Mersin escort Bodrum escort Bursa escort

Tuzla russian escort Alanya russian escort Kayseri russian escort Antalya russian escort Diyarbakır russian escort Anadolu yakası russian escort Adana russian escort Ataşehir russian escort Şirinevler russian escort Beylikdüzü russian escort Halkalı russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Samsun russian escort Avcılar russian escort Pendik russian escort Beylikdüzü russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Mersin russian escort Avrupa yakası russian escort Kocaeli russian escort Bodrum russian escort Bakırköy russian escort Kadıköy russian escort İzmir russian escort bayan Beşiktaş russian escort Eskişehir russian escort Bursa russian escort Şişli russian escort Şişli russian escort russian escort İzmir Gaziantep russian escort Ankara russian escort Denizli russian escort Samsun escort kızlar Malatya russian escort İzmir russian escorts Samsun russian escort

Guymak
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Kemal ULUSOY
Köşe Yazarı
Kemal ULUSOY
 

Hasan Sabbah Alamut kalesinden bugüne

        Nizârî İsmailîlerin Uzun Yürüyüşü Hasan Sabbah “Alamut Kalesi’nden küresel imparatorluğa” uzanan çizgi, Nizârî İsmailîlerin kalesiz kaldıktan sonra gücü toprakta değil kurumlarda yeniden inşa etmesinde öne çıkan: Kökler, çöküş ve yeniden doğuş; 19. yüzyılda “Aga Han” unvanının ortaya çıkışı; günümüzde ise AKDN’nin (Aga Khan Development Network) dünya ölçekli etkisi aslında çok cesur bir vizyonun yüzyılları nasıl yönlendirdiğini gösteriyor. Hasan Sabbah ve Alamut’un Kuruluş Mantığı 1050 civarında Ayetullan Homeyni gibi Kum’da doğan Hasan Sabbah, genç yaşta matematik, astronomi, felsefe ve din ilimlerinde yetişti; Şiîlikten İsmailîliğe yöneldi. 1070’lerde dâî (tebliğci) olarak Horasan ve İran’da çalıştı; 1090’da Kazvin yakınındaki Alamut Kalesi’ni stratejik bir planla ele geçirdi. Kalenin içine taraftarlarını yerleştirdi, çevrede halk desteği kazandı ve böylece Nizârî İsmailî Devleti temelini attı. Amacı, İsmailî imametini koruyacak güvenli bir merkez kurmaktı. Disiplinli iç düzen, israfa karşı sıkı yasaklar ve ilme verilen değer Alamut’un karakterini belirledi. Batı kaynaklarında “Assassins/Suikastcı - haşhaşla büyülenen Haşhaşîler” efsaneleri büyük ölçüde düşman propagandası olarak görülür. Hasan Sabbah 1124’te Alamut’ta öldü; kurduğu yapı, Ortaçağ İslam dünyasında eşsiz bir örgütlenme modeli olarak hala varlığını sürdürüyor. Çöküşten Sonra Dağılmayan Nizârîler, yalnız İran’da değil Suriye’de de (ör. Masyaf) kaleler kurdu. Ancak Hülagû Han’ın 1256 seferiyle Alamut düştü; 1258’de Bağdat’ın alınmasıyla kale temelli düzen sona erdi. Buna rağmen topluluk dağılmadı; dağınık, yeraltı ya da yarı-açık biçimde süreklilik sağlandı. 15.–16. yüzyıllar “Anjudan Uyanışı” olarak tekrar düzen kuran İmamlar, Orta İran’daki Anjudan köyünde yeniden örgütlenince davet (da‘wa - dava) canlandı. Mezar taşları, mimari kalıntılar ve metinler bu merkezîleşmeyi doğrular. Dışarıdan kimi gözlemciler onları “Sufi pir” sandı; oysa İsmailîlik imamet çizgisiyle sürekliliğini koruyarak İran, Orta Asya ve Hindistan’a yayıldı. 19. Yüzyıl: “Aga Han” 1794’te Zendleri bertaraf edip 1796’da kendini şah ilan edip Tahran’ı başkent yapan – 1921 yılına – Rus İngiliz anlaşmasıyla Azerbeycan bölünmesi Pehlevi hanedanlığına kadar İran’da - 17. Türk Kaçar devleti olarak kurulu Ağa Muhammed Han Kaçar döneminde Hasan Sabbah soyundan Hasan Ali Şah, 1818’de “Aga Han” unvanını aldı; 1830’larda Hindistan’a geçti ve Bombay merkezli güçlü bir cemaat yapılanması kuruldu. 1866 Bombay Yüksek Mahkemesi – “Aga Khan davası” modern dönemin dönüm noktasıydı. Khoja Müslümanlarının bir kısmı, cemaatin aidiyet ve liderliğini tartışma konusu yapınca mesele mahkemeye taşındı. Başkan Yargıç Sir Joseph Arnould’un yönettiği süreçte tarihsel belgeler, vaazlar ve pratikler incelendi; 12 Kasım 1866’da mahkeme Aga Han’ın İsmailîlerin manevi lideri ve imamı olduğunu resmen tanıdı. Böylece: Liderlik hukuken teyit edildi ve otorite güçlendi, kimlik tartışmaları netleşti, DÜNYADA İLK KEZ – Müslüman Kurumsal Modernleşme için sağlam bir zemin oluştu. Bu kararla, İsmailî kurumsallaşmasının mihenk taşı olarak anılır. 