayyip Erdoğan gibi 3 kelime ile yapılırken Din Siyaset Ticaret vurgulanır.
Balkide işte bu yüzden hamasi 3Y - Yoksulluk Yolsuzluk Yasaklar sözleriyle 22 yılda AKePe sayesinde artık her 4 kişiden biri yardıma muhtaç hale gelirken alinde mızrak önünde yaprakla dolaşan Afrika kabile Devletlerini bile geride bıraktık. Kara parada gri listeye girdik, memlekette zaten yasak olmayan hiçbir şey kalmadı ama üçlü hikaye anlatırsan halk, ağzı açık hayran delisi gibi dinler.
Tıpkı Nazım Hikmet’in ‘’Korkunçsun be kardeşim, bu dünyada bu zulüm Senin sayende ve Açsak yorgunsak Alkanlar içindeysek Eğer ve hala şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak kabahat senin demeye dilin varmıyor Ama kabahattin çoğu senin Canım Kardeşim’’ dediği gibi ülkede 20 MİLYON yardıma muhtaç yerlerde sürünün hallerimiz yakında dünya eğitiminde örnek olarak okutulacak gibi.
Kaynak: youtube.com/watch?v=0EWO4xWac00&t=460s - Yılmaz Özdil söyleşisi