Mersin escort Bodrum escort Bursa escort

Tuzla russian escort Alanya russian escort Kayseri russian escort Antalya russian escort Diyarbakır russian escort Anadolu yakası russian escort Adana russian escort Ataşehir russian escort Şirinevler russian escort Beylikdüzü russian escort Halkalı russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Samsun russian escort Avcılar russian escort Pendik russian escort Beylikdüzü russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Mersin russian escort Avrupa yakası russian escort Kocaeli russian escort Bodrum russian escort Bakırköy russian escort Kadıköy russian escort İzmir russian escort bayan Beşiktaş russian escort Eskişehir russian escort Bursa russian escort Şişli russian escort Şişli russian escort russian escort İzmir Gaziantep russian escort Ankara russian escort Denizli russian escort Samsun escort kızlar Malatya russian escort İzmir russian escorts Samsun russian escort

Guymak
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Kemal ULUSOY
Köşe Yazarı
Kemal ULUSOY
 

İstanbul - Hasköy Haliç Keneseti

    Türk Hazar Knez - Kağanlığı Orta Asya’dan gelen bir Türk halkı olan Hazarlar, 6. yüzyıldan itibaren Avrasya tarihinde önemli bir rol oynamıştır. Türk-Bozkır Medeniyetinin Siyasi, Kültürel ve Dini Dönüşümünde Göktürk kökenli Aşina hanedanından türeyen bu kavim, Batı’ya doğru ilerleyerek Kafkasya merkezli güçlü bir imparatorluk kurmuştur. Karaim (Karay) Havrası – Hasköy / İstanbul’un Haliç kıyısında (Beyoğlu ilçesi) 16. yüzyılda, Osmanlı döneminde Karay Türklerinin yerleşmesiyle birlikte yapılmıştır. Museviliğin Talmud'u reddeden ve yalnızca Tevrat’a bağlı kalan Türk kökenli bir Yahudi mezhebidir "Kenesâ" — Karaylar sinagoglarına bu adla hitap eder (İbranice İsrail millet meclisai anlamlı "keneset" yani toplantı yeri kökenlidir). Karaylar, Kırım’dan Osmanlı topraklarına göç etmişlerdir. II. Bayezid döneminden itibaren İstanbul’a yerleşmelerine izin verilmiştir. Hasköy semti, Karayların ve Rumeli Yahudilerinin yoğun olarak yaşadığı bir bölgeydi. Karaim Havrası, Karay inancının ibadet gereklerine göre tasarlanmıştır ve Sefarad/Aşkenaz sinagoglarından farklı mimari özelliklere sahiptir.  Maalesef Hasköy'deki Kenesâ, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren cemaatin azalması nedeniyle ibadete kapatılmıştır. Ancak yapı halen ayaktadır ve kültürel miras olarak İstanbul'daki azınlık tarihinin önemli bir parçasıdır. Karay topluluğu günümüzde Türkiye’de neredeyse yok denecek kadar azdır. Fakat: Karayların varlığı yalnızca İstanbul'la sınırlı değildir; tarihsel olarak Edirne ve Kırım'dan gelen göçlerle Trakya ve Anadolu’nun bazı bölgelerinde de geçici yerleşimleri olmuştur. Daha sonra çok kez gittiğim - önemli projeler yaptığım Ukraiyna - Kiev kuzeyinde, 1970 yılında kurulan Çernobil Nükleer reaktörlerinden biri 26 Nisan 1986 da patladı. 