20. Yüzyıl: Küresel Vizyonun Temellerinde Aga Han III (Sultan Muhammed Şah, 1877–1957), Tüm dünya müslümanlarını kapsayan All-India Muslim League’in ilk başkanı olarak siyasal alanda etkili oldu; 1937–38’de bugünkü Birleşmiş Milletler Cemiyeti Başkanlığı’nı üstlendi. Eğitimi, sağlığı ve özellikle kadınların eğitimini önceleyen reformlar; Doğu Afrika ve Güney Asya’daki ağların güçlenmesi ve özellikle 1972 Uganda İdi Amin Dada rejiminin ağırlıklı olarak Hintli Müslüman Asyalıları sürgünü gibi krizlerde diplomasi ve dayanışmanın harekete geçirilmesi bu dönemin ayırt edici başlıklarıdır. İşte bu vizyon, torunu Aga Han IV dönemindeki kurumsal sıçramanın önünü açtı. “Kaleden Kurum İmparatorluğuna” dönüş ise Aga Han IV (Şah Kerim el-Hüseyin, 1957–2025), 1957’de 49. İmam oldu ve gelişimi kurumlar üzerinden örgütledi. Bugün Aga Khan Kalkınma vakfı Development Network (AKDN), 30’dan fazla ülkede eğitim, sağlık, kültür, ekonomik kalkınma ve mikrofinans alanlarında faaliyet yürütür; kâr amacı gütmeyen programların yıllık bütçesi yaklaşık Milyarlarca dolar düzeyindedir. Eğitimde: Aga Khan University (1983) Pakistan’ın ilk özel üniversitesi olarak kuruldu; Afrika ve Birleşik Krallık’a açıldı. University of Central Asia (2000) dağ toplumlarının kalkınmasına odaklanır. Aga Khan Academies ağı IB temelli K–12 eğitim sunarken, Sağlık sektöründe: Aga Khan Health Services ve AKU hastaneleri yılda milyonlarca kişiye hizmet verir. Kültür-Mirası: Aga Khan Trust for Culture tarihî şehirler programları yürütür; Aga Khan Müzesi (Toronto, 2014) toplumlar arası kültürel köprüler kurar. Mimarlık Ödülü: Türkiyede 1977’den beri ençok bildiğimiz Aga Khan Ödülü tarafsız jürice değerlendirilen yarışmalarda on binlerce projeyi belgelerken $ MİLYONLARCA ödeme yapan dünyanın en saygın mimarlık ödüllerindendir. Ekonomi/Altyapı: AKFED bağlı şirketleriyle enerji, sanayi, turizm (Serena), finans ve telekomda istihdam ve vergi üretir; zorlu pazarlarda sosyal etki odaklı özel sektör yaklaşımı geliştirirken, keza Mikrofinans ve İnsani Yardım için: AKAM ve FOCUS aracılığıyla afetlere müdahale ve dayanıklılık programları yürütülür. 2025’te Aga Han IV ölümü ardından, Prens Rahim imameti devralarak “Aga Han V” olarak İsmailî kurumlarının sürekliliğine liderlik etmektedir. Kısacası, “Alamut’tan AKDN’ye” dönüşüm, toprak egemenliğinden kurumsal kapasite egemenliğine stratejik bir geçiştir. Türkçede sıkça duyulan “Aga Han tarikatı” ifadesi teknik olarak doğru değildir. Nizârî İsmailîlik, imamet merkezli bir Şiî gelenektir. Manevî lider “İmam” olup, ibadet ve buluşma mekânları câmatkhana/cemaathane olarak anılır. Londra, Vancouver, Toronto, Lizbon, Houston …. gibi çağdaş merkezler, toplumla kültürel köprüler kurar.  Bugün artık Hasan Sabbah kaleleri yok; Onun yerine üniversiteler, okullar, hastaneler, müzeler, enerji ve altyapı şirketleri, mikrofinans şubeleri var.  İmamet hiçbir devlete bağlı olmadan - çok ülkeli, çok sektörlü ve “yaşam kalitesi” odaklı bir etki mimarisi kurdu. Bu model, sürdürülebilir kalkınma + sosyal sermaye + kültürel diplomasi üçlüsünü nadir bir uyumla birleştiriyor. Kronolojik olarak: 1090: Hasan Sabbah Alamut’un zaptı, Nizârî ağının kuruluşu sonrası, 1256: Hülagû tarafından yıkılır, 15.–16. yy.: Anjudan uyanış ile tarih sahnesine tekrardan dönüş yapıp, 1818: “Aga Han” unvanı (Aga Han I) ve 1866: Bombay davasında Tüm Dünya Müslümanlar başkanı olarak tescili, 1937–38: Aga Han III, Birleşmiş Milletler Cemiyeti Başkanı, 1957: Aga Han IV imam olur; 1967’den itibaren Ağa Han Kalkınma Vakfı olarak hızla büyürken, 1977: Aga Khan Mimarlık Ödülleri vermeye başlaması, 1983: Aga Khan University kurulması, 2014: Toronto Aga Khan Müzesi açılışı ve 2025: Aga Han IV’ün vefatı sonrası imameti devralan Prens Rahim Aga Han V olarak devam etmektedir. Nizârî İsmailîlerin Alamut’un taş duvarlarından bugün Dünyanın En modern Çağdaş İslami kurumu olarak üniversite ve hastanelerine uzanan bu yol, benzersiz bir örnek olarak bize: Kalıcı etki, ancak ilkeleri doğrultusunda yönetim yerine hak hukuk adalete saygın TARAFSIZ kalıcı kurumlarla mümkündür. YOBAZLIK TARİH BİLMEMEKTİR.    

