Mersin escort Bodrum escort Bursa escort

Tuzla russian escort Alanya russian escort Kayseri russian escort Antalya russian escort Diyarbakır russian escort Anadolu yakası russian escort Adana russian escort Ataşehir russian escort Şirinevler russian escort Beylikdüzü russian escort Halkalı russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Samsun russian escort Avcılar russian escort Pendik russian escort Beylikdüzü russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Mersin russian escort Avrupa yakası russian escort Kocaeli russian escort Bodrum russian escort Bakırköy russian escort Kadıköy russian escort İzmir russian escort bayan Beşiktaş russian escort Eskişehir russian escort Bursa russian escort Şişli russian escort Şişli russian escort russian escort İzmir Gaziantep russian escort Ankara russian escort Denizli russian escort Samsun escort kızlar Malatya russian escort İzmir russian escorts Samsun russian escort

Guymak
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Davut HACIHASANOĞLU
Köşe Yazarı
Davut HACIHASANOĞLU
 

SONBAHARDA AŞK II

Birbirinizi sevin, ama aşkı pranga eylemeyin. Bırakın ruhlarınızın kıyıları arasında dalgalanan bir deniz olsun aşk…                                     Halil Cibran   İnsanın sol yanını hedef alan aşk bir devrim gibi insanlığı derinden etkilemiştir hep tarih boyunca. Gereksiz açıklamalarla fazla uzatmadan tarihin en büyük devrimcisini kısaca anıp sonra da iki büyük devrimcisine kulak  verip geçeceğiz…   Ömürlerinin çoğu savaş meydanlarında ve kavgalarla geçen insanların uyku ile kavga-savaş arasına sığdırdıkları aşklara büyük saygı duymuşumdur hep. O aşklardan geriye kalanlara da. Tarihin en büyük devrimcisinden geriye kalan en güzel şeydir benim gözümde cepheden sevdiği kadına yazdığı mektup. Aklıma geldikçe yüreğim göğüs kafesimi parçalayıp çıkarak sevdiğime uçan bir kuş olur her seferinde. Elinizi yüreğinizin üstüne koyup bir düşünün Allah aşkına. Tarihte cepheden sevdiği  kadına mektup yazan bir yüreğe sahip başka biri yaşadı mı acaba..! Üstelik kıytırık  bir savaşta da değil. Ölüm kalım savaşında, var oluş savaşında, Kurtuluş Savaşı’nda…   Sonra tarihin iki büyük devrimcisinden bizim Deniz’imizin ruhunun sahilindeki  dalgalara bakalım önce..:   Aşırı solcudur aşk. Bu yüzden insanların sol yanını hedef alır. Ve aşk bu kadar solcuyken içinden sağ çıkmak imkansızdır.   Sana yüklediğim anlamları senmişsin gibi düşünme, aldanırsın. O anlamlarla sadece bende varsın. Ben seviyorsam sen bahanesin...   Sonra da dünyanın en meşhur devrimcisi Dr. Che ne demiş ona bir göz atıp devam edelim..:   Aşk bir gerillanın hayata itirazıdır Susarsa çatışma Konuşursa savaş Yazarsa destan Severse devrim olur Tut ki ben bir eşkiyayım..!    Sevdiğiniz kadın sosyalizmden anlamıyorsa siz de kadından anlamıyorsunuz demektir...   ★   İçimde zaptedilmez bir kırma isteği Dizginlerini koparan bir at sanki bu Soluk soluğa kalıyorum her sonbahar Ve sevgilim ne zaman hoşgörülü olsa Bir yolculuk düşüyor aklıma, gidiyorum Bütün gençliğim böylece geçip gitti işte   Ama hala bir şeyler var vazgeçemediğim...    Ahmet Telli sonbaharda gittiği için midir nedir bilinmez ama insanlar genellikle aşkın ilkbaharda geleceğine inanırlar. Bahara girerken doğanın kendini yenilemesi gibi onların da umutlarını yenilemeleri hep bu yanılgıları yüzündendir. Oysa gelmek için bir zamana ihtiyacı yoktur aşkın. Bazen iki kere gelir ikisinde de sonbaharı bekleyerek, ama o ayrı. Genelde kanser gibi gelir hiç kimseye sormadan, takvim yapraklarına bakmadan. Ve genellikle de içinden sağ çıkmak pek mümkün olmaz hiçbir zaman. Çünkü aşkın yarısı yar yarısı da yaradır...   Gerçek olan bir şey var ki, ne zaman gelip ne zaman yaşanırsa yaşansın, ne zaman biterse bitsin en güzel sonbaharda anlatılır aşk. İster ilkbaharda ister hazanda, ister yazın sıcağında ister kışın ateşinde gelip yaşansın, şiirleri hep sonbaharda yazılır...   Ama ne yazık ki hayatlarında şiir olmayan insanlar çoğunluktadır yeryüzünde. Ve dünyayı da onlar yönetirler her dönemde. Çünkü onların yaraları yoktur, yaraladıkları vardır. Ömürlerine ne ilkbahar gelmiştir ne kış ne de yaz. Mevsimi olmayanın şiir yazacak bir sonbaharı da gelmez hiçbir zaman...   ★   Ölümdür yaşanan tek başına  Aşk iki kişiliktir…   Şiirimizin yaşayan çınarı Ataol Behramoğlu her ne kadar sadece ölümü tek kişilik olarak şiirine konuk etmişse de sevgi de tek kişiliktir aslında. Ki ona da itirazı yoktur zaten. Hem buradaki amacım da onu çok sevdiği Nazım’la çatıştırmak da değildir elbette…   Seversin dünyayı dolu dizgin  ama o bunun farkında değildir.  Ayrılmak istemezsin dünyadan  Ama o senden ayrılacak..! Yani sen elmayı seviyorsun diye  elmanın da seni sevmesi şart mı? Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık,  Yahut hiç sevmeseydi  Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?   Sevmek için karşılık beklemek sevmemektir aslında. Ayrıca sevgiyi de bilmemek sayılır sevmeyi bilen insanların gözünde. Sevgi insanın harcadıkça çoğalan tek sermayesidir derler ya. Birileri buna itiraz etse de en azından harcadıkça azalmadığını herkes kabul etmiştir tarih boyunca. Çok sevmesem de bazen sıkışınca filozoflara baş vurmak zorunda kalıyorum ya..! Onlardan birisiyle bitirelim…   Çok tanınmayan pek de ünlü olmayan bir filozof der ki..:   Ne kokusunu rüzgara veren çiçek özünden bir şey kaybeder ne de o kokuyu başkalarına götüren rüzgar...   Sevin göreceksiniz. Sevdiğiniz sürece asla kaybetmeyeceksiniz…   Sevgiyle ve aşkla kalın…

