Efsane Enosis gemisinin öyküsü…
Dedem İzzet Onur Rusya Novorossiysk limanında inşa edilen ilk çimento fabrikasına, çok daha uzak olan Moskova yerine, yakın mesafe TRabzon’dan bulduğu işçileri takalarla taşımış, Rusca bildiği için onlara tercümanlık yapmış, ilk eşiyle oraya yerleşmiş ve Sinop’ta vefat eden Osman Onur dayım orda doğmuştu.
Osman Dayım 105 yaşında ölmeden önce, hemen her yıl çocukluğumdan beri Sinop’ta ziyaretine gittiğimizde bahsettiği ‘Enosis’ gemi olayını daha sonra Türkiyenin İLK soğuk hava ‘Ali Osman Ulusoy’ gemimde görevli Hasan dayım aynı konuyu birçok kez dillendirmişti. Geçen hafta izlediğim yabancı bir belgesel video ile konuyu araştırmaya başladım.
Hz (illaki) Yapay Zeka:
Yunanca kelime anlamı ‘birleşme’ olan "Enosis" adlı yük şilebi - gemisinin Karadeniz'de Türk denizciler tarafından ele geçirilerek daha sonra "TRabzon" adıyla Türk donanmasına katılması, Millî Mücadele döneminin dikkat çekici deniz harekâtlarından biri olan olay, stratejik bir kazanım ve sembolik bir zafer olarak tarihe geçmiştir.
Enosis Gemisinin Ele Geçirilmesi
26 Nisan 1922 tarihinde, Yunan bandıralı "Enosis" gemisi, Rusya - Novorossiysk Limanı'ndan İstanbul'a doğru yola çıktı. Gemide mürettebat dahil yaklaşık 100 yolcu bulunuyordu. Türk tarafı, bu geminin ele geçirilmesi için bir plan hazırladı. İki küçük Türk gunbotu, gemiyi takibe aldı. Takip sırasında bir gunbotta arıza meydana geldi, gönüllü Emekli Yüzbaşı İzzet komutasındaki 2. gunboat Enosis’i takibe devam etti ve yaklaşarak gemiyi durdurdu, mürettebatı etkisiz hale getirdi. Geminin telsizine el konularak dış dünya ile bağlantısı kesildi. Enosis, daha sonra TRabzon Limanı'na getirildi ve düzenlenen törenle Türk bayrağı çekilerek adı "TRabzon" olarak değiştirildi.
Gemideki Hazine
Geminin ele geçirilmesinden sonra, içinde değerli eşyalar olduğu yönünde söylentiler yayıldı. İlk aramalarda, gemideki navlun arasında bulunan bir daktilo makinesinin içinden pırlanta yüzük ve küpeler çıktı. Ancak, asıl hazineye dair somut bir bulguya rastlanmadı. Dört ay sonra, geminin yunanlı ikinci kaptanı, serbest bırakılması karşılığında hazinenin yerini göstereceğini belirtti. Verdiği bilgiler doğrultusunda, kamarasının döşeme tahtaları altında altın ve gümüş paralar bulundu. Keza makinelerden sorumlu çarkçıbaşı da benzer bir teklifte bulundu ve kazan dairesi ile kömür ambarında yapılan aramalarda 11 çuval altın daha ele geçirildi. Toplamda yaklaşık 1.000.000 Liralık (bugünkü değeri yaklaşık: 463.063.300 ABD doları) miktar yeni kurulu Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi'ne Büyük Taarruz öncesi önemli bir – can suyu kaynak sağladı.
Hukuki Süreç ve Sonrası
Dönemin işgal altındaki Samsun Deniz Ganimetleri Mahkemesi, Enosis gemisinin ele geçirilişinin uluslararası hukuka uygunluğunu teyit edip, verdiği kararla, ele geçirilmiş geminin yarı değeri olan 30.000 Lira, operasyona katılan 1 ve 2 numaralı gunbotların personeline dağıtıldı.
Bu olay, Millî Mücadele döneminde Türk denizcilerinin cesaretini ve stratejik zekâsını gösteren önemli bir örnek olarak tarihe geçmiştir…. Diye bahsettiği konu hakkında bazıları yabancı başka kaynaklara erişerek topladığım alttaki bilgiler özeti olayı doğrular nitelikte....
Belkide Milli mücadelenin İLK korsanlığı..
İnönü Muharebeleri’nin başarıyla sonuçlanması Ankara Hükümeti ve Bolşevik Rusya ilişkilerine yeni bir boyut kazandırdı ve Karadeniz’deki lojistik trafik ciddi boyutta arttı. Ayrıca Karadeniz’deki İtilaf Donanması’nın Türklerin kaçak askerî sevkiyatına karşı daha sert ve şiddetli tedbirler almaya başlaması, Ankara Hükümeti’nin gemi tedarikini öncelikli ihtiyaç olarak belirlemesini gerektirdi.