Hasan Sabbah Alamut kalesinden bugüne

 

 

 

 

Nizârî İsmailîlerin Uzun Yürüyüşü

Hasan Sabbah “Alamut Kalesi’nden küresel imparatorluğa” uzanan çizgi, Nizârî İsmailîlerin kalesiz kaldıktan sonra gücü toprakta değil kurumlarda yeniden inşa etmesinde öne çıkan: Kökler, çöküş ve yeniden doğuş; 19. yüzyılda “Aga Han” unvanının ortaya çıkışı; günümüzde ise AKDN’nin (Aga Khan Development Network) dünya ölçekli etkisi aslında çok cesur bir vizyonun yüzyılları nasıl yönlendirdiğini gösteriyor.

Hasan Sabbah ve Alamut’un Kuruluş Mantığı

1050 civarında Ayetullan Homeyni gibi Kum’da doğan Hasan Sabbah, genç yaşta matematik, astronomi, felsefe ve din ilimlerinde yetişti; Şiîlikten İsmailîliğe yöneldi. 1070’lerde dâî (tebliğci) olarak Horasan ve İran’da çalıştı; 1090’da Kazvin yakınındaki Alamut Kalesi’ni stratejik bir planla ele geçirdi. Kalenin içine taraftarlarını yerleştirdi, çevrede halk desteği kazandı ve böylece Nizârî İsmailî Devleti temelini attı.