SONBAHARDA AŞK II

Birbirinizi sevin, ama aşkı pranga eylemeyin. Bırakın ruhlarınızın kıyıları arasında dalgalanan bir deniz olsun aşk…

                                    Halil Cibran

 

İnsanın sol yanını hedef alan aşk bir devrim gibi insanlığı derinden etkilemiştir hep tarih boyunca. Gereksiz açıklamalarla fazla uzatmadan tarihin en büyük devrimcisini kısaca anıp sonra da iki büyük devrimcisine kulak  verip geçeceğiz…

 

Ömürlerinin çoğu savaş meydanlarında ve kavgalarla geçen insanların uyku ile kavga-savaş arasına sığdırdıkları aşklara büyük saygı duymuşumdur hep. O aşklardan geriye kalanlara da. Tarihin en büyük devrimcisinden geriye kalan en güzel şeydir benim gözümde cepheden sevdiği kadına yazdığı mektup. Aklıma geldikçe yüreğim göğüs kafesimi parçalayıp çıkarak sevdiğime uçan bir kuş olur her seferinde. Elinizi yüreğinizin üstüne koyup bir düşünün Allah aşkına. Tarihte cepheden sevdiği  kadına mektup yazan bir yüreğe sahip başka biri yaşadı mı acaba..! Üstelik kıytırık  bir savaşta da değil. Ölüm kalım savaşında, var oluş savaşında, Kurtuluş Savaşı’nda…

 

Sonra tarihin iki büyük devrimcisinden bizim Deniz’imizin ruhunun sahilindeki  dalgalara bakalım önce..:

 

Aşırı solcudur aşk. Bu yüzden insanların sol yanını hedef alır. Ve aşk bu kadar solcuyken içinden sağ çıkmak imkansızdır.