Nihayetinde Ruslar, Tuapse Limanı’nında bulunan 1 ve 2 No’lu Gunbot olarak anılacak (Jivoi ve Jourky) tekneleri vermeyi teklif edince Ankara, Donanması’na kritik katkı sağlayacak bu sahil muhafaza teknelerini ivedilikle Ekim 1921 de teslim aldı. Fakat arızalı çıkan tekneler Aralık 1921 de onarım amacıyla Rusya Novorossiysk Limanı’na yollandı ve 4 ay süren kapsamlı onarım sonunda seyre çıkmaya hazır hale gelmişlerdi.
Ankaraya gelen gizli bilgilerde, Gunbotların bulunduğu limanda ‘Enosis’ isimli içinde gemide Bolşevik ihtilali dolayısıyla Rusya’dan kaçırılacak hazine değerindeki: çuvallar dolusu altın - gümüş paralar, külçe altınlar, sandıklarda pırlanta ve elmaslar … olan gemi Yunanistan’a doğru hareket edeceği öğrenilmişti. Tamiri tamalanan 1 ve 2 numaralı sahil güvenlik – gunboatlar, Ankaradan gelen gizli talimatla limandan ayrılacak Enosis ve içindeki hazineyi yolda ele geçirmek amacıyla, 20 Nisan 1922 günü sabah saat 8’de Novrosiski’den ayrıldılar.
Aslında herbiri yüklü bir kamyon ağırlığındaki 35’er tonluk küçücük teknelerin saatteki hızı 20 mil olan Gunbotlar tamire gelirken bıraktıkları birer tane 47 ve 37 mm makineli toplar ve muhimmat, daha sonra Şahin isimli yük gemisi ile sandıklar içinde gizlice Novorossiysk’a getirilip gece sahil muhafaza teknelerine aktarılmış, limandan ayrıldıklan sonra silahlar yerlerine monte edilmişti. Herbir gunboat ekibi: ikişer subay ve dokuz erden oluşuyordu. 1. No gunbotun komutanı Yüzbaşı Necati Bey (sonra Deniz Bank İdare Meclisi Başkanı olan - Emekli Amiral Necati Özdeniz), ikincisi ise Yüzbaşı Reşat (Talayer) Bey tarafından komuta ediliyordu.
Enosis yük gemisi - şilebinin hareket günü kesin olarak bilinmediğinden günlerce açıkta deniz üzerinde bekleyemeyen tekneler Novrosiski’e yakın bir limanında beklemek zorunda kaldı. Fakat halen dahi geçerli Möntreux anlaşmasında aynen kabul edilen Karadeniz Devletler Deniz Hukukuna göre gunbotlarımız sebepsiz yere bir Rus limanında istedikleri kadar kalmalarına izin vermiyordu.
Denizcilerimiz bunun da çaresini buldular.
Novrosiski’nin 11 mil kadar kesişlemesinde bulunan ‘’Gelincik’’ limanının önünden geçerlerken, birdenbire iki numaralı motor gambotun güvertesinden kuvvetli bir duman yükseldi ve gemi stop etti. Bir numara, acele harmanlayıp iki numaranın yanına geldi; çıkan bir arıza dolayısıyla iki numara hareket kabiliyetini kaybetmiş gibi gösterilerek, bir numara bu motor gambotu yedeğe alarak ‘acil durum’ özürüyle yanaştığı Limanda Rus makamlarına çıkan arızanın giderilmesi için sığınmak zorunda kaldıklarını bildirip, arıza giderilinceye kadar bir iki gün limanda kalma izni aldılar.
Gunbotlar tamir bahanesiyle zaman doldururlarken bu arada iki numaranın süvarisi Yüzbaşı Reşat Bey sivil kıyafetle hareket zamanını öğrenmek üzere Novrosiski’ye gitti ve rıhtım boyundaki gemicilerin devam ettikleri kahvelere, meyhanelere sokularak Enosis’in ayın yirmi beşinci günü akşama doğru hareket edeceğini öğrenerek döndü.
25 nisanda iki motor gunbotlarımız Gelincik Limanı’ndan kalkıp gözden uzaklaştıktan sonra açıkta Novrosiski’den çıkan gemileri uzaktan kollamaya koyuldular. Güneş ufka hemen hemen yaklaştığı bir sırada uzakta bir duman sonrada yük gemisinin silüeti meydana çıktı. Motor gambotlar hemen yol vererek ileri atıldılar. Güneş ufkun altına kaymış, ortalık kararmıştı. Bir yanlışlığa meydan vermemek üzere denizcilerimiz; gemiye 15 metre kadar sokularak iyice incelediler, neticede bunun; yükü efsaneleştirilmiş bulunan ‘Enosis’ Yunan yük gemisi olduğu kesinleşmişti.
Durması için işaret verildiği halde kaptan aldırmadan yoluna devam ederken 1. No Gunboat Enosis yük gemisini ileriye doğru çevirerek bir mermi savurdu. Top sesiyle; hiçbir şeyden haberleri olmayan yüz kadar yolcu ile personel, salondan, kamaralardan güverteye fırladılar. Ne var, ne oluyor ? derken yakınlarındaki iki gunbotları işaret ederek, ne yapacağız, ne olacağız ? diye biribirlerine sormaya başladılar.