1991 - Sovyetler birliğinin dağılmasının ardından 'Save the children - Çocukları kurtar vakfı' olarak İngiltereden kısa dökümanter film yapmak için ziyaret ettiğimiz Çernobil - asıl ismi Pripyat olan - tuhaf koyun başlıklı bölge Yahudi Türk mezarlıklarını ziyaret ederken, tarih bilgimden utanmıştım.  2005 yılında, hala öldüremediğim ! (allah eskikliğini vermesin) eski dost,  Ömer Faruk Demirkır ile İstanbulun fazla bilinmeyen Kültür noktalarını keşfetmeye çalışırken, ailece yaşayan Yozgatlı bekciden müsade alıp - Hasköy Karaim mezarlığına girdik.  Teknolojinin faydaları, hemen Paris - Fransa'da yaşayan başarılı Mücevheratcı - aile dotum, her zaman gururla benden daha fazla Türk olduğuyla öğünen eski Milli eksrimcimiz, Mişel Cadik dostumu aradım. Bana onbinlerce yıllık Türk geleneği - Tıpkı Ahlat - Adilcevaz bölgesindeki sayısız Koyun başlı mezarlara benzer yığın üzerine 'lütfen babamın mezarı üstüne bir taş koy' demesi hala kulaklarımda. Türk Hazarların Kökeni ve Göç Süreci, Göktürk İmparatorluğu'nun çöküşüyle Batı’ya yönelen bazı boylar, Kafkasya’da bağımsız bir devlet kurma yoluna gitmiştir. Bu yeni siyasi oluşum, Göktürk yönetim geleneğini taşıyan Hazarlar tarafından temsil edilmiştir. 7. yüzyılın ortalarına kadar izlenebilen bu süreçte, Hazarlar Bizans-Sasani savaşlarında aktif rol oynamış ve bölgesel bir güç olarak sivrilmiştir. İmparatorluğun Gelişimi ve Askeri Başarılar, Hazarlar kısa sürede Volga’dan Kırım’a, Aral Gölü’nden Kiev'e kadar uzanan bir imparatorluk haline geldiler. Askeri başarılarının temelinde iyi örgütlenmiş bir süvari ordusu, disiplinli yönetim ve etkin vergi sistemi vardı. Kağan-Bey ikili yönetim modeli, hem kutsal hem yürütücü otoriteyi ayırarak istikrar sağlamıştır. GökTürklerden Miras Alınan Siyasal Yapı, Kağan unvanı, Göktürk siyasal yapısının devamıdır. Ancak Hazarlar, zamanla yönetimi Bey’e bırakmış, Kağan'ı sembolik hale getirmiştir. İbn Fadlan gibi seyyahların gözlemlerine göre Kağan’ın ölümünden sonra mezarının gizlenmesi, hükümdarlık kültünün doğasını göstermektedir. Sosyal Sınıflar ve Etnik Çeşitlilik, Hazar İmparatorluğu içinde 28’e yakın farklı etnik grup yaşıyordu. Türk kabileleri çekirdeği oluştursa da Alanlar, Slavyanlar ve diğer halklar da vardı. Beyaz Hazarlar (soylular) ve Kara Hazarlar (halk) gibi sınıflar, sosyal hiyerarşiyi yansıtmaktadır. El-İstahrî, beyaz Hazarları mavi gözlü, açık tenli olarak tanımlar; bu ayrım biyolojik değil, sosyal bir