Amacı, İsmailî imametini koruyacak güvenli bir merkez kurmaktı. Disiplinli iç düzen, israfa karşı sıkı yasaklar ve ilme verilen değer Alamut’un karakterini belirledi. Batı kaynaklarında “Assassins/Suikastcı - haşhaşla büyülenen Haşhaşîler” efsaneleri büyük ölçüde düşman propagandası olarak görülür. Hasan Sabbah 1124’te Alamut’ta öldü; kurduğu yapı, Ortaçağ İslam dünyasında eşsiz bir örgütlenme modeli olarak hala varlığını sürdürüyor.

Çöküşten Sonra Dağılmayan Nizârîler, yalnız İran’da değil Suriye’de de (ör. Masyaf) kaleler kurdu. Ancak Hülagû Han’ın 1256 seferiyle Alamut düştü; 1258’de Bağdat’ın alınmasıyla kale temelli düzen sona erdi. Buna rağmen topluluk dağılmadı; dağınık, yeraltı ya da yarı-açık biçimde süreklilik sağlandı.

15.–16. yüzyıllar “Anjudan Uyanışı” olarak tekrar düzen kuran İmamlar, Orta İran’daki Anjudan köyünde yeniden örgütlenince davet (da‘wa - dava) canlandı. Mezar taşları, mimari kalıntılar ve metinler bu merkezîleşmeyi doğrular. Dışarıdan kimi gözlemciler onları “Sufi pir” sandı; oysa İsmailîlik imamet çizgisiyle sürekliliğini koruyarak İran, Orta Asya ve Hindistan’a yayıldı.

19. Yüzyıl: “Aga Han” 1794’te Zendleri bertaraf edip 1796’da kendini şah ilan edip Tahran’ı başkent yapan – 1921 yılına – Rus İngiliz anlaşmasıyla Azerbeycan bölünmesi Pehlevi hanedanlığına kadar İran’da - 17. Türk Kaçar devleti olarak kurulu Ağa Muhammed Han Kaçar döneminde Hasan Sabbah soyundan Hasan Ali Şah, 1818’de “Aga Han” unvanını aldı; 1830’larda Hindistan’a geçti ve Bombay merkezli güçlü bir cemaat yapılanması kuruldu.

1866 Bombay Yüksek Mahkemesi – “Aga Khan davası” modern dönemin dönüm noktasıydı. Khoja Müslümanlarının bir kısmı, cemaatin aidiyet ve liderliğini tartışma konusu yapınca mesele mahkemeye taşındı. Başkan Yargıç Sir Joseph Arnould’un yönettiği süreçte tarihsel belgeler, vaazlar ve pratikler incelendi; 12 Kasım 1866’da mahkeme Aga Han’ın İsmailîlerin manevi lideri ve imamı olduğunu resmen tanıdı. Böylece: Liderlik hukuken teyit edildi ve otorite güçlendi, kimlik tartışmaları netleşti, DÜNYADA İLK KEZ – Müslüman Kurumsal Modernleşme için sağlam bir zemin oluştu. Bu kararla, İsmailî kurumsallaşmasının mihenk taşı olarak anılır.

20. Yüzyıl: Küresel Vizyonun Temellerinde Aga Han III (Sultan Muhammed Şah, 1877–1957), Tüm dünya müslümanlarını kapsayan All-India Muslim League’in ilk başkanı olarak siyasal alanda etkili oldu; 1937–38’de bugünkü Birleşmiş Milletler Cemiyeti Başkanlığı’nı üstlendi. Eğitimi, sağlığı ve özellikle kadınların eğitimini önceleyen reformlar; Doğu Afrika ve Güney Asya’daki ağların güçlenmesi ve özellikle 1972 Uganda İdi Amin Dada rejiminin ağırlıklı olarak Hintli Müslüman Asyalıları sürgünü gibi krizlerde diplomasi ve dayanışmanın harekete geçirilmesi bu dönemin ayırt edici başlıklarıdır. İşte bu vizyon, torunu Aga Han IV dönemindeki kurumsal sıçramanın önünü açtı.

“Kaleden Kurum İmparatorluğuna” dönüş ise Aga Han IV (Şah Kerim el-Hüseyin, 1957–2025), 1957’de 49. İmam oldu ve gelişimi kurumlar üzerinden örgütledi. Bugün Aga Khan Kalkınma vakfı Development Network (AKDN), 30’dan fazla ülkede eğitim, sağlık, kültür, ekonomik kalkınma ve mikrofinans alanlarında faaliyet yürütür; kâr amacı gütmeyen programların yıllık bütçesi yaklaşık Milyarlarca dolar düzeyindedir.