Gözüpek denizcilerimiz kararlılıkla tehdite devam ederken
Enosis kaptanı şaşırmış kararsızlık içinde bocalıyordu. Bir kısım yolcular, stop etmesi için kaptana çıkıştılar ve nihayet Enosis durdu. 1. No gunbot, geminin indirdiği iskeleye gemiyi zapt etmek el koymak için ancak Emekli Yüzbaşı İzzet Bey ve 5 erle çıktıkları Gemide ‘bir karşılık gösterilmedikçe hiçbir zor kullanılmayacağını, aksi halde geminin batırılacağını yolcuların da duyacağı şekilde kaptana söyledi ve yeni rotayı bildirdi.
26.4.1922 Batum açıklarında gemidekiler, ümitlerini Karadenizde cirit atan Yunan torpidolarına bağlamışlardı. Nihayet kararmış havayla beklenen fırtına koptu. Karadeniz’in meşhur üçerlemeleri, gemileri sanki devirip altına alacakmış gibi bir şelale uğultusuyla yuvarlamaya başladı. Fakat Milli Mücadele ruhu olanaksızlıkları mümkün kılıyordu bu sırada 2. No gunboatun yerinden çıkan şaftını denize atlayıp, içeri itmeyi başaran denizci mustafa tekneyi mutlak bir batma tehlikesinden kurtardı. Kafile yola Hopa, eski ismi Atena (Pazar) ve Rize’ye uğrayarak, devam etti 1 Mayıs sabahı TRabzon’a vardı. Türk bayrağı çekilen gemiye “TRabzon” adı verildi.
Şimdi sıra herkesin merak ettiği geminin dillere destan hazinesi idi. Resmi kayıtlar – yük konişementosuna göre geminin yükü, Acem halıları, yazı makineleri, deri ve salamura içinde sosis yapmada kullanılan bağırsaklardan oluşuyordu. Fakat altın, gümüş ve mücevherler meydanda yoktu. Esirler de böyle bir şeyden haberleri olmadığını söylüyorlardı. Fıçılar içindeki salamuralı bağırsaklar, kömürlükler her taraf arandı tarandı fakat bir şey bulunamadı.
Nihayet bir yazı makinelerinden birirnin kurcalanması neticesi, ötesine berisine saklanmış iri pırlanta taşlar, kıymetli yüzük ve küpeler çıktı. Diğer yazı makinelerinin de mücevher deposu olduğu anlaşıldı; bunlar kayda alınıp gümrüğe teslim edildi. Aradan aylar geçti. Yeni ismiyle TRabzon vapuru Milli Mücadele’ye uçak getirmek üzere Rusya’ya seferler yaptı. Zonguldak’tan kömür taşıdı. Bir gün; diğer personel ile beraber doğuya sevk edilmiş bulunan Enosis’in ikinci kaptanını serbest bırakılması karşılığı yaptığı açıklamalar üzerine, geminin ikinci kaptan kamarasındaki kaplamalar söküldü; toplamı göz kamaştıracak miktarda altın ve gümüş paralar ortaya döküldü.
Aradan geçen zaman geçti. Bir gün geminin bu sefer Yunanlı çarkçıbaşı makinist aynı şekilde bir açıklamada bulundu. Güya, geminin kazan dairesinde 11 çuval altın ve gümüş var dedi. TRabzon mendirek içersinde bulunuyordu. Kazan dairesi arandı ve Pis suların, kömür tortularının altından ağızlarına kadar tamamen altın ve gümüş dolu tam 11 çuval çıktı. Güverteye taşınan çuvallar hükümet makamlarına teslim edildi.
Enosis vapurunun yüküne ait efsane gerçek olmuştu. Ele geçen bütün yükün değeri yaklaşık 1.000.000 lira kıymetinde idi. Yük hükümete mal edildi ancak 60 bin lira takdir edilen Samsun mahkeme kararı ile geminin değerinin yarısı olan 30 bin lira, ‘’Ganaimi Bahriye – Denizcilik Ganimeti’’ Kanunu’na göre iki motor gambotun subay ve erlerine bölüştürüldü.
1.5.1922 'de TRabzon ismi verilen Enosis gemisine törenle Türk Bayrağı çekildi. 1923 ve 1924 yıllarında Lozan Mübadillerinin Romanya ve Bulgaristan’dan Ana Yurda taşınmalarında büyük hizmetlerde bulundu. 1924 yılı sonunda Gölcük’de bağlandı. 1934 Hurda olarak, Sökülmek üzere satıldı.
Önemli kaynaklardan bazıları:
https://www.youtube.com/watch?v=aJ68dXQ1laI&t=41s
https://www.youtube.com/watch?v=aJ68dXQ1laI&t=38s
https://www.youtube.com/watch?v=g61gWl-iViw
Tevfik İnci “Deniz Tarihimizin Şeref Sayfaları” kitabı https://denizmuzesi.dzkk.tsk.)