kodlamaydı. Yahudiliğe Geçiş ve Dini Dönüşüm, 8, yüzyılda Hazar yöneticilerinin Yahudiliği benimsediği, Schechter Mektubu ve Bizans kaynaklarında doğrulanmaktadır. Bu adım, Bizans ve İslam arasında bağımsız kalmak amacıyla diplomatik bir tercihti. Ancak din değişimi esas olarak seçkinler arasında kalmış; halkın büyük kısmı Tengricilik, Hristiyanlık veya İslam gibi çeşitli inançlara bağlı kalmıştır. Bizans ile Diplomatik İlişkiler, Bizans ile ittifaklar, Hazarları Ortaçağ dünyasında “medenî” bir güç haline getirmiştir. Hazar prensesi Tzitzak’ın Bizans İmparatoru ile evliliği ve Bizans muhafız birliklerinde Hazar askerlerinin görev alması, bu yakın ilişkiyi gözler önüne sermektedir. Araplarla Savaşlar ve Direniş, Türk Hazarlar, 7. yüzyıl ortasından 8. yüzyıla kadar Arap fetihlerine karşı direnen tek büyük güç olmuşlardır. Derbent ve Balanjar savaşlarında önemli başarılar kazanmış, Abbâsîlerin kuzeye yayılmasını engellemişlerdir. Bu durum, Doğu Avrupa'nın İslamlaşmasını geciktirmiştir. Ticaret Ağı ve Ekonomik Güç, Volga ve Don nehirlerini kapsayan geniş ticaret ağı sayesinde Hazarlar zenginleşmiş ve siyasi nüfuzlarını pekiştirmiştir. Kiev, Kerç ve Itil gibi şehirler ticaret merkezleri olmuştur. Camiler, sinagoglar ve kiliseler yan yana bulunmuş; dini çoğulculuk gelişmiştir. Maalesef çoğu Türk boyları gibi bir zamanlar bölgeyi yöneten Hazarların Çöküş Süreci 10, yüzyıl ortasından itibaren Kiev Ruslarının saldırıları, Hazar gücünü zayıflatmıştır. Sviatoslav’ın Sarkel ve Itil seferleri, Hazar ticaretini çökertmiş, devletin sonunu hazırlamıştır. 11. yüzyıl başında Volga Bulgarları ve Oğuzlar da Hazar topraklarına saldırmış, imparatorluk dağılmıştır. Türkiyede Hazar Mirası ve Yahudilerle Bağlantısı İstanbul - Karaköyde Havraları bulunan Kırım - Karaimleri, Eldad ha-Dani, Firkovich ve Koestler gibi kaynaklar Hazar-Yahudi bağlantısını dile getirmiştir. Genetik çalışmalar da bazı Aşkenazi Yahudi gruplarının Kafkasya ve Orta Asya kökenli olabileceğini göstermektedir. R1a1a haplogrubu ve N9A3 mitokondriyal veriler bu tezi desteklemektedir. Sonuçta: Türk Hazarlar, yalnızca askeri ve siyasi başarılarıyla değil, kültürel ve dini çeşitliliğiyle de dikkat çeken bir imparatorluk kurmuştur. Konar – Göçer Göçebe Türk mirasını koruyarak, ticaretle gelişmiş yerleşik bir düzen kurmuşlar, Yahudiliği devlet dini haline getirerek özgün bir sentez yaratmışlardır. Bu sentez, modern Doğu Avrupa Yahudi kimliğiyle ilgili tartışmaların da temelinde yer almaktadır. Hazarlar, tarih boyunca kimlik, sınır ve inanç kavramlarını yeniden tanımlayan eşsiz bir uygarlık örneği olarak tarihteki yerini korumaktadır. Sonra DeMaDiDeMa... olmasın    