Eğitimde: Aga Khan University (1983) Pakistan’ın ilk özel üniversitesi olarak kuruldu; Afrika ve Birleşik Krallık’a açıldı. University of Central Asia (2000) dağ toplumlarının kalkınmasına odaklanır. Aga Khan Academies ağı IB temelli K–12 eğitim sunarken, Sağlık sektöründe: Aga Khan Health Services ve AKU hastaneleri yılda milyonlarca kişiye hizmet verir. Kültür-Mirası: Aga Khan Trust for Culture tarihî şehirler programları yürütür; Aga Khan Müzesi (Toronto, 2014) toplumlar arası kültürel köprüler kurar.

Mimarlık Ödülü: Türkiyede 1977’den beri ençok bildiğimiz Aga Khan Ödülü tarafsız jürice değerlendirilen yarışmalarda on binlerce projeyi belgelerken $ MİLYONLARCA ödeme yapan dünyanın en saygın mimarlık ödüllerindendir.

Ekonomi/Altyapı: AKFED bağlı şirketleriyle enerji, sanayi, turizm (Serena), finans ve telekomda istihdam ve vergi üretir; zorlu pazarlarda sosyal etki odaklı özel sektör yaklaşımı geliştirirken, keza Mikrofinans ve İnsani Yardım için: AKAM ve FOCUS aracılığıyla afetlere müdahale ve dayanıklılık programları yürütülür.

2025’te Aga Han IV ölümü ardından, Prens Rahim imameti devralarak “Aga Han V” olarak İsmailî kurumlarının sürekliliğine liderlik etmektedir. Kısacası, “Alamut’tan AKDN’ye” dönüşüm, toprak egemenliğinden kurumsal kapasite egemenliğine stratejik bir geçiştir.

Türkçede sıkça duyulan “Aga Han tarikatı” ifadesi teknik olarak doğru değildir. Nizârî İsmailîlik, imamet merkezli bir Şiî gelenektir. Manevî lider “İmam” olup, ibadet ve buluşma mekânları câmatkhana/cemaathane olarak anılır. Londra, Vancouver, Toronto, Lizbon, Houston …. gibi çağdaş merkezler, toplumla kültürel köprüler kurar.  Bugün artık Hasan Sabbah kaleleri yok; Onun yerine üniversiteler, okullar, hastaneler, müzeler, enerji ve altyapı şirketleri, mikrofinans şubeleri var.  İmamet hiçbir devlete bağlı olmadan - çok ülkeli, çok sektörlü ve “yaşam kalitesi” odaklı bir etki mimarisi kurdu. Bu model, sürdürülebilir kalkınma + sosyal sermaye + kültürel diplomasi üçlüsünü nadir bir uyumla birleştiriyor.

Kronolojik olarak: 1090: Hasan Sabbah Alamut’un zaptı, Nizârî ağının kuruluşu sonrası, 1256: Hülagû tarafından yıkılır, 15.–16. yy.: Anjudan uyanış ile tarih sahnesine tekrardan dönüş yapıp, 1818: “Aga Han” unvanı (Aga Han I) ve 1866: Bombay davasında Tüm Dünya Müslümanlar başkanı olarak tescili, 1937–38: Aga Han III, Birleşmiş Milletler Cemiyeti Başkanı, 1957: Aga Han IV imam olur; 1967’den itibaren Ağa Han Kalkınma Vakfı olarak hızla büyürken, 1977: Aga Khan Mimarlık Ödülleri vermeye başlaması, 1983: Aga Khan University kurulması, 2014: Toronto Aga Khan Müzesi açılışı ve 2025: Aga Han IV’ün vefatı sonrası imameti devralan Prens Rahim Aga Han V olarak devam etmektedir.

Nizârî İsmailîlerin Alamut’un taş duvarlarından bugün Dünyanın En modern Çağdaş İslami kurumu olarak üniversite ve hastanelerine uzanan bu yol, benzersiz bir örnek olarak bize: Kalıcı etki, ancak ilkeleri doğrultusunda yönetim yerine hak hukuk adalete saygın TARAFSIZ kalıcı kurumlarla mümkündür.

YOBAZLIK TARİH BİLMEMEKTİR.

 

 
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.