Boşa geçen bir hayata dair en belirgin imge; hafta içi her gün aynı saatte uyanıp kent merkezindeki işyerine gitmek için aynı saatteki trene binen, ofiste her gün aynı işleri yapan, aynı yerde öğle yemeği yiyip garsona her gün aynı bahşişi bırakan, her akşam eve aynı trenle dönen, 2-3 çocuğu olan, küçük bahçesiyle ilgilenen, hoşlanmadığı halde her yaz deniz kıyısında iki haftalık bir tatil yapan, her noel ve paskalya günü kiliseye giden ve altmışbeş yaşında emekli olduktan kısa bir süre sonra bastırılmış öfke nedeniyle kalp krizi geçirerek ölen banliyö insanıdır...
Rollo May
Bütün kötülüklerin ve savaşların temelinde yaşanmamış hayatlar yatar...
Erich Fromm
Dünyayı değiştirmekte başarılı olanlar, değişikliğe kendilerinden başlayanlardır…
George Bernard Shaw
İnsan kalmanın tek yolu, insanlık dışı bu sisteme karşı savaşmaktır…
Karl Marx
Dünyada kendini en çok abartan canlı insandır. Aslında diğer canlıların dillerini öğrenebilmiş olsaydım en çok abartan yerine tek abartan diyebilirdim belki de. Mesela belki de timsah hiç abartmıyordur kendini. Aslan da, kartal da, karınca da…
Anadolu’da bir söz vardır, “kendini bi bok zannetmek” diye. Öyle zanneden insanlar gerçekten de zannettikleri gibidirler ki insanların çok büyük bir çoğunluğu da öyle zannetmektedir gerçekten…
Benim büyüdüğüm coğrafyadaki insanların ibadet ettiği dinde Tanrının insandan gayri bütün canlıları insana hizmet etmesi için yarattığına inanılır. Sırf bencil egoist aşağılık bir zevk için gökte uçan bir kuşu vurabilir bu yüzden bir avcı denen insan müsveddesi. Denizdeki balığı ‘bak sana yemek veriyorum’ diyerek kandırıp öldürürken çığlık çığlığa sevinir ve onu pişirip yiyebilir sonradan hiç utanmadan. Yalnız bunca şeye rağmen İbranilerin inandığı dinden çok daha insanca sayılır yine de. Onların inandığı dinde bırakın diğer tüm canlıları diğer tüm insanları bile onlara hizmet etmesi için yaratmıştır tanrı. Neyse dinlerle pek işim olmaz benim, geçiyoruz…
Bütün insanların en büyük ortak yanılgısı da en mükemmel canlının insan olduğuna inanmalarıdır. Mükemmele ulaşan birey otomatik olarak saçmalamağa başlar. Dünya’daki bütün saçmalıkların nedeni de mükemmele ulaşmadan hatta o yolda hiç yürümeden insanın mükemmel olduğuna inanılır olmasıdır. Aslında insan tam da burada kaybuluyor işte ve kendini bulamıyor. Zaten hiç kimsenin de kendini aramak diye bir derdi de yok…
Sonuçta dünya bir tarlaydı gelip ekip biçip gidecektik; oysa biz çok fazla abarttık. İnsan abarttığı şeyin esiri olur. Ve sonra da bu esaretten kurtulmak için dünyayı özgürlük savaşçılarıyla doldurur. Kiminle savaşır bu özgürlük savaşçıları. Ve ne uğruna savaşırlar, kimdi onları tutsak eden sorularına yanıt bulamaz kendini bulmadan…
Dünyanın yaşanabilir bir yer olması için insanın dünyadan bir özür dileyip kendini bulması gerekiyor önce. Tabi bundan önce de özür dilemenin ne anlama geldiğini öğrenmesi gerekecek. Özür dilemek kabahati ortadan kaldırmaz. Bu son kabahatimdir, bundan sonra aynı boku tekrar yemeyeceğim demenin kestirme yoludur…
Gelin dünyayı güzelleştirelim…
Bazen sonucu okuyucuya bırakmak güzeldir…