İstanbul - Hasköy Haliç Keneseti

 

 

Türk Hazar Knez - Kağanlığı

Orta Asya’dan gelen bir Türk halkı olan Hazarlar, 6. yüzyıldan itibaren Avrasya tarihinde önemli bir rol oynamıştır. Türk-Bozkır Medeniyetinin Siyasi, Kültürel ve Dini Dönüşümünde Göktürk kökenli Aşina hanedanından türeyen bu kavim, Batı’ya doğru ilerleyerek Kafkasya merkezli güçlü bir imparatorluk kurmuştur.

Karaim (Karay) Havrası – Hasköy / İstanbul’un Haliç kıyısında (Beyoğlu ilçesi) 16. yüzyılda, Osmanlı döneminde Karay Türklerinin yerleşmesiyle birlikte yapılmıştır. Museviliğin Talmud'u reddeden ve yalnızca Tevrat’a bağlı kalan Türk kökenli bir Yahudi mezhebidir "Kenesâ" — Karaylar sinagoglarına bu adla hitap eder (İbranice İsrail millet meclisai anlamlı "keneset" yani toplantı yeri kökenlidir).

Karaylar, Kırım’dan Osmanlı topraklarına göç etmişlerdir. II. Bayezid döneminden itibaren İstanbul’a yerleşmelerine izin verilmiştir. Hasköy semti, Karayların ve Rumeli Yahudilerinin yoğun olarak yaşadığı bir bölgeydi. Karaim Havrası, Karay inancının ibadet gereklerine göre tasarlanmıştır ve Sefarad/Aşkenaz sinagoglarından farklı mimari özelliklere sahiptir.  Maalesef Hasköy'deki Kenesâ, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren cemaatin azalması nedeniyle ibadete kapatılmıştır. Ancak yapı halen ayaktadır ve kültürel miras olarak İstanbul'daki azınlık tarihinin önemli bir parçasıdır. Karay topluluğu günümüzde Türkiye’de neredeyse yok denecek kadar azdır. Fakat: Karayların varlığı yalnızca İstanbul'la sınırlı değildir; tarihsel olarak Edirne ve Kırım'dan gelen göçlerle Trakya ve Anadolu’nun bazı bölgelerinde de geçici yerleşimleri olmuştur.

Daha sonra çok kez gittiğim - önemli projeler yaptığım Ukraiyna - Kiev kuzeyinde, 1970 yılında kurulan Çernobil Nükleer reaktörlerinden biri 26 Nisan 1986 da patladı. 1991 - Sovyetler birliğinin dağılmasının ardından 'Save the children - Çocukları kurtar vakfı' olarak İngiltereden kısa dökümanter film yapmak için ziyaret ettiğimiz Çernobil - asıl ismi Pripyat olan - tuhaf koyun başlıklı bölge Yahudi Türk mezarlıklarını ziyaret ederken, tarih bilgimden utanmıştım. 

2005 yılında, hala öldüremediğim ! (allah eskikliğini vermesin) eski dost,  Ömer Faruk Demirkır ile İstanbulun fazla bilinmeyen Kültür noktalarını keşfetmeye çalışırken, ailece yaşayan Yozgatlı bekciden müsade alıp - Hasköy Karaim mezarlığına girdik.  Teknolojinin faydaları, hemen Paris - Fransa'da yaşayan başarılı Mücevheratcı - aile dotum, her zaman gururla benden daha fazla Türk olduğuyla öğünen eski Milli eksrimcimiz, Mişel Cadik dostumu aradım. Bana onbinlerce yıllık Türk geleneği - Tıpkı Ahlat - Adilcevaz bölgesindeki sayısız Koyun başlı mezarlara benzer yığın üzerine 'lütfen babamın mezarı üstüne bir taş koy' demesi hala kulaklarımda.

Türk Hazarların Kökeni ve Göç Süreci, Göktürk İmparatorluğu'nun çöküşüyle Batı’ya yönelen bazı boylar, Kafkasya’da bağımsız bir devlet kurma yoluna gitmiştir. Bu yeni siyasi oluşum, Göktürk yönetim geleneğini taşıyan Hazarlar tarafından temsil edilmiştir. 7. yüzyılın ortalarına kadar izlenebilen bu süreçte, Hazarlar Bizans-Sasani savaşlarında aktif rol oynamış ve bölgesel bir güç olarak sivrilmiştir.

İmparatorluğun Gelişimi ve Askeri Başarılar, Hazarlar kısa sürede Volga’dan Kırım’a, Aral Gölü’nden Kiev'e kadar uzanan bir imparatorluk haline geldiler. Askeri başarılarının temelinde iyi örgütlenmiş bir süvari ordusu, disiplinli yönetim ve etkin vergi sistemi vardı. Kağan-Bey ikili yönetim modeli, hem kutsal hem yürütücü otoriteyi ayırarak istikrar sağlamıştır.

GökTürklerden Miras Alınan Siyasal Yapı, Kağan unvanı, Göktürk siyasal yapısının devamıdır. Ancak Hazarlar, zamanla yönetimi Bey’e bırakmış, Kağan'ı sembolik hale getirmiştir. İbn Fadlan gibi seyyahların gözlemlerine göre Kağan’ın ölümünden sonra mezarının gizlenmesi, hükümdarlık kültünün doğasını göstermektedir.

Sosyal Sınıflar ve Etnik Çeşitlilik, Hazar İmparatorluğu içinde 28’e yakın farklı etnik grup yaşıyordu. Türk kabileleri çekirdeği oluştursa da Alanlar, Slavyanlar ve diğer halklar da vardı. Beyaz Hazarlar (soylular) ve Kara Hazarlar (halk) gibi sınıflar, sosyal hiyerarşiyi yansıtmaktadır. El-İstahrî, beyaz Hazarları mavi gözlü, açık tenli olarak tanımlar; bu ayrım biyolojik değil, sosyal bir kodlamaydı.