 

Sana yüklediğim anlamları senmişsin gibi düşünme, aldanırsın. O anlamlarla sadece bende varsın. Ben seviyorsam sen bahanesin...

 

Sonra da dünyanın en meşhur devrimcisi Dr. Che ne demiş ona bir göz atıp devam edelim..:

 

Aşk bir gerillanın hayata itirazıdır

Susarsa çatışma

Konuşursa savaş

Yazarsa destan

Severse devrim olur

Tut ki ben bir eşkiyayım..! 

 

Sevdiğiniz kadın sosyalizmden anlamıyorsa siz de kadından anlamıyorsunuz demektir...

 

 

İçimde zaptedilmez bir kırma isteği

Dizginlerini koparan bir at sanki bu

Soluk soluğa kalıyorum her sonbahar

Ve sevgilim ne zaman hoşgörülü olsa

Bir yolculuk düşüyor aklıma, gidiyorum

Bütün gençliğim böylece geçip gitti işte

 

Ama hala bir şeyler var vazgeçemediğim... 

 

Ahmet Telli sonbaharda gittiği için midir nedir bilinmez ama insanlar genellikle aşkın ilkbaharda geleceğine inanırlar. Bahara girerken doğanın kendini yenilemesi gibi onların da umutlarını yenilemeleri hep bu yanılgıları yüzündendir. Oysa gelmek için bir zamana ihtiyacı yoktur aşkın. Bazen iki kere gelir ikisinde de sonbaharı bekleyerek, ama o ayrı. Genelde kanser gibi gelir hiç kimseye sormadan, takvim yapraklarına bakmadan. Ve genellikle de içinden sağ çıkmak pek mümkün olmaz hiçbir zaman. Çünkü aşkın yarısı yar yarısı da yaradır...

 

Gerçek olan bir şey var ki, ne zaman gelip ne zaman yaşanırsa yaşansın, ne zaman biterse bitsin en güzel sonbaharda anlatılır aşk. İster ilkbaharda ister hazanda, ister yazın sıcağında ister kışın ateşinde gelip yaşansın, şiirleri hep sonbaharda yazılır...

 

Ama ne yazık ki hayatlarında şiir olmayan insanlar çoğunluktadır yeryüzünde. Ve dünyayı da onlar yönetirler her dönemde. Çünkü onların yaraları yoktur, yaraladıkları vardır. Ömürlerine ne ilkbahar gelmiştir ne kış ne de yaz. Mevsimi olmayanın şiir yazacak bir sonbaharı da gelmez hiçbir zaman...

 

 

Ölümdür yaşanan tek başına 

Aşk iki kişiliktir…

 

Şiirimizin yaşayan çınarı Ataol Behramoğlu her ne kadar sadece ölümü tek kişilik olarak şiirine konuk etmişse de sevgi de tek kişiliktir aslında. Ki ona da itirazı yoktur zaten. Hem buradaki amacım da onu çok sevdiği Nazım’la çatıştırmak da değildir elbette…

 

Seversin dünyayı dolu dizgin 
ama o bunun farkında değildir. 
Ayrılmak istemezsin dünyadan 
Ama o senden ayrılacak..!

Yani sen elmayı seviyorsun diye 
elmanın da seni sevmesi şart mı?

Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık, 
Yahut hiç sevmeseydi 
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

 

Sevmek için karşılık beklemek sevmemektir aslında. Ayrıca sevgiyi de bilmemek sayılır sevmeyi bilen insanların gözünde. Sevgi insanın harcadıkça çoğalan tek sermayesidir derler ya. Birileri buna itiraz etse de en azından harcadıkça azalmadığını herkes kabul etmiştir tarih boyunca.

Çok sevmesem de bazen sıkışınca filozoflara baş vurmak zorunda kalıyorum ya..! Onlardan birisiyle bitirelim…

 

Çok tanınmayan pek de ünlü olmayan bir filozof der ki..:

 

Ne kokusunu rüzgara veren çiçek özünden bir şey kaybeder ne de o kokuyu başkalarına götüren rüzgar...

 

Sevin göreceksiniz. Sevdiğiniz sürece asla kaybetmeyeceksiniz…

 

Sevgiyle ve aşkla kalın…

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.