Yahudiliğe Geçiş ve Dini Dönüşüm, 8, yüzyılda Hazar yöneticilerinin Yahudiliği benimsediği, Schechter Mektubu ve Bizans kaynaklarında doğrulanmaktadır. Bu adım, Bizans ve İslam arasında bağımsız kalmak amacıyla diplomatik bir tercihti. Ancak din değişimi esas olarak seçkinler arasında kalmış; halkın büyük kısmı Tengricilik, Hristiyanlık veya İslam gibi çeşitli inançlara bağlı kalmıştır.

Bizans ile Diplomatik İlişkiler, Bizans ile ittifaklar, Hazarları Ortaçağ dünyasında “medenî” bir güç haline getirmiştir. Hazar prensesi Tzitzak’ın Bizans İmparatoru ile evliliği ve Bizans muhafız birliklerinde Hazar askerlerinin görev alması, bu yakın ilişkiyi gözler önüne sermektedir.

Araplarla Savaşlar ve Direniş, Türk Hazarlar, 7. yüzyıl ortasından 8. yüzyıla kadar Arap fetihlerine karşı direnen tek büyük güç olmuşlardır. Derbent ve Balanjar savaşlarında önemli başarılar kazanmış, Abbâsîlerin kuzeye yayılmasını engellemişlerdir. Bu durum, Doğu Avrupa'nın İslamlaşmasını geciktirmiştir.

Ticaret Ağı ve Ekonomik Güç, Volga ve Don nehirlerini kapsayan geniş ticaret ağı sayesinde Hazarlar zenginleşmiş ve siyasi nüfuzlarını pekiştirmiştir. Kiev, Kerç ve Itil gibi şehirler ticaret merkezleri olmuştur. Camiler, sinagoglar ve kiliseler yan yana bulunmuş; dini çoğulculuk gelişmiştir.

Maalesef çoğu Türk boyları gibi bir zamanlar bölgeyi yöneten Hazarların Çöküş Süreci 10, yüzyıl ortasından itibaren Kiev Ruslarının saldırıları, Hazar gücünü zayıflatmıştır. Sviatoslav’ın Sarkel ve Itil seferleri, Hazar ticaretini çökertmiş, devletin sonunu hazırlamıştır. 11. yüzyıl başında Volga Bulgarları ve Oğuzlar da Hazar topraklarına saldırmış, imparatorluk dağılmıştır.

Türkiyede Hazar Mirası ve Yahudilerle Bağlantısı İstanbul - Karaköyde Havraları bulunan Kırım - Karaimleri, Eldad ha-Dani, Firkovich ve Koestler gibi kaynaklar Hazar-Yahudi bağlantısını dile getirmiştir. Genetik çalışmalar da bazı Aşkenazi Yahudi gruplarının Kafkasya ve Orta Asya kökenli olabileceğini göstermektedir. R1a1a haplogrubu ve N9A3 mitokondriyal veriler bu tezi desteklemektedir.

Sonuçta: Türk Hazarlar, yalnızca askeri ve siyasi başarılarıyla değil, kültürel ve dini çeşitliliğiyle de dikkat çeken bir imparatorluk kurmuştur. Konar – Göçer Göçebe Türk mirasını koruyarak, ticaretle gelişmiş yerleşik bir düzen kurmuşlar, Yahudiliği devlet dini haline getirerek özgün bir sentez yaratmışlardır. Bu sentez, modern Doğu Avrupa Yahudi kimliğiyle ilgili tartışmaların da temelinde yer almaktadır. Hazarlar, tarih boyunca kimlik, sınır ve inanç kavramlarını yeniden tanımlayan eşsiz bir uygarlık örneği olarak tarihteki yerini korumaktadır.

Sonra DeMaDiDeMa... olmasın

 
 
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.